İlim-irfan
Well-known member
Dini, inancı, dünya görüşü ne olursa olsun, erdemli ve temiz insanlara kimse çamur atamaz. Atarsa, döner dolaşır kendi suratına bulaşır.Bundan sonra
.
Türkiye'nin önündeki iki dev sıkıntıdan biri Ergenekon, diğeri kokuşmadır.
Bu ikisiyle birden mücadele edilmelidir. Aksi takdirde ülkemiz temiz ve şeffaf hale gelmez.
Halkın oyuyla iktidara gelenler, yine halk oyuyla iktidar mevkiinden ayrılmalıdır.
Askerî darbeler Türkiye'ye büyük zarar vermiş, geri bırakmıştır. Allah bu devleti, bu ülkeyi, bu halkı yeni darbelerden ve sillelerden muhafaza etsin.
Ülkemizde çoğunluğu oluşturan Müslümanlar iki ateş arasında, örs ile çekiç arasında kalmıştır:
1. Darbe ve vesayet taraftarı militan ve zâlim dinsizler.
2. İslâmî hareketin içine sızmış din sömürücüsü pespâye hırsızlar.
İslâm dininin temel prensiplerinden biri doğruluk ve dürüstlüktür. İslâmî hareketin, dinî hizmet ve faaliyetlerin mutlaka ve kayıtsız şartsız DOĞRU ve DÜRÜST bir şekilde yürütülmesi gerekir.
Aşağıda numaralı maddeler halinde sayacağım kötülükler, fısk ve fücurlar, erdemsizlikler, ahlâksızlıklar, günahlar, suçlar, reziletler Yüce Dinimize aykırıdır ve her Müslüman bunlardan nefret etmeli, bunların ortadan kalkması için çalışmalıdır. Din diliyle buna "Emr-i mâruf ve nehy-i münker" denir.
1. Her ne şekilde olursa olsun haram yemek.
2. Saçı bitmedik yetimlerin haklarını yemek.
3. Hırsızlık ve yolsuzluk yapmak.
4. Rüşvet alıp vermek.
5. Riba alıp vermek.
6. Dindar halkın paralarını ve mallarını hayırlı hizmetler yapacağım diye toplayıp bunların bir kısmını zimmetine geçirmek veya yandaşlara üleştirmek.
7. Şeriatın bey' bi'l-bâtıl dediği muamelelerle para kazanıp zengin olmak.
8. İhâlelere fesat karıştırmak.
9. Devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak.
10. Gayr-i meşru servetlere sahip bir zenginler sınıfı oluşturmak.
11. Kara para zengini olmak.
12. Devletten veya belediyeden bir iş alıp onu şartnamesine uygun şekilde sağlam şekilde yapmamak.
13. Kaçak inşaata rüşvet karşılığında göz yummak.
14. Arsa ve arazilerde, mal sahibinin lehine, toplumun aleyhine değişiklikler yaparak rant oluşturmak ve bu ranttan yüklü komisyon almak.
15. Efsanevî haram servetler elde edip bunlarla lüks, israf ve sefahat yapmak.
16. Emanetleri ehline vermemek.
17. Nepotizm yapmak.
18. Dere yataklarına bina yaparak sellere ve vatandaşların ölümüne sebebiyet vermek.
19. Ucuza yaptırılabilecek bir kamu işini pahalıya yaptırtmak.
20. İç ve dış borçlar alıp, bunları yüzde yüz devlet, ülke, halk yararına kullanmayıp bir kısmını çarçur etmek ve Türkiye'yi, altından kalkamayacağı muazzam bir borç yükü altında ezdirmek.
21. İslâm dininin beş temel şartından biri olan zekât paralarına göz dikmek, fakir ve miskin Müslümanlar fakr u zaruret içinde kıvranırken zekâtları; Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata, fıkha, ahlâka aykırı olarak toplamak ve sarf etmek.
22. İslâm'a ve Müslümanlara hizmet etmek, halkı bilgilendirip aydınlatmak için kullanılması gereken paraların bir kısmını telif ücreti olarak, caize olarak bol keseden ve bol kepçe reformculara dağıtmak.
Yukarıda 22 madde olarak sıraladığım kötülükleri İslâm dini kabul etmez. Kötü düzenlerde kötülük yapmak caizdir diyenler iyi bilsinler ki, bu şeytanî fetva onları küfre götürebilir.
Yakın tarihimizde islâmî hareket birtakım ahlâksızlar ve yarı mühtediler tarafından kirletilmiştir.
Müslümanların derlenip toparlanıp genel bir temizlenme ve paklanma faaliyetine başlamaları gerekir.
Din hizmetleri ve faaliyetleri ile din sömürüsü bir arada yürümez.
Tarih boyunca haram para ile hiçbir Müslüman şahıs veya kurum âbâd olmamıştır.
Haram para, haram kazanç, haram servet âbâd etmez, berbat eder.
Bir kâfir, bir ateist, bir münafık haram servet elde edebilir, onun cezası âhirete kalabilir ama haram yiyen bir Müslüman genellikle dünyada tokat yer.
Haram servetleriyle Nemrud ve Firavun gibi gururlananlar istikballerini düşünüp titresinler.
Yakın tarihlerde ağızları açlıktan kokan birtakım din sömürücülerinin, arivistlerin bugün efsanevi servetlere sahip olması hepimizi derin derin düşündürmelidir. Onlar mukaddes dâvâmıza en büyük zararı vermişlerdir. Onların verdiği zararı en azılı dinsizler veremezdi.
Haram para dünyada rezillik ve rüsvaylık, âhirette azap ve ateştir.
Bütün islâmî faaliyetler temizlik, şeffaflık, doğruluk, dürüstlük (istikamet), ihlâs, adalet, emanete riayet, ehliyet, liyakat, fazilet ve hikmet ile yürütülmelidir.
Yazımın başında belirttiğim gibi temiz, faziletli, ahlâklı, müstakıym kimselere çamur atma niyetim yoktur.
Bu din-i mübine, bu ülkeye, bu halka doğru dürüst hizmet eden namuslu, şerefli ve doğru herkesin ellerini ve ayaklarını öperim.
Bendeniz siyasî muhalif değilim. Siyaset patırtılarının ve çekişmelerinin üzerinde ve dışında olan ve kalan bir muhalifim.
Hiç kimseden bir menfaat ve alkış beklediğim de yoktur.
Ülke iyi olsun, halk iyi olsun, bilhassa Müslümanlar iyi olsun
. Devlet iyi idare edilsin
.Kötülük, ahlâksızlık, adaletsizlik yapılmasın.
Hz. Ömer ahlâkına ve dürüstlüğüne sahip, yemeyen yedirmeyen, emanete hıyanet etmeyen, saçı bitmedik yetimlerin haklarını hem yedirmeyen, hem kendisi yemeyen, Zemzemle yıkanmış gibi ak ve pak, mal beyanı açık ve şeffaf, kara serveti olmayan herkesi tebrik ediyorum. Var olsunlar, sağ olsunlar.
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
13/01/2010
Türkiye'nin önündeki iki dev sıkıntıdan biri Ergenekon, diğeri kokuşmadır.
Bu ikisiyle birden mücadele edilmelidir. Aksi takdirde ülkemiz temiz ve şeffaf hale gelmez.
Halkın oyuyla iktidara gelenler, yine halk oyuyla iktidar mevkiinden ayrılmalıdır.
Askerî darbeler Türkiye'ye büyük zarar vermiş, geri bırakmıştır. Allah bu devleti, bu ülkeyi, bu halkı yeni darbelerden ve sillelerden muhafaza etsin.
Ülkemizde çoğunluğu oluşturan Müslümanlar iki ateş arasında, örs ile çekiç arasında kalmıştır:
1. Darbe ve vesayet taraftarı militan ve zâlim dinsizler.
2. İslâmî hareketin içine sızmış din sömürücüsü pespâye hırsızlar.
İslâm dininin temel prensiplerinden biri doğruluk ve dürüstlüktür. İslâmî hareketin, dinî hizmet ve faaliyetlerin mutlaka ve kayıtsız şartsız DOĞRU ve DÜRÜST bir şekilde yürütülmesi gerekir.
Aşağıda numaralı maddeler halinde sayacağım kötülükler, fısk ve fücurlar, erdemsizlikler, ahlâksızlıklar, günahlar, suçlar, reziletler Yüce Dinimize aykırıdır ve her Müslüman bunlardan nefret etmeli, bunların ortadan kalkması için çalışmalıdır. Din diliyle buna "Emr-i mâruf ve nehy-i münker" denir.
1. Her ne şekilde olursa olsun haram yemek.
2. Saçı bitmedik yetimlerin haklarını yemek.
3. Hırsızlık ve yolsuzluk yapmak.
4. Rüşvet alıp vermek.
5. Riba alıp vermek.
6. Dindar halkın paralarını ve mallarını hayırlı hizmetler yapacağım diye toplayıp bunların bir kısmını zimmetine geçirmek veya yandaşlara üleştirmek.
7. Şeriatın bey' bi'l-bâtıl dediği muamelelerle para kazanıp zengin olmak.
8. İhâlelere fesat karıştırmak.
9. Devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak.
10. Gayr-i meşru servetlere sahip bir zenginler sınıfı oluşturmak.
11. Kara para zengini olmak.
12. Devletten veya belediyeden bir iş alıp onu şartnamesine uygun şekilde sağlam şekilde yapmamak.
13. Kaçak inşaata rüşvet karşılığında göz yummak.
14. Arsa ve arazilerde, mal sahibinin lehine, toplumun aleyhine değişiklikler yaparak rant oluşturmak ve bu ranttan yüklü komisyon almak.
15. Efsanevî haram servetler elde edip bunlarla lüks, israf ve sefahat yapmak.
16. Emanetleri ehline vermemek.
17. Nepotizm yapmak.
18. Dere yataklarına bina yaparak sellere ve vatandaşların ölümüne sebebiyet vermek.
19. Ucuza yaptırılabilecek bir kamu işini pahalıya yaptırtmak.
20. İç ve dış borçlar alıp, bunları yüzde yüz devlet, ülke, halk yararına kullanmayıp bir kısmını çarçur etmek ve Türkiye'yi, altından kalkamayacağı muazzam bir borç yükü altında ezdirmek.
21. İslâm dininin beş temel şartından biri olan zekât paralarına göz dikmek, fakir ve miskin Müslümanlar fakr u zaruret içinde kıvranırken zekâtları; Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata, fıkha, ahlâka aykırı olarak toplamak ve sarf etmek.
22. İslâm'a ve Müslümanlara hizmet etmek, halkı bilgilendirip aydınlatmak için kullanılması gereken paraların bir kısmını telif ücreti olarak, caize olarak bol keseden ve bol kepçe reformculara dağıtmak.
Yukarıda 22 madde olarak sıraladığım kötülükleri İslâm dini kabul etmez. Kötü düzenlerde kötülük yapmak caizdir diyenler iyi bilsinler ki, bu şeytanî fetva onları küfre götürebilir.
Yakın tarihimizde islâmî hareket birtakım ahlâksızlar ve yarı mühtediler tarafından kirletilmiştir.
Müslümanların derlenip toparlanıp genel bir temizlenme ve paklanma faaliyetine başlamaları gerekir.
Din hizmetleri ve faaliyetleri ile din sömürüsü bir arada yürümez.
Tarih boyunca haram para ile hiçbir Müslüman şahıs veya kurum âbâd olmamıştır.
Haram para, haram kazanç, haram servet âbâd etmez, berbat eder.
Bir kâfir, bir ateist, bir münafık haram servet elde edebilir, onun cezası âhirete kalabilir ama haram yiyen bir Müslüman genellikle dünyada tokat yer.
Haram servetleriyle Nemrud ve Firavun gibi gururlananlar istikballerini düşünüp titresinler.
Yakın tarihlerde ağızları açlıktan kokan birtakım din sömürücülerinin, arivistlerin bugün efsanevi servetlere sahip olması hepimizi derin derin düşündürmelidir. Onlar mukaddes dâvâmıza en büyük zararı vermişlerdir. Onların verdiği zararı en azılı dinsizler veremezdi.
Haram para dünyada rezillik ve rüsvaylık, âhirette azap ve ateştir.
Bütün islâmî faaliyetler temizlik, şeffaflık, doğruluk, dürüstlük (istikamet), ihlâs, adalet, emanete riayet, ehliyet, liyakat, fazilet ve hikmet ile yürütülmelidir.
Yazımın başında belirttiğim gibi temiz, faziletli, ahlâklı, müstakıym kimselere çamur atma niyetim yoktur.
Bu din-i mübine, bu ülkeye, bu halka doğru dürüst hizmet eden namuslu, şerefli ve doğru herkesin ellerini ve ayaklarını öperim.
Bendeniz siyasî muhalif değilim. Siyaset patırtılarının ve çekişmelerinin üzerinde ve dışında olan ve kalan bir muhalifim.
Hiç kimseden bir menfaat ve alkış beklediğim de yoktur.
Ülke iyi olsun, halk iyi olsun, bilhassa Müslümanlar iyi olsun
Hz. Ömer ahlâkına ve dürüstlüğüne sahip, yemeyen yedirmeyen, emanete hıyanet etmeyen, saçı bitmedik yetimlerin haklarını hem yedirmeyen, hem kendisi yemeyen, Zemzemle yıkanmış gibi ak ve pak, mal beyanı açık ve şeffaf, kara serveti olmayan herkesi tebrik ediyorum. Var olsunlar, sağ olsunlar.
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
13/01/2010