durmuþ göktekin
Active member
İnsan, muhtaç olduğu değerlerlebuluşmalıdır.
İnsana, ekonomik bir yaratık olarak bakanlar, insanın metafizikyönünü göz ardı etmiş, bedensel hayatını ön plana almıştır. İnsanın nefsini venefsaniyetini beslemiştir. Üretim, tüketim ve israfı o noktaya odaklamıştır. Hâlbukiinsanın üstün bir metafiziğe sahip olduğu toplumsal hayatımızla açıkçagörülmektedir. Bugün, gelinen sonucu yaşıyoruz. İnsanın metafizik yönünü hesabakatmadan, sadece ekonomik yönüne bakanlar, menfaatleri uğruna insanlığı birçıkmaza sürüklemiştir. Üretimde, tali unsurlar üzerinde durulmuş, temel ihtiyaçmaddeleri sunileştirilmiş, adeta israf teşvik edilmiştir. Tüketim alanıgenişletilmiş, tüketim alabildiğine körüklenmiştir. İnsanlar temel ihtiyaçmaddelerinden uzaklaştırılmış, yardımcı maddeler üzerine yönlendirilmiştir. Böylece maddî çıkar sağlamakiçin bol alternatifli, baş döndürücü üretime geçilmiştir. Bu yük altındaezilen insan, insanlığını kaybetmiş, girdiği sıkıntılar içinde gözyaşıdökmektedir. Yaptıklarıyla insan kendine bir nevi tuzak kurmuştur.
Afrika sahralarında yaşayancanlıların hayatlarına benzer bir hayat, insana reva görülmüştür. Güçlü olanzayıfı yemekte, güçsüzler birleşip diğerlerini ezmekte, zulmetmekte, hak veadaleti kendileri tayin ve tespit etmektedirler.
İnsan için hayat, oyun değil gerçeğinkendisidir. Acı var, haz var. Amaç, acılar olmasın, hazlar olsun. Bunun içindoğru davranmak ve iyiyi seçmek lazım. İyinin ve kötünün karşılığı mutlak vardır.İnsan tercihini daima iyiden yana kullanmalıdır. Hayatın zıddı memattır. Yaniölümdür. Böyle olunca, her insan geride, hatırlanacak bir hayat bırakmak ister.İnsan, insanlığa bıraktığı eserlerle hatırlandığı gibi yüksek seviyeliahlakıyla da hatırlanır. Buldukları icatlarla hatırlananlar, yaptıkları hayırlıicraatlarla hatırlananlar, yazdıkları kitaplarla, yaptıkları sanat eserleriyle,insanların hizmetine sunulan, köprü, yol, çeşme, okul, hastane, gibi kurum vekuruluşlar ile insan, hatırlanabilir, ismi yaşatılabilir.
Hiçbir insan nefsi unutulmak istemez.Bu istek, insanda ebedilik arzusundan kaynaklanır. İnsandaki ebedi yaşamaisteği, insana bunları düşündürür. Bunlar da insanın doğal hakkıdır. İnsanöldükten sonra, sağ kalan yakınları, mezarı başına gelsin, onu çağırsınlar, onunlakonuşsunlar ister. Bunları, inancımızdaki kabir ziyaretleri içinde düşünüyorum.Biz dünya hayatında onları, görmeye, duymaya muktedir olmayabiliriz. Amaonların bizi duyup, haberdar olduklarına inanıyoruz.
Allah, kanun ve prensipler koymuştur.İnsan bu kanun ve prensiplere uygun bir hayat yaşarsa, geride kalanlar onuhatırlar. Aksi halde kötü bir hayat yaşayan insan çöp misali atılır, unutulurgider. İyilik iyiliği artırır. Kötülük kötülüğü artırır. Allah’ın koyduğuprensiplerdendir ki, şükür nimeti, şikâyet musibeti ziyadeleştirir. Şikâyet;insanda merhamet gücünü azaltır. Şefkat ve merhamet sahibi bir çoban,hayvanlarını tehlikeli yerlere gitmekten alı kor. Allah da, kendine itaat edenkulunu tehlikeye düşmekten korur.
Bugün şükürsüzlük, doyumsuzluk veisraf içinde çırpınan insanlık kurtuluşunu beklemektedir. Böyle bir hengâmda,insanı kurtaracak tek şey, insanın metafizik boyutunu ön plana çıkarmak vemuhtaç olduğu değerlerle buluşturmaktır.
02.04. 2014
DurmuşGöktekin
İnsana, ekonomik bir yaratık olarak bakanlar, insanın metafizikyönünü göz ardı etmiş, bedensel hayatını ön plana almıştır. İnsanın nefsini venefsaniyetini beslemiştir. Üretim, tüketim ve israfı o noktaya odaklamıştır. Hâlbukiinsanın üstün bir metafiziğe sahip olduğu toplumsal hayatımızla açıkçagörülmektedir. Bugün, gelinen sonucu yaşıyoruz. İnsanın metafizik yönünü hesabakatmadan, sadece ekonomik yönüne bakanlar, menfaatleri uğruna insanlığı birçıkmaza sürüklemiştir. Üretimde, tali unsurlar üzerinde durulmuş, temel ihtiyaçmaddeleri sunileştirilmiş, adeta israf teşvik edilmiştir. Tüketim alanıgenişletilmiş, tüketim alabildiğine körüklenmiştir. İnsanlar temel ihtiyaçmaddelerinden uzaklaştırılmış, yardımcı maddeler üzerine yönlendirilmiştir. Böylece maddî çıkar sağlamakiçin bol alternatifli, baş döndürücü üretime geçilmiştir. Bu yük altındaezilen insan, insanlığını kaybetmiş, girdiği sıkıntılar içinde gözyaşıdökmektedir. Yaptıklarıyla insan kendine bir nevi tuzak kurmuştur.
Afrika sahralarında yaşayancanlıların hayatlarına benzer bir hayat, insana reva görülmüştür. Güçlü olanzayıfı yemekte, güçsüzler birleşip diğerlerini ezmekte, zulmetmekte, hak veadaleti kendileri tayin ve tespit etmektedirler.
İnsan için hayat, oyun değil gerçeğinkendisidir. Acı var, haz var. Amaç, acılar olmasın, hazlar olsun. Bunun içindoğru davranmak ve iyiyi seçmek lazım. İyinin ve kötünün karşılığı mutlak vardır.İnsan tercihini daima iyiden yana kullanmalıdır. Hayatın zıddı memattır. Yaniölümdür. Böyle olunca, her insan geride, hatırlanacak bir hayat bırakmak ister.İnsan, insanlığa bıraktığı eserlerle hatırlandığı gibi yüksek seviyeliahlakıyla da hatırlanır. Buldukları icatlarla hatırlananlar, yaptıkları hayırlıicraatlarla hatırlananlar, yazdıkları kitaplarla, yaptıkları sanat eserleriyle,insanların hizmetine sunulan, köprü, yol, çeşme, okul, hastane, gibi kurum vekuruluşlar ile insan, hatırlanabilir, ismi yaşatılabilir.
Hiçbir insan nefsi unutulmak istemez.Bu istek, insanda ebedilik arzusundan kaynaklanır. İnsandaki ebedi yaşamaisteği, insana bunları düşündürür. Bunlar da insanın doğal hakkıdır. İnsanöldükten sonra, sağ kalan yakınları, mezarı başına gelsin, onu çağırsınlar, onunlakonuşsunlar ister. Bunları, inancımızdaki kabir ziyaretleri içinde düşünüyorum.Biz dünya hayatında onları, görmeye, duymaya muktedir olmayabiliriz. Amaonların bizi duyup, haberdar olduklarına inanıyoruz.
Allah, kanun ve prensipler koymuştur.İnsan bu kanun ve prensiplere uygun bir hayat yaşarsa, geride kalanlar onuhatırlar. Aksi halde kötü bir hayat yaşayan insan çöp misali atılır, unutulurgider. İyilik iyiliği artırır. Kötülük kötülüğü artırır. Allah’ın koyduğuprensiplerdendir ki, şükür nimeti, şikâyet musibeti ziyadeleştirir. Şikâyet;insanda merhamet gücünü azaltır. Şefkat ve merhamet sahibi bir çoban,hayvanlarını tehlikeli yerlere gitmekten alı kor. Allah da, kendine itaat edenkulunu tehlikeye düşmekten korur.
Bugün şükürsüzlük, doyumsuzluk veisraf içinde çırpınan insanlık kurtuluşunu beklemektedir. Böyle bir hengâmda,insanı kurtaracak tek şey, insanın metafizik boyutunu ön plana çıkarmak vemuhtaç olduğu değerlerle buluşturmaktır.
02.04. 2014
DurmuşGöktekin