Konuya cevap cer

Tezkiye ve tasfiye prensiplerine göre Hakk’ın muradını arayıp, rıza-i ilâhîye ulaşmak isteyen insanlar zikirle iştigal ederler ve  manevi mücahede ile yaşarlar.

 

Tezkiye, Aziz Mahmud Hüdaî K.S. Hazretleri  tarafından şöyle tarif edilmiştir: “Tezkiye, sözlükte nemalandırmak, arıtmak,  temizlemek anlamında olup, tasavvufta dünya ve masiva tehlikesinden insanoğlunu  pak etmektir. Allah’dan gayrı olan, Allah’a yaklaşmaya mani olan her bir  meseleye masiva denilir. Dünya ve mal, kullanılış maksadına ve yerine göre  masivadır. Şu halde tezkiye, kemalâtı artırmak, nefsin çirkin sıfatlarından  temizlenmek maksadıyla dünyanın çirkin hasletlerinden kurtulmaktır.

 

Tezkiye, kalp için olursa tasfiye ismini alır. Çünkü kalbin yaratılışı lâtiftir,  emr-i Rabbaniyye’dir, nuranîdir. Beyaz gömlek giymiş bir insanın kirli bir işte  çalışarak gömleğini kirlettiği gibi, nefsin çirkinlik ve azgınlıklarına kapılan  bir insan da kalbini kirlendirir ki, böylece kalbi nefsin esareti altına girmiş olur. Bu durumdaki kalbi arındırmaya tasfiye denilir.

 

Tezkiye sıfat  değiştirmek, tasfiye hal değiştirmektir. Şöyle ifade edelim: Koyunun derisinden  çanta, üzümden pekmez yapmak tekziye, karpuzun kabuğunu ayıklamak tasfiyedir.  Tasfiye daha kolaydır.”

 

Tasfiyenin sözlük manası, saf, duru yapmak,  temizlemektir. Tasavvufta, kalbin her türlü kirden temiz ve duru hale  gelmesidir. Tasfiyeye tabi tutulmuş bir kalp, Allah’ın iradesine ayna olur.  Zikirden, Kur’an tilâvetinden, salât ve selamdan dolayı hem kalpte tasfiye, hem  de nefiste tezkiye meydana gelir.

 

Kalp tasfiyesinden maksat, Allah’ın  cemâl tecellilerine mazhar, rahmet-i ilâhiyeye müstağrak olmaktır. Nasıl yağmur yüklü bulutlar yeryüzüne yağmuru boşaltır  da bitkiler yeşerip serpilirse, Allahu Azimüşşan’ın zatından ve azametinden  yeryüzüne inmekte olan rahmet, bereket, inayet ve Rabbanî yardım her an hazır ve  nazırdır. Tıpkı hava gibi. Teneffüs ettiğimiz havanın burnumuza gelmesi  engellenemediği gibi, Allah’ın rahmetinin de nihayeti yoktur. Hâşâ, Allah’ın  rahmeti havayla kıyaslanamaz. Çünkü havanın kalınlığı dünyanın etrafında yüzon  kilometre kalınlıktadır. Oysa Allah’ın rahmeti nihayetsizdir.

 

Allah’ın  rahmet ve inayetinden kuzular koyun, ağaçların çiçekleri meyve olur. Kötü  ahlâklı iyi, noksan insan kâmil olur. Günahlar onunla mağfiret bulur, cennet  onunla kazanılır.

 

İlâhî rahmet bu kadar nihayetsiz olduğu halde,  kalbimizin Allah’dan gayrı, masiva dediğimiz şeyle kirlenmesi, Allah’ın  emirlerini unutup şehvetlere dalması yüzünden bir perde oluşur da, Allah’ın  rahmetinin geçmesine mani olur. Bu yüzden mümin, nefsinin tezkiyesi ve kalbinin  tasfiyesi ile mükelleftir. Onlarla sonuna kadar mücahede etmesi lazımdır.


 

 

Mehmet Ildırar


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst