Konuya cevap cer

Bu hizmet-i imaniye ve Kur'aniyede bulunan her bir fert aynı zamanda manevi bir vücudun azaları gibidirler. Manevi vücudun bu azaları birbiriyle uyumlu bir şekilde hareket ettikleri zaman vücudun sıhhatine hükmedilir ve sıhhatli bir vücut diye hükmolunur. Eğer o vücuttaki azalardan biri veya bir kaçı bozuk olursa o vücudun tüm hareketini sekteye veya en azından atalete uğratması söz konusudur. Unutmamak gerekir ki manevi bir vücudu ayakta tutan iki unsur vardır. Bunlar: 

1- İhlas

2- Samimiyet

İşte bu iki unsurdan birincisi olan ihlas noktasında, ihlası kıracak hareket yapmak yani ihlassız davranmak ki bunlar yine İhlas Lem'asında bahsedildiği gibi, küçük, menfaatsiz, hasis işlerde daha çok gözükmektedir. Yani küçük bir menfaat, küçük bir lezzet, küçük bir gurur, basit bir his için ihlasın kırılması daha çok görülür. 


İhlas, manevi bir vücudu ayakta tutar demiştik ve bu manevi vücudun her bir ferdi bir azası gibidir. Mesela: O manevi vücutta, eğer el, göze yumruk atsa veya o el, diğer elin parmağını kesse veya ağzı, kulağı hakkında hoş olmayan sözler sarfetse sizce bu vücudun azaları arasında bir uyumdan söz edilebilir mi? En basitinden ayakları, beynini dinlemeyip, elin işlerine karışsa o vücudun sıhhatinden bahsedilebilir mi? Bu hareket hem o vücuda hezimet olduğu gibi, hem de diğer azaların hizmetlerinin noksaniyetine sebebiyet vereceğinden onların hukukuna bu noktada tecavüzdür. 


Hem bu şahs-ı manevi Kur'an hizmetinde hareket ederken işte böyle ihlassızlık yüzünden, zımni olarak Kur'an'ın hizmetine hürmetsizlik etmiş oluyor. 


Bir cemaatin istikameti ve sıhhati ancak fertlerinin hareketlerine bağlıdır. Fertleri ihlaslı ve samimi oldukları sürece o şahs-ı manevi de öyle istikametli olur. Eğer şahıslar bozuk ve keyfiyetsiz ise o cemaatin şahs-ı manevisini istikametli olarak saymak pek doğru olmayacaktır. 


Bu noktadan hem kardeşlerinin hukukuna tecavüz etmekle onları da ihlassızlık ile ittiham etmeye sebebiyet vermek gibi vahim neticeleri doğurmasıdır. 


Hem mesela: Bir gemide çalışan bütün bireyler, geminin bir gayeye doğru hareket etmesine hizmet ediyorlar. Eğer o gemideki dümenci neferi vazifesini yapmazsa veya lakayt davransa, bütün geminin vazifelerinin bozulmasına sebebiyet verir. Sadece bir kişinin hareketi böyle netice veriyorsa, ihlassızlığın nasıl vahim neticeleri olduğu anlaşılır. 


Hem mesela: Bir mağazaya girdiğimizde, o mağazadaki eleman eğer bizimle iyi ilgilenmiyor veya uygunsuz harekette bulunuyorsa, bizim zihnimizde hemen o şahsa karşı değil de o işletmeye karşı bir nefret uyanıyor. Demek ki bir ferdin uygunsuz hareketi nelere mal olabiliyor. 


Zaten kutsi hizmetlerin istikametli olarak seyretmesinde kalabalık aranmaz ve kalabalığa ehemmiyet verilmez. Onun için üstad defalarca "keyfiyet"ten bahsetmiştir. Keyfiyet yani ihlaslı talebeleri olduğu sürece kalabalığı aramayacağını beyan etmiştir. İhlaslı bir ferdin, bin kişiye tercih edildiğini de açık olarak beyan etmiştir. 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst