Kur'an'da insana yönelik sorular var.

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
.


Kur'an'da insana yönelik sorular var. Kur'an Rabbin kelamı.

Öyleyse sorular, Halık'tan insana yönelen sorular.

İnsan, kendisine herhangi bir varlık tarafından sorulan sorular karşısında duyarsız kalamaz. Bir çocuk soru sorsa, anne – baba soru sorsa, öğretmen soru sorsa, devlet soru sorsa... Kimine zorunlu olarak, kimine gönüllü olarak cevap verir insan. Cevap vermediği zaman, içinde bir ukde kalır.

-Nereye gidiyorsunuz?

-Neden böyle düşünüyorsunuz?

-Neden üzülüyorsunuz?

-Bu işin içinden nasıl çıkacaksınız?

-Kimin peşine düştüğünüzün farkında mısınız?

-Bu cinayeti neden işlediniz?

-Yediğiniz yemeğin içinde zehir olduğunu biliyor musunuz?

-Yürüdüğünüz yolun uçurumda son bulacağını bilmiyor musunuz?

-Zorlu bir yolculuğa çıkacaksınız. Yol için bir şeyler hazırladınız mı?

Hayatı boyunca böyle binlerce soru sorulur insana... İnsan ister istemez kafa yorar, cevap arar... Çünkü işin içinde kendi hayatı vardır.

Allah'tan gelen sorulara gelince, belki de insan için en hayati sorular bunlardır.

Çünkü soruyu Yaratan sormuş, yarattığı varlığın ser -encamına ilişkin en doğru istikameti kazandırmak için sormuştur.

Yaratan'ın yaratma fiili abes olmadığı gibi, sorusu da abes olmaz.

Kitabı boşuna gönderilmiş değildir. O kitaptaki tek harf, hatta tek hareke bile boşuna değildir.

İnsan hayatı dünyadan ukbaya doğru akmaktadır.

Soruların tamamı insan hayatı ile ilgilidir.

Öyleyse, dünya hayatı ile ilgili soruların cevabı bir gün mutlaka istenecektir.

Soru yaşamaya ilişkinse, cevap, yaşanıp yaşanmadığı ile ilişkili olacaktır. Soruyu sorana “Evet yaşadım”, ya da “Hayır yaşamadım” tarzında cevap verilecektir.

Soru düşünmeye ilişkinse, soru inanmaya ilişkinse, soru sevmeye ilişkinse, soru bir yanlış davranışı neden yaptığına ilişkinse...

İnsan, her bir soru için anlamlı, inandırıcı cevaplar geliştirmiş olmalıdır.

Bir dünyaya gidiliyor ki, dil konuşmasa bile eller, ayaklar, deriler cevap verecek.

Cevabı hazırlamak için öncelikle soruya muhatap olmak gerekiyor.

-Bu soru başkasına değil, bana soruluyor! Ya da başkası ile birlikte bana soruluyor.

Sonra soruyu kavramak, özümsemek ve hangi nitelikte cevap isteniyorsa o cevabı bulmak gerekiyor.

Kur'an, mesela, “Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsınız?” diye soruyorsa, hem defalarca soruyorsa, durup düşünmek lâzım.

Bir ayette nimetler söz konusu edilerek “Saymak isteseniz sayamazsınız” deniyor. Demek ki sayıya gelmeyen bir nimetler yekunu var. Acaba bunlar içinde görmediğimiz, unuttuğumuz hatta yalanladığımız nimet var mı?

Belki de hemen, bir “nimet sayımı”na gitmemiz icap edecek. Nefesi tut, bir nimeti keşfet. Bir parmağını bağla, bir başka nimeti keşfet, tek ayakla yürü, bir başka nimet... Çiçekleri kaldır, gözlerini yum, kulaklarını kapa...

“Gökten suyu kim indirirdi O olmasa... Yerden bitkiyi kim bitirirdi? Size ateşi kim verdi?

“Görmedin mi? Görmedin mi? Görmedin mi?”

Yaratıcı defalarca bu soruyu soruyor.

Demek görmüyor insan.

-Gördüm Ya Rabbi, görüyorum ya Rabbi. diyebilmektir cevap.

-Gök nasıl yükseltildi biliyorum ya Rabbi, dağlar nasıl çakıldı yer yüzüne, yer yüzü nasıl döşek haline getirildi, biliyorum. Sen varsın hepsinin ibdasında, inşasında...

Kur'an, yani Halik-ı zülcelal soruyor:

-Kim var, Allah'a karşı size yardım edecek?

Demek insandan böyle tavırlar müşahede ediliyor. İnsan, sanki Allah'a karşı sığınaklar arıyor, yardımcılar bulmak istiyor... Herkesin yaratanı O, kim olabilir insanı Halık'tan daha çok sevecek, ona daha çok ikram edecek, ya da O'nun gazabı söz konusu ise, kim engelleyecek bunu? Her varlığı O yaratmadı mı?

İnsan, şayet davranışlarında böyle arayışlar varsa, ebedi âlemde onun hesabını vermeyi düşünecek, çünkü bu sorular cevabı verilmek üzere soruluyor.

İsterseniz en başa dönün. Halik-ı zülcelal en baştan bir düşünce dünyası inşa edebilmemiz için soruyor:

-Sizi boş yere, oyun eğlence olsun diye mi yarattık? Başıboş bırakılacağınızı ve hesaba çekilmeyeceğinizi mi sandınız?

İşte sorular nizamının omurgası... Soru sorulmuş, cevabı da içinde:

-Sizi boş yere, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık, bir. Mutlaka hesaba çekileceksiniz, iki.

Soru soruluyor ki, insanoğlu onun üzerinde düşünsün, hayatın mebdeini - meadını idrak etsin.

-Neden az şükredersiniz?

-Şükretmez misiniz?

-Akl etmez misiniz?

-Neden düşünmüyorsunuz?

Defalarca soruluyor bu sorular Kur'an'da...

Şükür isteniyor, akl etmemiz isteniyor, fikr etmemiz isteniyor... Görmemiz isteniyor.

-Namaz kılan bir kula mani olanı gördün mü? Yalan söyleyen, yüz çeviren adamı...

O da gündeminde olsun, demek bu... Karakteri düşük bir adam o, onu bil, demek.

Yaratıcı soruyor:

-Size Şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır demedim mi, ve bana kulluk edin, doğru yol budur demedim mi?

Bu sorunun bizden beklediği cevap nedir? Yarın nasıl bir hayat dosyası götürürsek Halik-ı zülcelale, bizim, sorunun cevabını en doğru şekilde verdiğimize hükmedecek acaba?

Yaratıcı soruyor:

-Ey iman edenler! Yapmadığınızı neden söylersiniz?

Bu soru inananlara soruluyor. Başkalarına söylediği halde kendisi yapmamak gibi bir illet söz konusu demek ki inananlar için...

Nasıl verilir bu sorunun cevabı?

Bir iki yüzlülük sorgulaması bu.

Aslında en zoru, bu sorunun bize bu dünyadan göçtükten sonra sorulması hali. Çünkü geri dönüş yok, telafisi yok.

Anadolu'da terennüm edilen bir ilahi vardır:

“Derse Mevlam ben ne cevap vereyim?

Aslında ebedi hayatın başlangıcı, bir hayat sorgulaması halinde geçecek.

Binlerce soru konacak insanın önüne?

Kur'an'ın sorularını anlamak ve üzerimize almak, “Bu soru bana soruluyor, bunun cevabını hazırlamalıyım” demek, ebedi hayatın sorularına hazırlanmak anlamına geliyor.

Yaratıcı soruyor:

-Nereye gidiyorsunuz?

Allah'ın yolundan başka nereye gidilebilir? Şeytan'ın adımlarına uymanın getireceği felaketi düşünün, demek bu.

“Nereye gidiyorsunuz?” sorusunu duyan insanın, şöyle bir durup, istikametini yeniden tayin etmesi ve “O'na doğru koşması” gerekiyor.

Kur'an sorularla bizi, doğru bir imana götürmek ister. Zihinlerimizi sora sora arındırır, olmazları sora sora gösterir? “Olmazlar” Kur'an dilinde adeta “Buna nasıl inanırsınız?” şeklinde bir soru olarak çıkar karşımıza.

İnanılması gerekenler “Dünyanızda bunlar bunlar var, buna nasıl inanmazsınız?” şeklinde bir soru kalıbına dönüşür.

Yanlış tapınmalar, “Bu da tapılacak şey mi? Kendi kendilerini bir sinekten bile koruyamayan şeylere tapınılır mı?” sorusu ile çıkar önümüze...

Kur'an kendi içinde, insan muhakemesini adeta soru yağmuruna tutar, ta ki gerçek iyice özümsensin...

Kur'an sorularıyla insanın saplantılarını silkeler, cevapları ile gönülleri durultur.

Yeter ki Kur'an'a kulak verilsin.

Hayatta Kur'an'ın soru ve cevapları ne kadar erken kavranırsa, o kadar müstekıym bir hayat inşa edilir.

Hiç şüphe etmemek gerekir ki, Halik-ı zülcelal, bir gün sorgu meydanına çağıracak insanoğlunu... Cevap kağıtlarından emin olarak varmak gerekiyor o meydana... Çünkü ikmali – bütünlemesi yok hayat sınavının...
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
* "Bilmez misin ki, Allah yerde ve göklerde ne varsa bilir? Bu bilgisi, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) mevcuttur. Bu (eşya ve olayların bilgisine sahip olmak), Allah için çok kolaydır." (Hac 22/70)

* "Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğu Allah'a secde ediyor; bir çoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar." (Hac 22/18 )

* "Görmedin mi Allah, geceyi gündüzün içine sokuyor; gündüzü gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı, emrine boyun eğdirmiştir. Her biri muayyen bir süreye kadar akıp gider. Ve Allah yaptıklarınızı haber almaktadır." (Lokman 31/29)

* "Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor. Sonra onlar kurur da, sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır." (Zümer 39/21)

* “Andolsun ilk yaratmayı bildiniz, düşünüp ibret almanız gerekez mi? Ektiğinizi gördünüz mü? Siz mi onu bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?” (Vakıa 56/62-64)

* "Allah mı hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı? Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var?" (Neml 27/59-60)

* “İçtiğiniz suya baktınız mı? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indirenler biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? ” (Vakıa 56/68-70)

* De ki: suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?" (Mülk 67/30)

* “Tutuşturduğunuz ateşi gördünüz mü? Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?” (Vakıa 56/71-72)

* "Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir." (Nur 24/41)

* “Bakmıyorlar mı develere, nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara, nasıl dikildi? Yere, nasıl yayılıp döşendi.” (Gasiye 88/17-20 )

* “Göklerin, yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakıp ibret almadılar mı? Peki buna inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar?” (A'raf 7/185)

* “Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl yaptık, süsledik, hiçbir çatlağı yoktur? Arzı nasıl yaydık, ona sağlam bağlar attık, onda her güzel çifti bitirdik.” (Kaf 50/6-7)

* "Görmedin mi Allah bulutları sürer, sonra onları birbirine geçirir, sonra onları birbiri üstüne yığar (sıkıştırır), arasından yağmurun çıktığını görürsün. Gökteki dağlar (gibi büyük bulut parçalarından) bir dolu indirir de onunla dilediğini vurur (ziyana uğratır), dilediğinden de onu başka tarafa çevirir. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır." (Nur 24/43)

***

* “O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. Şimdi Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman 55/ 17-18 )

* "Görmedin mi Allah, yerdeki eşyayı ve emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir." (Hac 22/65)

* “Allah'ın rahmetinin eserlerine bak ki, yeri ölümünden sonra nasıl da diriltiyor? Şüphesiz O, ölüleri de diriltecektir. O herşeye kadirdir” (Rum 30/50)

* "Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizli konuşsa, mutlaka dördüncüleri O'dur. Beş kişi gizli konuşsa, mutlaka altıncıları O'dur. Bundan az, bundan çok da olsalar, nerede bulunsalar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, onlara yaptıklarını haber verir. Çünkü Allah, her şeyi bilendir." (Mücadele 58/7)

* “Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun. Bilin ki, O kalplerin içindekinden haberdardır. Yaratan bilmez olur mu? ” (Mülk 67/13-14)

* "Üstlerinde kanatlarını aça kapata uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları (havada) Rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi görmektedir. Rahman olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkarcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar. Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar. Şimdi(düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?" (Mülk 67/19-22)

* “O halde Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun? (Necm 53/55)

***

* “Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmiyeceğinizi mi sandınız?” (Mü'minûn 23/115)

* “İnsan önceden hiçbir şey değilken kendisini nasıl yarattğımızı düşünmüyor mu?” (Meryem 19/67)

* “Görmediler mi, Allah nasıl yaratmayı başlatıyor, sonra onu iade ediyor? Bu, Allah'a göre kolaydır.” (Ankebut 29/19)

* “Yaratan yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz?” (Nahl 16/17)

* 'Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?' (Beled 90/8-10)

* “İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyame 75/36)

* “Allah sizi yarattı, sonra besledi, sonra öldürüyor, sonra diriltiyor. Ortaklarınız içinde bunlardan birini yapan var mı?” (Rum 30/40)

* “İnsanın üzerinden henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?” (İnsan 76/1)

***

* “Ey insanlar, Allah'ın size olan nimetlerini hatırlayın. Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? ” (Fatır 35/3)

* 'Ey Âdem oğulları! Size 'şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır' demedim mi?

Ve 'bana kulluk ediniz, doğru yol budur' demedim mi?' (Yasin 36/60-61)

* "O (Kur'ân), kovulmuş şeytanın sözü değildir. O halde nereye gidiyorsunuz?" (Tekvir 81/26)

* “İnsanlar yalnız “inandık” demekle, hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar? ” (Ankebut 29/2)

* “Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar? ” (Muhammed 47/29)

* “Yoksa kötülükleri yapanlar, bizi geçeceklerini mi sandılar?” (Ankebut 29/4)

* "Doğrusu biz sizi yer yüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; Ne kadar da az şükrediyorsunuz? (A'râf 7/10)

* "O'dur ki, her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı. Sonra onun neslini bir özden, hakir bir su(yun özü)nden yaptı. Sonra ona biçim verdi. Ona kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulak, gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz?" (Secde 32/7-9)

* Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti)." (İbrahim 14/23-24)

* “Ey insan! Yaratıp düzgün ve dengeli kılan, istediği şekilde birleştiren ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? ” (İnfitar 82/6-8 )


alinti
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Rabbimin merhameti olmasa kulun asla cevaplayamayacağı sorular...düşününce kendimizi kendimize getiren,düşündüren sorular özellikle"kim var,Allah'a karşı size yardım edecek....heran muhtacız bize yardım edecek yine ondan başka kimse hiçkimse yok.çünkü o alemlerin sahibi.yerin,göğün,herikisi arasındakilerin yegane sahibi.doğmamış ve doğrulmamış olan bir olan Allah'tır.o yüzden Rabbimize gerektiği gibi kulluk yapmak için,razı olacağı bir şekilde yaşayabilmek için,çizmiş olduğu hudutları aşmamak için yine Ondan yardım istemeliyiz.çünkü ondan gayrisi yok.herşey fani fakat o Bakidir.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.bizleri şükreden,zikreden,ibadeteden salih kullar zümresinde bulundursun(amin)
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst