Konuya cevap cer

Amma ehl-i din ve ashab-ı ilim ve erbab-ı tarikat ise, bunların  herbirisinin vazifesi umuma baktığı gibi, muaccel ücretleri de taayyün  ve tahassus etmediği ve herbirinin makam-ı içtimaîde ve teveccüh-ü nâsta  ve hüsn-ü kabuldeki hissesi tahassus etmiyor. Bir makama çoklar namzet  olur. Maddî ve mânevî herbir ücrete çok eller uzanabilir. O noktadan  müzâhame ve rekabet tevellüt edip vifakı nifaka, ittifakı ihtilâfa  tebdil eder. Yirminci Lem'a


Cemaatlerin veya tarikatların hizmetlerinde; kimlere, nerede, ne kadar  olacağı konusunda bir taksimat söz konusudur. Her cemaat, herkese ve her  yerde hizmet verebilir. Bu ise, bir hizmete çok ellerin uzanmasını  netice vermektedir. Bu netice ise, ikinci bir netice olan ihtilaf ve  rakabeti tetikleyen bir durumu ortaya çıkarmaktadır.


Böyle bir durum, cemaatlerin sürekli potansiyel bir tehlike olan rekabet ve ihtilaf ile karşı karşıya olmaları demektir.


Vazife dağılımı yapmak mümkün olmadığına göre, başka bir çare bulmak icab eder. Bu çare ise, ihlastır. İhlas ve hakpererestlik ise, insanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır.  Diğer cemaatlerin hizmetlerini kendi hizmeti gibi görmektir. Hizmetin  ve başarının azlığı ve çokluğu değil, Allah'ın rızası ölçü olmalıdır,  denmektedir.



http://www.sorularlarisale.com/makale/10159/bir_makama_ccediloklar_namzet_olur_maddicirc_ve_macircnevicirc_herbir_uumlcrete_ccedilok_eller_uzanabilir_o_noktadan_muumlzacirchame_ve_rekabet_tevelluumlt_edip_vifaki_nifaka_ittifaki_ihtilacircfa_tebdil_eder_cuumlmlesini_acced.html


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst