İşte şu kelime, açık bir tevhid mertebesini gösterir.

Ahmet.1

Well-known member
ﻭَﺣْﺪَﻩُ O birdir) İşte şu kelime, açık bir tevhid mertebesini gösterir. O mertebeyi en güzel şekilde ispatlayan gayet kuvvetli bir delile şöyle işaret edeceğiz:

Biz gözümüzü açtıkça, bakışımızı kâinatın yüzüne çevirdikçe ilk gözümüze ilişen, umumi ve mükemmel bir düzen, kuşatıcı ve hassas bir dengedir. Görüyoruz ki, her şey ince bir düzen, hassas bir denge ve ölçü içindedir. Biraz daha dikkat edince, sürekli yenilenen bir düzen ve denge sağlama fiili gözümüze çarpıyor. Yani biri, o düzeni kusursuz bir şekilde değiştiriyor , o dengeyi ve ölçüyü gözeterek tazeliyor. Her şey muntazam ve ölçülü sayısız suret giydirilen birer model oluyor. Daha çok dikkat ettikçe, o düzenli ve ölçülü icraatın altında bir hikmet ve adalet görünüyor. Her harekette bir hikmet ve gaye gözetiliyor, bir hak ve fayda takip ediliyor. Daha da dikkat ettikçe, gayet hikmetli bir faaliyet içinde bir kudretin emareleri, eserleri ve her şeyin her halini kuşatan engin bir ilmin cilveleri şuurlu nazarımıza çarpıyor.

Demek, bütün varlıklardaki şu düzen ve denge, umumi bir düzene koyma ve ölçülü yapma fiilini.. o fiil umumi bir hikmet ve adaleti.. o hikmet ve adalet ise bir kudret ve ilmi gözümüze gösteriyor. Demek, şu perdeler arkasında her şeye gücü yeten ve sonsuz ilmi herşeyi kuşatan bir Zât akla görünüyor.

Hem herşeyin başlangıcına ve sonuna bakıyor, bilhassa canlı türlerinde şunu görüyoruz: Başlangıçları, asılları, kökleri, meyveleri ve neticeleri öyle bir tarzdadır ki, âdeta tohumları, asılları birer tarife, birer program şeklinde o varlığın bütün donanımını içeriyor. Neticesinde ve meyvesinde, yine o canlının bütün mânâsı süzülüp toplanıyor, tarihçe-i hayatını bırakıyor. O canlının aslı olan çekirdeği, âdeta onun yaratılış kanunlarının toplandığı bir merkezdir. Meyvesinin ve neticesinin ise onun varoluş kaidelerinin bir fihristi hükmünde olduğunu görüyoruz.

Sonra o canlının dış ve iç yüzüne bakıyoruz. Son derece hikmetli bir kudretin tasarrufları, herşeye tesir eden bir iradenin tasvirleri ve düzenlemeleri görünüyor. Yani bir kuvvet ve kudret onu var ediyor, bir emir ve irade ona suret giydiriyor.

İşte böyle bütün varlıkların başlangıcına dikkat ettikçe bir ilmin tarifenamesini.. sonuna dikkat ettikçe bir Sâni'in planını ve beyannamesini.. dış yüzüne baktıkça her şeyi iradesiyle, dilediği gibi yapan bir Zât'ın eseri olan gayet sanatlı ve uyumlu benzersiz bir elbiseyi.. ve iç yüzüne baktıkça, bir Kadir'in gayet muntazam bir makinesini görüyoruz.

Şu hal ve keyfiyet, zorunlu olarak ve açıkça ilan eder ki: Hiçbir şey, hiçbir zaman, hiçbir mekân bir tek Sâni-i Zülcelâl'in tasarrufunun dışında olamaz. Her bir şey, bütün eşya, bütün halleri ve işleriyle, dilediğini iradesiyle yapan bir Kadir'in sahipliğinde idare ediliyor, bir Rahman-ı Rahîm'in düzene koymasıyla ve lütfuyla güzelleştiriliyor, Hannân ve Mennân bir Zât'ın ziynetlendirmesiyle süsleniyor.

Evet, Şu kâinattaki ve varlıklardaki intizam, ölçü, belli bir düzene ve dengeye koyma fiili; bir tek, benzersiz, Vahid, Ehad, Kadir, Mürîd (iradesiyle dilediğini yapan), Alîm, Hakîm Zât'ı, başında şuur ve yüzünde göz bulunana vahdaniyet mertebesinde gösterir. Evet, herşeyde birlik var. Birlik ise Bir'i gösterir. Mesela dünyanın lambası olan güneş birdir; öyleyse dünyanın sahibide birdir. Mesela yeryüzündeki canlıların hizmetçisi olan hava, ateş, su birdir; öyleyse onları istihdam eden ve bizim emrimize veren de birdir.

Kaynak: Kısmen kelimelerin tercüme edildiği Mektubat kitabından alınmıştır.
 

Ahmet.1

Well-known member
Rûm, 27. Ayet: O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O'na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
 
Üst