İlim-irfan
Well-known member
İş yerinin duvarında “Temizlik imandandır” yazıyor.
Ama iş yeri pislik içerisinde.
***
Dükkanında “Rızık Allahtandır” yazıyor.
Ama Allah’ın haram kıldıklarını dükkanında satıyor.
***
Manifaturacı, züccaciyeci, konfeksiyoncu, koleksiyoncu, kunduracı, berber, tüpçü, mandıracı, kasap, manav... bilumum esnaf ve tüccarın iş yerlerinde çok çeşitli dini içerikli levhaları görmek mümkün.
Başka hiçbir şey olmasa da en azından her dükkanda bir “besmele” levhası asılıdır.
***
Ancak, bu levhaların işlevi , fonksiyonu ve yaptırım gücü, ne satıcılarda görülebiliyor ne de alıcılarda!...
Allah’ın adına hiç yakışmayan ticari muameleler, alım satımlar ve müşteri ilişkileri diz boyu!...
“Rahman ve Rahim olan Allah”tan kuluna yansıyan ne merhamet var, ne acıma hissi!
Adeta insan, para için malını değil elinden gelse canını alacak kadar canavarlaşıyor!
***
Araçlarda da benzer yazı örneklerini görüyoruz.
Şoför kontağı çevirirken “besmele” çekmese de, aracındaki besmele yazılı kağıdına güvenerek direksiyonun başına geçiyor.
Pek çoğunda “enam” denilen ayet kitapçıkları küçük kutucuklara sarılıp yukarılara asılmış!
Ama aynı aracın şoförü, yol boyunca ne hak, ne adalet, ne eşitlik kurallarına uyuyor, ne de ayetlerde yazılı emir ve yasaklara!
***
Şimdi de “zikirmatik” denilen bir cihaz çıkarmışlar.
Marşa basınca hızla okumaya başlıyor:
“Sübhanellezi sehhare lena haza ve ma künna lehü mukrinin
ve inna ila Rabbina lemünkalibun”
Zuhruf suresinin 13-14.ayetinden alınan bir Peygamber duası bu.
Aylarca bunu aracında okutup dinleyen şoförlerin, neden bu dua ayetini ezberleyip okumadıklarını çok düşünmüşümdür.
Oysa, az sonra açacağı müzik parçalarına eşlik edip hem de şarkıcılara taş çıkartırcasına okuyup kusursuzca seslendirebiliyorlar!
Biz, dini hayatımızı başkalarına havale etmeye alıştığımız için olsa gerek, duaları da başkalarının yapmasını yeterli görüyoruz anlaşılan!
Tıpkı Kur’an-ı Kerim’i okumayı, anlama ve anlatmayı hocalara havale ettiğimiz gibi!..
***
Bir yanda, din ve dince kutsal sayılan değerleri alabildiğine ortaya dökme, gösterme, teşhir furyası!
Diğer yanda, bu dine ve dini değerlere hiçte uygun olmayan bir hayat tarzı, bir yaşantı örneği!
Bu aşılması gereken bir paradokstur.
Bu yanıltıcı görüntüler sebebiyle sağlıklı bir sonuca varmak mümkün olmaz!
Hele hele İslami motiflerin ve dini değerlerin alabildiğine sergilenip ortada dolaşması sebebiyle “Türkiye İslamlaşıyor mu?” kaygısına kimse kapılmasın!
Sosyal hayatımızda bırakınız “İslam’a kaymayı”, tam tersine “İslam’dan uzaklaşmayı” hızlandıran müthiş bir erozyon var!
***
Önemli olan; görüntü değil sonuçtur. Lâf değil iştir.
Yaşanmayan değerler, yozlaşırlar ve değer kaybına uğrarlar.
Böyle olmasaydı, “Temizlik imandandır” levhasının altında iş yapan insanlar, çalıştıkları yerleri temiz tutarlar, pislik içinde üretim yapmazlardı.
***
Çok uzaklara değil, hemen çevrenizdeki yaşantıya bakarak “İslam’a mı kayıyoruz”, yoksa “İslam’dan mı kayıyoruz” varın siz karar verin!
M. Emin Parlaktürk - 16/03/2010
Ama iş yeri pislik içerisinde.
***
Dükkanında “Rızık Allahtandır” yazıyor.
Ama Allah’ın haram kıldıklarını dükkanında satıyor.
***
Manifaturacı, züccaciyeci, konfeksiyoncu, koleksiyoncu, kunduracı, berber, tüpçü, mandıracı, kasap, manav... bilumum esnaf ve tüccarın iş yerlerinde çok çeşitli dini içerikli levhaları görmek mümkün.
Başka hiçbir şey olmasa da en azından her dükkanda bir “besmele” levhası asılıdır.
***
Ancak, bu levhaların işlevi , fonksiyonu ve yaptırım gücü, ne satıcılarda görülebiliyor ne de alıcılarda!...
Allah’ın adına hiç yakışmayan ticari muameleler, alım satımlar ve müşteri ilişkileri diz boyu!...
“Rahman ve Rahim olan Allah”tan kuluna yansıyan ne merhamet var, ne acıma hissi!
Adeta insan, para için malını değil elinden gelse canını alacak kadar canavarlaşıyor!
***
Araçlarda da benzer yazı örneklerini görüyoruz.
Şoför kontağı çevirirken “besmele” çekmese de, aracındaki besmele yazılı kağıdına güvenerek direksiyonun başına geçiyor.
Pek çoğunda “enam” denilen ayet kitapçıkları küçük kutucuklara sarılıp yukarılara asılmış!
Ama aynı aracın şoförü, yol boyunca ne hak, ne adalet, ne eşitlik kurallarına uyuyor, ne de ayetlerde yazılı emir ve yasaklara!
***
Şimdi de “zikirmatik” denilen bir cihaz çıkarmışlar.
Marşa basınca hızla okumaya başlıyor:
“Sübhanellezi sehhare lena haza ve ma künna lehü mukrinin
ve inna ila Rabbina lemünkalibun”
Zuhruf suresinin 13-14.ayetinden alınan bir Peygamber duası bu.
Aylarca bunu aracında okutup dinleyen şoförlerin, neden bu dua ayetini ezberleyip okumadıklarını çok düşünmüşümdür.
Oysa, az sonra açacağı müzik parçalarına eşlik edip hem de şarkıcılara taş çıkartırcasına okuyup kusursuzca seslendirebiliyorlar!
Biz, dini hayatımızı başkalarına havale etmeye alıştığımız için olsa gerek, duaları da başkalarının yapmasını yeterli görüyoruz anlaşılan!
Tıpkı Kur’an-ı Kerim’i okumayı, anlama ve anlatmayı hocalara havale ettiğimiz gibi!..
***
Bir yanda, din ve dince kutsal sayılan değerleri alabildiğine ortaya dökme, gösterme, teşhir furyası!
Diğer yanda, bu dine ve dini değerlere hiçte uygun olmayan bir hayat tarzı, bir yaşantı örneği!
Bu aşılması gereken bir paradokstur.
Bu yanıltıcı görüntüler sebebiyle sağlıklı bir sonuca varmak mümkün olmaz!
Hele hele İslami motiflerin ve dini değerlerin alabildiğine sergilenip ortada dolaşması sebebiyle “Türkiye İslamlaşıyor mu?” kaygısına kimse kapılmasın!
Sosyal hayatımızda bırakınız “İslam’a kaymayı”, tam tersine “İslam’dan uzaklaşmayı” hızlandıran müthiş bir erozyon var!
***
Önemli olan; görüntü değil sonuçtur. Lâf değil iştir.
Yaşanmayan değerler, yozlaşırlar ve değer kaybına uğrarlar.
Böyle olmasaydı, “Temizlik imandandır” levhasının altında iş yapan insanlar, çalıştıkları yerleri temiz tutarlar, pislik içinde üretim yapmazlardı.
***
Çok uzaklara değil, hemen çevrenizdeki yaşantıya bakarak “İslam’a mı kayıyoruz”, yoksa “İslam’dan mı kayıyoruz” varın siz karar verin!
M. Emin Parlaktürk - 16/03/2010