İnsî ve Cinnî Şeytanlar

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
İnsî ve Cinnî Şeytanlar


-Her sürçme ve düşmeden dolayı “estağfirullah”; küfür ve dalaletten gayrı her şeye de “elhamdulillah” demeli.

-Ebu Hüreyre Hazretleri’nin Rasul-ü Ekrem Efendimiz’den rivayet ettiği istiğfar şu şekildedir:
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْـأَلُكَ رَحْمَتَكَ * اللَّهُمَّ زِدْنِي عِلْماً وَلاَ تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنِي وَ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ

“Ey bütün eksik ve kusurlardan münezzeh bulunan Rabbim, Seni (Zatına yakışmayan her şeyden) tenzih ederim. Allah’ım, günahımı bağışlamanı diler ve rahmetini dilenirim. Allah’ım, ilmimi artır ve beni hidayete erdirdikten sonra bir daha kalbimi kaydırma; katından bana rahmet lutfet; şüphesiz ki Sen, çok lütufkâr Vehhâb’sın.”

-Hizmet ederken dikili bir taşımızın olması mülahazasını taşıyorsak, buna da bin defa “estağfirullah”...

Soru:1)
لَعَنَهُ اللّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيباً مَفْرُوضاً وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ اْلأَنْعَامِ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيّاً مِن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَاناً مُبِيناً يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُوراً

beyanında zikredilen şeytanî idlal, ümniye ve halkullahı tağyir gibi maddeler hangi hususlara bakmaktadır? Mezkûr ayetten anlaşılması gerekenleri lütfeder misiniz?
-Şeytan Allah’ı biliyor, ahirete inanıyordu; bazı rivayetlere göre, yeryüzünde şeytanın secde etmediği yer kalmamıştı; ne var ki, onun bilgisi faydasız bir bilme ve marifete dönüşmemiş bir inançtı.

-Muhakkıkîn’e göre, ilk diyalektik şeytan tarafından yapılmıştır; ilk demagog şeytandır.

-“Allah onu (şeytanı) lanetlemiş; o da, “Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim. Mutlaka onları saptıracağım, onları birtakım temennilerle oyalayacak, kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” demiştir. Her kim Allah’ın yerine şeytanı dost edinirse, şüphesiz besbelli bir ziyana girmiştir. Şeytan onlara sadece vaadlerde bulunur ve onları birtakım kuruntularla oyalar. Şeytan aslında onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder ki!” (Nisâ Sûresi, 4/118-120)

-Ayet-i kerimede şeytanın emir ve tuzakları arasında hayvanların kulaklarını yarmak da zikrediliyor. Bu ne manaya gelmektedir? Günümüzde de hayvanların kulakları enleniyor; bunun o günkü şeytanî işle alâkası var mıdır?

-Hilkati ve fıtratı değiştirmek ne demektir; estetik ameliyatlar da halkullahı tagyir sayılır mı?

-İnsanın hem kendisinin hem de organlarının ve latifelerinin yaratılış gayeleri vardır. İnsan o gaye çizgisinde yaşamazsa, organlarını ve latifelerini kendi yaratılış gayeleri istikametinde kullanmazsa halkullahı tagyir etmiş sayılır.

-“Güzele bakmak sevaptır” sözü ne zaman kafirce bir laf olur?

-Hazreti Üstad şöyle buyurur: “İşte ey akıl, dikkat et! Meş’um bir âlet nerede, kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Adi bir kavvat nerede, kütüphâne-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tad! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede, hazîne-i hâssa-i rahmet nâzırı nerede? Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve âzâları kıyas etsen anlarsın ki, hakikaten mü’min Cennete lâyık ve kâfir Cehenneme muvâfık bir mahiyet kesb eder. Ve onların herbiri öyle bir kıymet almalarının sebebi, mü’min, imâniyle Hâlıkının emânetini, Onun nâmına ve izni dairesinde istimâl etmesidir. Ve kâfir, hıyânet edip nefs-i emmâre hesâbına çalıştırmasıdır.”

Soru: 2)
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نِبِيٍّ عَدُوّاً شَيَاطِينَ الإِنسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُوراً وَلَوْ شَاء رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ

beyanında insanların en hayırlıları peygamberlere dahi düşmanlık yapan insî ve cinnî şeytanların varlığından bahsediliyor. İnsî ve cinnî şeytanların mahiyetlerine ve fonksiyonlarına dair neler söylenebilir? Bu ayet bize hangi mesajları vermektedir? (29:55)

-“Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi kimi-ne, aldatmak için birtakım yaldızlı sözler fısıldayıp telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde onları, düzmekte oldukları yalanlarıyla baş başa bırak!” (En’am, 6/112)

-Şeytan, bir kısım kimselerin etrafında kötü bir atmosfer oluşturur; orada laubalîlik estirir, batılı tasvir ettirir, nefret hislerini alevlendirir ve insanın mahiyetindeki şehevî, gazabî duyguları harekete geçirir; böylece ağına düşürdüğü o şahısların bakışlarını bulandırır, başlarını döndürür. Evet, o vesveselerini sürekli üfler durur; onun insî borazanları da o üflemeleri yaldızlı sözlerle ve diyalektiklerle sese dönüştürürler. Aldatmak için yaldızlı (içi bozuk dışı süslü ve aldatıcı) sözler söylerler. Yani vahyeder gibi seri bir ima ve işaretle öyle süslü, yaldızlı sözler telkin ederler ki, bunların sadece dışındaki süsüne bakanlar aldanır ve onların şeytanlıklarına meftûn olurlar.

-Şeytan, yalan va’dlerde bulunarak, zihinlere asılsız korkular atıp kötülükleri emrederek, insanlar arasında kin ve düşmanlık tohumları ekerek ve çirkin fiilleri güzel göstererek sürekli insanları aldattığından dolayıdır ki onun bir adı da Kur’an da “Garûr” olarak geçmektedir. Garûr; Allah’ı, ahireti ve Hayatın gayesini unutturarak insanları sürekli kandıran, akıl almaz oyunlarıyla baştan çıkaran, çok aldatan demektir.

-Cenab-ı Hak, peygamberlerine bile insî ve cinnî şeytanları musallat etmiştir ki o en seçkin kullar ve -tabii- diğer insanlar sürekli Allah’a sığınma lüzumunu duysunlar ve O’nun hıfz u riayetinden bir an olsun uzak kalmamak için hep şu mülahazalarla dolu bulunsunlar:
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ
وَلاَ تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ

“Ey her şeyi var eden hayat sahibi Hayy ve ey her şeyin varlık ve bekâsını kudret elinde tutan Kayyûm, rahmetinin vüs’atine itimad ederek Sen’den merhamet dileniyorum; bütün ahvâlimi ıslah eyle, her türlü tavır ve hareketimi kulluk şuuruyla beze ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun, beni nefsimle başbaşa bırakma, sürekli kötülükleri emreden nefsimin acımasızlığına terketme!”

-“İnsî şeytanlar bize ilişmiyor, çünkü, biz akıl ve firasetimizle güzergah emniyetimizi sağlıyoruz.” diyenler, peygamberlerin başına neler geldiğini ve ehl-i dalaletin kimlere musallat olduğunu gözardı ediyorlar. Oysa, şeytan ve avenesi ancak kendi dostlarına, yakın buldukları kimselere ve “Şimdilik bunların zararları yok!” dediklerine musallat olmazlar.

-Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de emrettikleri dışında her hareketin şeytandan olabileceği mülahazası nazardan dur edilmemelidir. Bu itibarla da her zaman temkinli olmak ve Allah’a sığınmak lazımdır.
M.F.GÜLEN/ www.herkul.org
 
Üst