İman Hakkında

Ahmet.1

Well-known member
Mümin olmak için imanın altı esasına inanmak zarurîdir. Bunlardan birine dahi inanmayan kişi mümin olamaz.

İmanın rükünleri altı olmakla beraber, aslında Kur’an’da bildirilen her husus, bir yönüyle iman konusudur. Mesela, Kur’an’da sarih bir şekilde cinlerden bahis vardır. Hatta, surelerden birinin ismi, Cin Suresidir. Birisi kalkıp da, “Ben Kur’an’a inanıyorum, fakat Kur’an’da bildirilen cinlere inanmıyorum” dese iman etmiş sayılmaz. Zira, iman bir bütündür, bölünme kabul etmez.

Şu var ki, Kur’an’da bildirilen her hususu bütün ayrıntılarıyla herkesin bilmesi mümkün değildir, böylelerine icmalî bir iman yeterlidir.

İman bir intisaptır. Allah’a iman sayesinde insan “Ben Allah’ın kuluyum, yeryüzünde O’nun halifesi ve misafiriyim” der. Böyle bir intisapla muazzam bir itminana, güvene ulaşır.

Bir ismi Nur ve bütün isimleri, sıfatları nuranî olan Allah’a iman etmek de ayrı bir nurdur. İnsan bu nur ile, küfür zulmetinden kurtulur. Kendi varlığını ve çevresindeki eşyayı ilâhî isimlerin tecellileri olarak görür.

Kalbi imanla nurlanan bir insanın bütün his dünyası da, Kur’ân ahlâkıyla nurlanır. Güzel ahlâkın her bir şubesinden ayrı bir nur alır, ayrı bir zevk duyar.

İmanın diğer rükünleri de insan için ayrı birer nurdur ve her biri bir başka zulmeti ortadan kaldırmaktadır:

Âhirete iman ile istikbal nurlanır. Kadere iman ile, hâdiseler nurlanır. İnsan, peygamberlere ve kitaplara iman etmekle, rehbersizlik zulmetinden kurtulduğu gibi, meleklere imanla da yalnızlık zindanından halâs olur.

“Saad Taftazanî, imanı “cüz’i ihtiyarinin sarfından sonra kalbe ilka edilen bir nur,” şeklinde tarif eder. İmana ermek için, cüz’î iradenin sarf edilmesi bir ön şart ise de bu, ağacın meyveye sebep olması gibi değildir. Yani biz irademizi sarf ederek iman yoluna teveccüh etmekle kalbimize imanın yerleşmesi noktasında fazla bir şey yapmış olmuyoruz. Güneşe bakan bir insan, “Ben güneşi kendi kudretimle gözümün içine soktum.” diyemeyeceği gibi, basiret gözünü açan bir insan da imanın kalbe yerleşmesi noktasında fazla bir şey yapmış değildir.

İman, “kalbe ilka edilen bir nurdur” ve bu nuru o kalbe ihsan eden Allah’tır.



Sorularla Risale
 
Üst