Bu ahmak adamların cerbezelerinin tam aksine, Risale-i Nurun hem akla hem kalbe hem de diğer latifelere hitab eden, tatmin edip doyuran o harika bedi beyanını, fesahetini, belağatını tahrif edilmiş eserlerde göremedikleri ve zevkedemedikleri için Risale-i Nuru okumaktan vazgeçen ve istifade edemeyen ve bu sebeple zamanın tahribatına mağlup olan ve BELKİ DE BU YÜZDEN İMANINI KURTARAMADAN KABRE GİREN kişilerin vebali bu tahrifat taraftarlarının boynundadır..Madem, tahrifata taraftarlar, öyle ise, taraftar oldukları tahrifatın bu neticesine de şeriktirler.."Biz bilmiyorduk, biz bu neticeleri hesap edemedik" diyemezler..Çünkü, yaptıkları bu tahrifatın doğrudan doğruya zındıkaya, süfyanizme, dinsizliğe hizmet ettiği onlara en mütehassıs ve en yetkili zatlar tarafından kesin deliller ile hatırlatıldı ve defalarca ikaz edildiler..Zarara kendi rızasıyla girene merhamet edilmez ve acınmaz.
Evet, bu adamlar bilmiyorlar ki, tahrif edilmiş eserler, Risale-i Nurun aslı kadar lezzet ve istifade vermediği için, belki de kıyamete kadar binlerce ve hatta milyonlarca kişiyi Nurlardan uzaklaştıracaklar ve istifadeyi azaltacaklar ve sefahet ve günahlara ve belki de milyonlarca biçarenin kabre imansız girmelerine sebep olacaklar...Ayrıca, bu adamlar bilmiyor ki yaptıkları iş gayr-i meşru olduğu için, bu tahrifatın kader-i ilahi cihetindeki hayırlarından nasipleri olmaz(Allahü A'lem bissavab)...Fakat, menfi neticelerinden sorumludurlar..Bu saydığım ihtimallerden dolayı titremeleri lazımdır.
Allahümme la tüehizna innesina ev ahta'na..amin..