Konuya cevap cer

Kibir Esaretinde Kalanlar


 

Alemlere rahmet olarak  gönderilen Hz. Peygamber s.a.v. Efendimizin Asr-ı Saadet’i, hiçbir  peygamberin zamanında görülmemiş bir kemalat, işitilmemiş bir nuraniyet  ve ulaşılması mümkün olmayan bir asalete bürünmüştü.Hz.  Peygamber s.a.v. Efendimiz, İslâmiyet’i getirdiği zamanda çok büyük  zorluklar ve sıkıntılar içerisinde kalmıştır. İnsanların İslâm’ı  anlamaktaki zorlukları nefsin inatçılığından kaynaklanmıştır. Bu asırda  dahi, Kur’an elimizdeyken, binlerce hadis-i şerif bize ulaşmışken,  peygamberlerin güzel halleri ve Asr-ı Saadet hayatı bir ibret olarak  ortada iken, insanların acıklı halleri yine nefslerinin terbiye  olmamışlığından kaynaklanıyor.


Kendimizi bilmek Rabbimizi bilmeye vesile olduğundan nefslerimizi terbiye ederek olgunlaşmamız gerekir.

Her  bir peygamberin firavunu olduğu gibi Hz. Peygamber s.a.v. asrının  firavunu da Ebu Cehil olmuştur. “Ebul Hakem” ismiyle anıldığı halde  nefsine uyup, vazgeçmediği inkâr ve inadı yüzünden Ebu Cehil olarak  anılıp, helak olup gitmiştir.


Peygamber s.a.v.’in risaleti  zamanında kibir sahiplerinin ne gibi haller içinde kaldıklarını, kiminin  inat ve anlayışsızlık yüzünden, kiminin çirkin ahlâka meyletmesiyle  inkârda kalıp helak olduklarını biliyoruz. Diğer taraftan sahabilerin  ise Rasulullah s.a.v.’in getirmiş olduğu nuraniyeti ve mucizeleri görmek  suretiyle iman ve İslâm’la müşerref olarak iki cihan saadetini elde  ettiklerini de biliyoruz.


İnsan ibretle düşünürse, bir asırda  yaşanan çirkinlikler diğer asırlarda da görülmüş, insanlar ya hayırdan  ya şerden yana olmuşlardır. Bu bakımdan insanlık her asırda ikiye  ayrılmıştır.


1. Hidayette olanlar. 

2. Dalâlette kalıp, inkârda inat edip nefsinin çirkinliğine saplananlar.

Kureyşli müşriklerin İslâmiyete ve Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e itiraz etmelerinin sebepleri şunlardır:

Yüzyıllarca putperest olarak yaşadılar. Birdenbire hidayeti anlamakta zorlandılar.

Kâbe’nin  bulunması sebebiyle Mekke kutsal bir şehirdi. Kureyşin ileri  gelenlerinin Mekke’ye gelen hacılara karşı vazifeleri vardı.  Efendimiz’in getirdiği İslâm ile onların vazifeleri ve dolayısıyla  üstünlükleri ortadan kalkınca Efendimiz’e itiraz ettiler.

Efendimiz  s.a.v.’in peygamber olmasına, diğer toplulukların ileri gelenleri,  peygamber kendi içlerinden çıkmadı diye itiraz ettiler. Yahudilerin  dalâlette kalmalarının bir sebebi de “Peygamber Arap’tan çıkmaz,  İsrailoğulları’ndan çıkması gerekir..” diyerek kıskançlık göstermelidir.


Peyamberin  Haşimoğullarından çıkmasıyla, Haşimoğullarının diğer ailelere karşı bir  üstünlük sağlayacağını zanneden Kureyş’in ileri gelenleri  telaşlanmışlar, kendi aşiret ve sülalelerine olan bağlılıkları cahilce  inat etmelerine sebep olmuştur.


İşte Ebu Cehil de bu durumdan  etkilenip, çirkin gururuyla hareket ederek şöyle kıyas yapmıştır: “Biz  Abdimenafoğulları onlarla şan şeref hususunda yarıştık. Biz de halka  yemek yedirdik, kabileleri barıştırdık, bağışlar yaptık. Gökten vahiy  gelen bir peygamberin kendi içlerinde olduğunu söyleyene kadar, iki atın  bir arabada yan yana gitmesi gibi aynıydık onlarla. Ne yapalım da bize  de bir peygamber gelsin, aramızda denkliği sağlayalım?”

İşte  nefslerinin bu kendini beğenmişliği ile gerçeğe karşı bile bile  direndiler. Böylece ebedi hayatı tehlikeye atıp kendilerine zulmettiler.  Kimse onlara zulmetmedi, bu tamamen onların kendi suçları oldu.



Mehmet ildirar


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst