Insani alcaltan huylar

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Insani alcaltan huylar


Cehalet;

“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”
Zümer Suresi 19

CEHALET, ilmin zıddıdır. Buna binaen ilimden mahrum olan ve ondan istifade edemeyen kimseye cahil denilir. Muhakeme yeteneği az olanlara ise ahmak denilir. Cahil insan her şeyde ya aşırıya kaçtığından ya da gerektiği kadarını bile yapmadığından dengeli bir şekilde yaşayamaz. Bu açıdan her zaman hataya düşer, hakkı batıl, batılı hak görür. Aleyhinde olan şeyleri lehinde zanneder. Dost ve düşmanını birbirinden ayıramaz. Cehaletin en kötüsü ve en tehlikelisi, insanın kul olduğunu bilmemesi, Allah’a kulluk etmekten uzaklaşması, O’nun ilahi emirlerine değil de, kendi heva ve heveslerine uymasıdır.

Cahil insan cehaletinden mazur değildir. Çünkü, alimlerden sorup öğrenmesi mümkün iken, öğrenmeyi ihmal etmiştir. Cahilliğin en kötüsü de bilmediğini bilmemektir. Böyle insanlar kendilerinin her şeyi bildiğini zannederler. Bu bakımdan kendilerini büyük göstermeye özenirler. Hazret-i Ali (ra.) “İnsan ya alim olur yahutta müteallim (ilim öğrenen) olur. Bunlardan başkası yaşayan ölü gibidir.” buyurmuştur.

Gıybet;

GIYBET, bir kimsenin gıyabında hoşlanmayacağı sözler söyleyerek onu arkasından çekiştirmektir. Diğer bir ifadeyle; kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir sözü, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmaktır. Gıybet, insanın şahsıyla alakalı şeylerde olur. Mesela; kişinin bedeni, soyu, ahlâkı, işi, dini, evi gibi.

Allah-ü Teala gıybeti şu âyetle yasaklamıştır:

“…Birbirinizin gıybetini yapmayın. Hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır. Bundan tiksinirsiniz öyle değil mi? Muhakkak ki, Allah tövbeleri çok kabul edendir ve çok merhametlidir.”

İsraf;

İsraf, insana verilen maddi ve manevi nimetlerin Cenab-ı Hakkın yasak ettiği yerlerde harcanmasıdır. Başka bir ifadeyle herhangi bir nimetin, Allah’ın müsaade ettiği ölçüler dışında fazlaca harcanmasıdır. İsraf, afakî ve enfüsî nimetlerin kıymetlerini bilmemektir. Mesela, mal Allah’ın verdiği bir nimettir. Malın israfı bu nimeti hafif görmektir. Bu ise, küfran-ı nimettir, nankörlüktür, nimete şükretmemektir.

Rüşvet;

Rüşvet, haksız bir menfaat elde etmek için kişilere çıkar sağlama, başkalarının malını hazsızlıkla yeme yollarından birisidir. Haksız kazançların her çeşidi dinimizde haramdır. Rüşvet de bunlardan olup, büyük günahlardandır. Rüşvet yalnız alan ve verene değil, aracılık yapana da haramdır. Haramlığı Kur’an ve Sünnetle sabittir.

Rüşvet beş kısımda ele alınabilir:

1. Makam sahibi olabilmek için verilen rüşvet,
2. Hakimin lehinde hüküm vermesini sağlamak için verilen rüşvet. Bunlar, alana da verene de haramdır.
3. Bir kimse ile idareci arasını düzeltmek karşılığında üçüncü kişiye verilen rüşvet. Burada rüşvet veren, ya idareciden gelecek bir zararı önlemek veya meşru bir menfaat elde etmek istemektir.
4. Bir kimsenin mal ve canına bir zarar vereceğinden korktuğu kişiye verdiği rüşvet.
5. Dine gelecek bir zararı önlemek için verilen rüşvet.

Kibir;

Kalbin hastalıklarından biri de kibirdir. Kibir; hak ve hakikati kabul etmeyip, kendisini yüksek görmek, başkalarının fevkinde sanmaktır. Kibrin sebebi, cehalettir ve muhakeme noksanlığıdır. Hâlık-ı Azim’in kudret ve azametini düşünen ve bilen bir insan, katiyen kibir ve gurur hastalığına düşmez. Kibir ve gurur sahibi, güzel ahlâk ve seciyelerden mahrum olduğu için, hiç kimse tarafından sevilmez.

Kibir iki kısımdır. Birincisi, Firavun ve Ebu Cehil gibi Allah’a ve Peygamber’e karşı kibirlenip küfre düşmektir. Hazret-i Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde zerre kadar iman bulunan cehenneme girmez. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan bir kimse de cennete giremez.”132 Bu hadisteki kibir Allah’a ve Peygamberlere karşı yapılan
kibirdir.

İkincisi de insanlardan kendisini büyük görüp, onlarla alay ve istihza etmektir. İnsanlarla alay etmek ve kibirlenmek insanı dinden çıkarmaz; fakat günahkâr eder. Kibirlenmek, insana karşı da olsa günahtır, haramdır. Servetiyle, makam ve mevkisiyle veya ilmiyle kibirlenenlere Allah merhamet nazarıyla bakmaz.

Kibrin kalpten sökülüp atılmasının yegane çaresi; ilim ve ameldir.

Ucub;

Kalbî hastalıklardan biri de ucubtur. Ucub, insanın fazilet ve ibadetlerine güvenerek, kendini diğer insanlara karşı üstün görmesi ve beğenmesi, yani yaptığı ibadet ve hasenatları kendisinden bilerek onlara güvenmesi ve kendisinin kurtulacağını zannetmesidir. Kalbî hastalıkların bir çoğu gibi, ucbun da sebebi cehalettir. Bu hastalığın
yegane çaresi de ilimdir. Yani, insan, kendisini aciz, fakir, kusurlu ve zayıf bilmekle ve verilen nimetlerin bir anda elinden çıkabileceğini düşünmekle ucubtan kurtulur.

Cimrilik;

İnsanı hem dünya hem de ahiret saadetinden mahrum eden kötü huylardan biri de cimriliktir. Cimrilik, bir insanın yerine getirmesi vacib olan zekatını vermemesi, sadaka ve hayratta elini sıkı tutmasıdır. Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerinde cimrilik hakkında şöyle buyurmuştur:

“Aman aman, cimrilikten son derece sakınınız. Zira sizden öncekileri cimrilik helak etmiştir. Cimrilik onları kan dökmeye ve haramı helal tanımaya sürüklemiştir.”

Haset (kıskançlık);

Haset, Allah’ın, bazı kullarına verdiği maddi ve manevi nimetlerini kıskanmak ve o nimetlerin o kimseden gitmesini istemektir. Diğer bir ifade ile Allah’ın kulları arasında yaptığı taksime razı olmamak, teslimiyet göstermemektir. Hasedin en tehlikelisi, ilim ve irfanıyla, fazilet ve fedakarlık ile İslâmiyet’e hizmet edenlere karşı yapılan haset etmektir; yalan ve iftiralarla onların hizmetlerine zarar verip, engellemektir. Bu ise münafıklara ait bir sıfattır. Şunu da önemle belirtelim ki gıpta ile haset birbirinden farklıdır. Gıptada bir müminde bulunan güzel bir hasletin kendisinde de bulunmasını istemek söz konusudur. Bu güzel bir haslettir ve terakkiye vesiledir. Hasette ise o nimete kendisinin sahip olması değil, karşısındakinden o nimetin zail
olması istenmektedir.

Mizah – Latife;

İslam’a göre mizah ve latife belli sınırlar içinde mübahtır. Fakat aşırıya gidilmesi harama sebep olur. Peygamber Efendimiz (asm) çok gülmeye sebep olan, kalbin kararmasına yol açan, insanların haysiyet ve şereflerini zedeleyen, kin ve husumet doğuran latifeleri yasaklaşmıştır.

İstihza, alay gibi şeyler terbiye-i İslâmiyeye uygun değildir. Herhangi bir kimsenin zahirine bakarak onunla alay etmek mürüvvete, ahlâka zıttır.
__________________
 
Üst