Kur’ân’ın kelime manası, O’na neden Kur’ân dendiği ve değişik vecihlerdeki isimleri hakkındaki tafsilatlı bilgilere bakalım:
“Kur’ân, kelime olarak, daha çok kabul edilen görüşe göre, ‘okumak’ manâsına gelen Ka-Ra-E fiil kökünden, ‘rüçhan’ ve ‘küfran’ gibi bir masdar olup, “harfleri ve kelimeleri birbirine eklenerek okunan şey” demektir.
Bazı âlimlere göre ise Kur’ân ismi hiçbir kelimeden türetilmemiştir. Bu kelime, Allah’ın (celle celâlühû), Peygamber’ine gönderdiği kitap için bir özel isim olmuştur. İmam-ı Şafiî bu görüştedir. O, Kur’ân’ın hiçbir kelimeden türemediğini, Ka-Ra-E’den türemiş olsaydı, her okunan şeye, sözgelimi Tevrat ve İncil’e de Kur’ân denmesi gerekeceğini ileri sürer.” (1)
“İslâm’ın zuhuru ile Kur’ân, Allah’ın kitabının özel adı hâline gelmiş olup, Kur’ân’da da ekseriya bu şekilde kullanılmıştır.
El-Kitâb ise, “yazmak veya yazılı şey” demektir. Kur’ân’ın en meşhur olan bu iki isminden el-Kur’ân, onun lisanlarda okunmasına ve kalplerde hıfzedilmesine, el-Kitab ise satırlarda kaydedilip kitapta toplanmasına hem delâlet, hem de teşvik ihtiva ederler.” (2)
“Bazılarına göre, Allah Kur’ân’ın lâfzını Levh-i Mahfuz’da yaratmıştır; çünkü Kur’ân’da “Muhakkak o, şerefli, üstün bir Kur’ân’dır; Levh-i Mahfuz’dadır.” (Bürûc: 212-22) buyurulmaktadır. Bazılarına göre, Kur’ân’ın lâfzı Cibril (Cebrail)’dendir; çünkü Kur’ân’da “O kerim bir elçinin sözüdür” (Hâkka: 40) buyurulmaktadır. Bazılarına göre, Kur’ân’ın lâfzı Hz. Peygamber’e aittir; çünkü Kur’ân’da, “Onu Ruh-ul Emîn senin kalbine indirdi” (Şuara: 193) ayeti vardır.”(3)
“Kur’an’ın manası, ‘toplamak’tır. Kur’an’a bu adın verilmesinin sebebi, sureleri topladığı ve dâhil ettiği içindir. Nitekim âyet-i kerimede ‘Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir’ (Kıyâmet: 17) buyurulur. ‘O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et’ (Kıyâmet: 18) âyetinde de bu mana vurgulanır. Bazı lügatçilere göre, ‘kıraat ettim’ demek, ‘fıkhettim/iyice kavradım’ demektir.”(4)
“Kıraat ve tilâvet, lâfızları peş peşe getirmeyi, kitabet ise yazıda, kelimelerin resmini yan yana getirmeyi ifade ederler.” (5)
“Kur’ân’ın, “el-Kur’ân” lâfzı dışında daha pek çok isim ve sıfatları vardır ki, bunların sayısının 90’dan fazla olduğu söylenmiştir.
“el-Kur’ân”, “el-Kırâe” kelimesiyle eş anlamlıdır. Daha sonra bu masdarî mânâ, Yüce Allah’ın Kitabı için, ism-i mef’ûl anlamı taşıyan özel isim olmuştur.”(6)
“Kur’ân’ın daha başka isimlerinin olduğu da söylenmiştir. Kitap, Furkan, Zikr, Nur, Ruh, Hüdâ, Şifâ, Mecîd, Mesânî, Ümmü’l-Kitap, Hakk, Sıdk, Tezkira, Büşrâ, Tenzil, İlim, Mübîn vs. bunlar arasında anılmıştır.”(7)
“Bazı âlimlere göre; diğer kitaplarının aksine, Cenâb-ı Allah’ın bu kitabına ‘Kur’an’ denilmesinin sebebi, diğer kitaplarının da meyvesini topladığı, hatta bütün ilimlerin semeresini cemetmesi içindir. Nitekim şu âyetler de buna işaret etmektedir:
“…Her şeyin tafsilidir.” (Yusuf: 111), “…Her şeyin açıklamasıdır.” (Nahl: 89)”(8)
DİPNOTLAR
1-Ali Ünal, Din Etrafında, Yeni Akademi Yayınları, İzmir, 2007.
2-Suat Yıldırım, Anahatlarıyla Kur’ân-ı Kerim ve Kur’ân İlimlerine Giriş, Ensar, İstanbul, 2009.
3-Ali Ünal, Kur’ân’da Temel Kavramlar, Nil Yayınları, İstanbul, 2003.
4-Ferid el-Ensarî, Risale-i Nur’un Anahtar Kavramları, Nesil Yayınları, İstanbul, 2007.
5-Suat Yıldırım, Anahatlarıyla Kur’ân-ı Kerim ve Kur’ân İlimlerine Giriş, Ensar, İstanbul, 2009.
6-Abdurrahman Çetin, Yeni Ümit Dergisi, sayı:52
7-Ali Ünal, Din Etrafında, Yeni Akademi Yayınları, İzmir, 2007.
8-Ferid el-Ensarî, Risale-i Nur’un Anahtar Kavramları, Nesil Yayınları, İstanbul, 2007.