İşte Bu Yediğimiz, Hocamın Haber Verdiği Yiyecektir !

Huseyni

Müdavim
Fıstıkla badem ezmesi

Bir gün Hârun Reşîd, ziyaretine gelen İmâm Ebû Yûsuf Hazretleriyle tatlı tatlı sohbet ediyordu. İmamın derin ilminden ve doyumsuz sohbetinden feyz alıyor, makamına gelen bu ilim deryasından kana kana içiyordu. İmamın feyz dolu sohbetine o kadar dalmıştı ki, vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştı.


Bu arada yemek vakti gelmişti. Hârun Reşîd, ısrarla yemeğe kalmasını istedi ve onu yemeğe tuttu. Çeşit çeşit güzel yemeklerden sonra sofraya tereyağı, fıstık ve badem ezmesi getirdiler. İmam, önündeki yiyeceklere bakarken zihninde bir hatıra canlandı ve gözleri yaşardı. İmâmın ağladığını gören Hârun Reşîd, buna şaşırdı ve sebebini sordu:


“Yâ imâm, niçin ağladınız?”
İmâm, gözyaşları içinde sebebini anlatmaya başladı:

“Çocukluğumdaki bir hatıra aklıma geldi. Hocam İmâm-ı A’zam Hazretlerinin derslerine yeni başlamıştım. O zaman fakirlik içindeydik. Bir gün annem medreseye gelerek hocama şöyle dedi:


‘Hoca efendi! Sizin geçiminiz yerinde. Fakat biz muhtacız! Ailemizin geçimi için çocuğumun bir işte ücretle çalışması gerekiyor.’
Annem beni ilim tahsilinden alıp bir işte çalıştırmak istiyordu. Bunun üzerine hocam anneme tebessüm ederek,
‘Bu çocuğu bırak. Bu çocuk burada tereyağı, fıstık ve badem ezmesi yemeyi öğreniyor!’ buyurdu.”


İmam, sözlerine şöyle devam etti:
“İşte bu yediğimiz, hocamın haber verdiği yiyecektir!”
Bunun üzerine Hârûn Reşîd;


“Gerçekten ilim insanı yükseltir. İnsanların baş gözüyle göremediklerini o kalb gözüyle görürdü” dedi ve İmâm-ı A’zam’a rahmetle duâ etti.


İmâm-ı A’zam Hazretleri, yıllar sonrasını mâneviyat gözüyle görmüş, talebesinin kavuşacağı ilmî dereceleri, göreceği itibarı bu sözlerle dile getirmişti. İkisi de İmâm-ı A’zam’ın yıllar sonra gerçekleşen kerâmetini takdir ederek ona rahmetle duâ ettiler.


HAYREDDİN EKMEN
Ramazan/Yeniasya
04.09.2009
 
Üst