Konuya cevap cer

Cam, su, hava, âlem-i misal, ruh, akıl, hayal, zaman vesaire gibi, tecelli-i timsal akislere mahal ve mazhar olan çok şeyler vardır. Maddiyat-ı kesifenin timsalleri hem münfasıl, hem ölü hükmündedirler. Çünki asıllarına gayr oldukları gibi, asıllarının hâsiyetlerinden de mahrumdurlar. Nuranîlerin timsalleri ise, asıllarıyla muttasıl ve asıllarının hâsiyetlerine mâlik ve asıllarına gayr değillerdir. Binaenaleyh Cenab-ı Hak şemsin hararetini hayat, ziyasını şuur, ziyadaki renkleri duygu gibi yapmış olsa idi, senin elindeki âyinede temessül eden şemsin timsali seninle konuşacaktı. Çünki o, timsalinde oldukça harareti, ziyası, renkleri olurdu. Hararetiyle hayat bulurdu. Ziyasıyla şuurlu olurdu. Renkleri ile de duygulu olurdu. Böyle olduktan sonra, seninle konuşabilirdi. Bu sırra binaendir ki, Resul-i Ekrem (A.S.M.) kendisine okunan bütün salavat-ı şerifeye bir anda vâkıf olur.


Âlem-i misal: Bütün varlıkların ve olayların canlı fotoğraflarının alınıp kaydedildiği âlem.

Tecelli-i timsal: Benzerlerin ve örneklerin belli olup görünmesi, benzerlerinin ve örneklerinin belirip ortaya çıkışı.

Maddiyat-ı kesife: Kesif maddî şeyler, katı ve yoğun maddî varlıklar.

Münfasıl: Ayrılmış.

Muttasıl: Bitişik, yapışık, aralıksız.

Ziya: Işık.

Temessül: Yansıyarak görünür duruma gelme.

Salavat-ı şerife: Değerli ve mübarek salavat (rahmet duaları).


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst