durmuþ göktekin
Active member
Kalem, hakkı yazmalı!.
Evimin bahçesine, on sene önce iki zeytin fidanı dikmiştim. Yerini beğensin büyüsün diye dua etmiştim. Meyve için dikmemiştim, iki tane değişik ağacım olsun istemiştim. 2014 yılında meyve verdi. . 2004 yılından beri yazıyorum. Öğrendiklerimi tecrübelerimle harmanlayıp insanlık toprağına ekiyorum. Çıksa da çıkmasa da, kazanırım diye düşünüyorum. Çıkarsa istifade edenler olur, çürürse, gübre olur diyorum. Her şeyin geleceği olduğu gibi yazının da geleceği vardır.
Yazı yazmaya başlamam; zamanla profesyonel yazar olurum, şan şöhret kazanırım diye değildi. İçim rahatlasın, kendimi yenileyim, mutlu olayım, diye üzerinde yoğunlaştım, yazmaya devam ettim. Yazı yazmak, doğayla, çevreyle meşgul olmak, resim yapmak gibi işlerle uğraşan insana kimse maaş bağlamaz. Ama bu işlerle uğraşırken kendinize değer vermiş olursunuz. Yüreğiniz huzur dolar, beyniniz işler, hafızanız durulur. Evet, parasız da olunmaz. Ama her şey de para ile satın alınmaz ki. Para ile satın alınmayacak şeyler insanlıkla kazanılır.
Fikirler de tohum gibidir, fide gibidir. Yazı, fikrin sabanıdır. Ekersin, dikersin. Bitenden, tutandan istifade edilir. Hayat sadece şu anda yaşayanlara ait değil ki. Hayat, bizden sonra da devam edecek bir olgudur. Yaptığımız ve yapacağımız bütün işleri buna göre yapmalıyız ki insanlığımız yücelsin. Benden sonra kıyamet kopsun, anlayışı insani değildir. Bildiklerini başkalarına öğretmeden kabre girenler o bilgilerinin hesabını veremezler. Bazıları, haset ve kıskançlıklarından bildiklerini meslek sırrı diye kimseye öğretmez, söylemez. Böylece nefislerinin tuzağına düşmüş olurlar.
Yazmak; hatırlamaktır. Bilgiyi tazelemektir. Unutmamaktır. Öğrenmektir. Manen gıda almaktır. Beyin mutfağını zenginleştirmektir. Bedeni beslemek şart olduğu gibi beyni beslemek de şarttır. Şartlar yerine getirilirse, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı kalırız. Kendimiz için sağlıklı kalmak zorundayız. Sonra başkalarının sağlıklı kalması için çalışırız.
Hocam Hekimoğlu İsmail derdi ki; “yaz kardeşim, yaz! Sonunda bir şey olmasa bile, yaza, yaza güzel mektup yazmayı öğrenirsin” Öyle ya, insan karşı tarafa meramını anlatırken, kısa cümlelerle çok şeyler anlatabilmeli. Kalb gönüle, gönül dile, dil ele, el kaleme, yaz demeli. “Yaz bunu” demeli, kalem yazmalı. Yazdığına göz bakar. Yazdıklarından karşıya sevgiler akar. Ağzıyla bal yiyenler kalemiyle şerbet akıtmalı. Kaleminden kan ve zehir akıtanlar insanlığa ne verir?
Helal daire geniştir. Harama girmeye, gerek yok. Hal böyle olunca Allah’ın helal saydığı her şey yazılabilir. Helal dairede yazan bir şey kaybetmez. Bir kere yazmak defalarca okumaya bedeldir. Yazarak bilgini artırabilirsin. Manasını bilmediğimiz kelimeleri bir kâğıda yazar, fırsat bulduğumuzda o kelimelerin manasını lügatten öğrenebiliriz. Böylece konuşulanları ve yazılanları daha iyi anlarız.
“Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kaleminin ucundadır, onu söz ve yazı açığa çıkarır.” “Yazı yazmayı öğrenmek, her şeyden önce düşünmeyi öğretir. A.F.B.” “Hiçbir kişisel çıkar bulunmadığı zaman; iyi yazılır, iyi düşünülür.” “Söz uçar, yazı kalır.” “Yazıya geçmiş düşüncelerin değeri vardır.” Okumak, insanı doldurur, konuşmak hazırlar, yazmak olgunlaştırır. Söyleyecek bir şeyi olduğuna inanan kimse yazardır. Yazar olmak isteyen yazmalı. Bilgiyi yazı ile sağlamlaştırmalıyız. Düşünmeyi bilmeyen yazamaz. Âlim unutur, kalem unutmaz. Kalem, hakkı yazmalı.
16. 11. 2014
Durmuş Göktekin
Evimin bahçesine, on sene önce iki zeytin fidanı dikmiştim. Yerini beğensin büyüsün diye dua etmiştim. Meyve için dikmemiştim, iki tane değişik ağacım olsun istemiştim. 2014 yılında meyve verdi. . 2004 yılından beri yazıyorum. Öğrendiklerimi tecrübelerimle harmanlayıp insanlık toprağına ekiyorum. Çıksa da çıkmasa da, kazanırım diye düşünüyorum. Çıkarsa istifade edenler olur, çürürse, gübre olur diyorum. Her şeyin geleceği olduğu gibi yazının da geleceği vardır.
Yazı yazmaya başlamam; zamanla profesyonel yazar olurum, şan şöhret kazanırım diye değildi. İçim rahatlasın, kendimi yenileyim, mutlu olayım, diye üzerinde yoğunlaştım, yazmaya devam ettim. Yazı yazmak, doğayla, çevreyle meşgul olmak, resim yapmak gibi işlerle uğraşan insana kimse maaş bağlamaz. Ama bu işlerle uğraşırken kendinize değer vermiş olursunuz. Yüreğiniz huzur dolar, beyniniz işler, hafızanız durulur. Evet, parasız da olunmaz. Ama her şey de para ile satın alınmaz ki. Para ile satın alınmayacak şeyler insanlıkla kazanılır.
Fikirler de tohum gibidir, fide gibidir. Yazı, fikrin sabanıdır. Ekersin, dikersin. Bitenden, tutandan istifade edilir. Hayat sadece şu anda yaşayanlara ait değil ki. Hayat, bizden sonra da devam edecek bir olgudur. Yaptığımız ve yapacağımız bütün işleri buna göre yapmalıyız ki insanlığımız yücelsin. Benden sonra kıyamet kopsun, anlayışı insani değildir. Bildiklerini başkalarına öğretmeden kabre girenler o bilgilerinin hesabını veremezler. Bazıları, haset ve kıskançlıklarından bildiklerini meslek sırrı diye kimseye öğretmez, söylemez. Böylece nefislerinin tuzağına düşmüş olurlar.
Yazmak; hatırlamaktır. Bilgiyi tazelemektir. Unutmamaktır. Öğrenmektir. Manen gıda almaktır. Beyin mutfağını zenginleştirmektir. Bedeni beslemek şart olduğu gibi beyni beslemek de şarttır. Şartlar yerine getirilirse, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı kalırız. Kendimiz için sağlıklı kalmak zorundayız. Sonra başkalarının sağlıklı kalması için çalışırız.
Hocam Hekimoğlu İsmail derdi ki; “yaz kardeşim, yaz! Sonunda bir şey olmasa bile, yaza, yaza güzel mektup yazmayı öğrenirsin” Öyle ya, insan karşı tarafa meramını anlatırken, kısa cümlelerle çok şeyler anlatabilmeli. Kalb gönüle, gönül dile, dil ele, el kaleme, yaz demeli. “Yaz bunu” demeli, kalem yazmalı. Yazdığına göz bakar. Yazdıklarından karşıya sevgiler akar. Ağzıyla bal yiyenler kalemiyle şerbet akıtmalı. Kaleminden kan ve zehir akıtanlar insanlığa ne verir?
Helal daire geniştir. Harama girmeye, gerek yok. Hal böyle olunca Allah’ın helal saydığı her şey yazılabilir. Helal dairede yazan bir şey kaybetmez. Bir kere yazmak defalarca okumaya bedeldir. Yazarak bilgini artırabilirsin. Manasını bilmediğimiz kelimeleri bir kâğıda yazar, fırsat bulduğumuzda o kelimelerin manasını lügatten öğrenebiliriz. Böylece konuşulanları ve yazılanları daha iyi anlarız.
“Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kaleminin ucundadır, onu söz ve yazı açığa çıkarır.” “Yazı yazmayı öğrenmek, her şeyden önce düşünmeyi öğretir. A.F.B.” “Hiçbir kişisel çıkar bulunmadığı zaman; iyi yazılır, iyi düşünülür.” “Söz uçar, yazı kalır.” “Yazıya geçmiş düşüncelerin değeri vardır.” Okumak, insanı doldurur, konuşmak hazırlar, yazmak olgunlaştırır. Söyleyecek bir şeyi olduğuna inanan kimse yazardır. Yazar olmak isteyen yazmalı. Bilgiyi yazı ile sağlamlaştırmalıyız. Düşünmeyi bilmeyen yazamaz. Âlim unutur, kalem unutmaz. Kalem, hakkı yazmalı.
16. 11. 2014
Durmuş Göktekin