Konuya cevap cer

Âfâkî malûmat, yani hariçten, uzaklardan alınan malûmat, evham ve vesveselerden hâlî olamıyor. Amma bizzât vicdanî bir şuura mahal olan enfüsî ve dâhilî malûmat ise, evham ve ihtimallerden temizdir. Binaenaleyh merkezden muhite, dâhilden harice bakmak lâzımdır.


Âfâkî: Dıştaki varlıklarla ilgili, kâinat ve içindekilerle ilgili.

Malûmat: Bilinenler, bilgiler.

Hâlî: Boş, ıssız, tenha.

Mahal: Yer.

Enfüsî: İnsanın manevi yapısıyla ilgili,. 

Binaenaleyh: Bundan dolayı.

Muhit: İhata eden, kuşatan, çevreleyen.


İ'lem Eyyühel-Aziz!

Aklın pek garib bir hali vardır. Öyle bir yed-i tûlâ sahibidir ki, bazan kâinatı ihata etmekle kucağına alıyor. Bazan daire-i imkândan çıkar, en yüksek dairelere müdahaleye çalışır. Bazan da bir katre suda boğulur, bir zerre içinde yok olur, bir kılda kaybolur. Maahâza hangi şeyde fena ve kaybolursa, bütün varlığı o şeye münhasır olduğunu bilir. Ve hangi bir noktaya girse, bütün âlemi beraberce götürmek isteğindedir.


Yed-i tûlâ: Uzun el (uzun ve geniş ilgi alanı).

İhata: Kuşatma, içine alma.

Daire-i imkân: İmkan dairesi.

Katre: Damla.

Maahâza: Bununla beraber, bununla birlikte.

Münhasır: Mahsus, sınırlı, ait.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst