Kýrýk Testi
Well-known member
„Efendi bil ki
insanın tenindeki can edeptir. İnsanoğlunun göz ve kalp nuru edeptir. Âdem
bir ulvi âlemdir
süfliden değil
bu dönen kümbetin hem dönmesi hem de revnak ve ziyneti edeptir. Şeytanın başına ayağına koymak istersen gözünü iyi aç
şeytanın canını çıkaran edeptir. İnsanoğlu eğer edepten yoksun ise
o insan değildir. Zira insanoğlu ile hayvan arasındaki fark edeptir. Aç gözlerini bak
Allah kelamı olan Kur‘an ayet ayet edeptir. Akıldan sordum: iman nedir? Akıl kalp kulağına iman edeptir dedi.“
Osmanlı’da sadaka taşları varmış
ihtiyacı olan sadaka taşının üzerindeki keseden
yabancı elçilerin de şaşkın şehadetleriyle
sadece ihtiyacı kadarını alırmış. Aynı şey yolların üzerinde vakıflar tarafından kurulan konaklarda da uygulanır
yolcu eğer ihtiyacı varsa yatağının başucundaki keseden alabilirmiş. Binitine ücretsiz bakılır
ücretsiz üç gün yemek verilirmiş.
Eskiden “Kapıyı kapat!” denilmezmiş. Allah (c.c.) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. “Kapıyı ört
ya da sırla” denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.
“Lambayı söndür” demezlermiş.Allah (c.c.) kimsenin ışığını söndürmesin
“Lambayı dinlerdir” derlermiş. Lamba yakılmaz
uyandırılırmış. Uyuyan birisi uyandırılmak için sarsılmaz veya adı ile çağırilmazmış. “Agah ol erenler” derlermiş. Nezaket
incelik
edeb her işin başı imiş de ondan… Ona eren uyanık olurmuş. İnsanların sözü kesilmez
işaret ve işmar edilmez
fısıltılar
gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.
Hanımlar “Efendi” derlermiş beylerine
“siz” derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş. Gezerken yere yumuşak basılır
ses çıkarmamaya çalışılırmış. Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği için
adı “Karınca basmaz Efendiye” çıkan insanlar varmış.
Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek
geri geri çıkmak edebmiş.Kapı eşiğindeki ayakkabılar
dışarıya doğru değil
içeriye doğru çevrilirmiş. “Git bir daha gelme!” der gibi değil de
“gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun” der gibi dizilirmiş.
Eskiden “Kapıyı kapat!” denilmezmiş. Allah (c.c.) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. “Kapıyı ört
“Lambayı söndür” demezlermiş.Allah (c.c.) kimsenin ışığını söndürmesin
Hanımlar “Efendi” derlermiş beylerine
Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek
Eskiler hayatı o kadar nurani
o kadar temiz
o kadar manâlı yaşarmış.
“Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler
Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler.”diye tarif eder Üstad Necip Fazıl bu hali…
“Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler
Eskiler “Edeb Ya Hu!” derler
Onu görüyor gibi yaşamaya çalışırlarmış. O varken başkasına bakmaz
Onu unutmuş gibi hallere girmezlermiş. Ezel ve Ebed Sultanı’nın huzurunda nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa öyle hareket etmek isterlermiş. “Bizi takip eden
her halimizi perdesiz
engelsiz gören
şu anda bizim durumumuza bakan Allah var!” der gibi
o mânâyı hatırlatmak için her yere “Edeb Ya Hu!” yazarlarmış. “Allah’ın huzurunda edeb” demekmiş bu…
İnsan nerede olursa olsun
’ın huzurunda değil midir?