Konuya cevap cer

Bütün kıymetdar kitablar içinde Risale-i Nur, Kur'anın işaretine ve iltifatına ve Hazret-i İmam-ı Ali'nin (R.A.) takdir ve tahsinine ve Gavs-ı A'zam'ın teveccüh ve tebşirine vech-i ihtisası nedir? O iki zâtın kerametle Risale-i Nur'a bu kadar kıymet ve ehemmiyet vermenin hikmeti nedir? 

Kıymetdar: Kıymetli, değerli.

Risale-i Nur: Nur risalesi. Bediüzzaman Said Nursi'nin(ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim.

Kur'an: Allah(cc) tarafından Hz. Muhammed'e(asm) Cebrail(as) vasıtasıyl gönderilen son ve değişmez mukaddes kitab.

İltifat: İlgi gösterme, yakınlık gösterme.

Takdir: Kıymet verme, değer verme.

Teveccüh: Alaka, ilgi gösterme. *Yönelme.

Tebşir: Müjdelemek.

Vech-i ihtisas: Hususilik kazanma yönü, özelleşme sebebi.

Ehemmiyet verme: Önem verme. 

Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.


Elcevab: 

Malûmdur ki, bazı vakit olur bir dakika; bir saat ve belki bir gün, belki seneler kadar.. ve bir saat; bir sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli olur. Meselâ: Bir dakikada şehid olan bir adam, bir velayet kazanır; ve soğuğun şiddetinden incimad etmek zamanında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmüne geçebilir. İşte aynen öyle de: Risale-i Nur'a verilen ehemmiyet dahi, zamanın ehemmiyetinden, hem bu asrın şeriat-ı Muhammediyeye (A.S.M.) ve şeair-i Ahmediyeye (A.S.M.) ettiği tahribatın dehşetinden, hem bu âhirzamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmet istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden mü'minlerin imanlarını kurtarması noktasından Risale-i Nur öyle bir ehemmiyet kesbetmiş ki; Kur'an ona kuvvetli işaretle iltifat etmiş ve Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) üç kerametle ona beşaret vermiş ve Gavs-ı A'zam (R.A.) kerametkârane ondan haber verip tercümanını teşci' etmiş. Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal'aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü'min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü'minlerin manevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip, mü'minlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.

Ehemmiyetli: Önemli.

Şehid: Şehit, Allah(cc) yolunda ölen, din yolunda canını veren.

Velayet: Velilik, ermişlik.

İncimad: Donma, buzlanma.

Dehşet-i hücum: Hücum etme korkusu, saldırı korkusu.

Ehemmiyet: Önem.

Asrın: Yüz yılın.

Şeriat-ı Muhammediye: Hz.Muhammed'in(asm) bildirdiği Allah'ın(cc) emir ve yasaklarından oluşan kanun düzeni.

Şeair-i Ahmediye: Hz. Muhammedin(asm) gösterdiği şeaîr(islâm dini adetleri ve işaretleri).

Tahribat: Yıkımlar, bozmalar.

Âhirzaman: Dünyanın son zamanı, kıyamete yakın son devre.

Fitne: Saptırıcı, zarara düşürücü hadise.

Ümmet: Millet, toplum, topluluk.

İstiaze: Allah'a(cc) sığınmak.

Cihet: Yön, taraf.

Savlet: Saldırma, ani ve şiddetli atılma.

Mü'min: İman eden, imanlı.

İman: İnanmak.

Beşaret: Müjde, sevindirici haber, hayırlı haber.

Kerametkârane: Kerametli bir şekilde.

Teşci': Cesaretlendirme, cesaret verme.

Taklidî: Taklide dayalı, delil ve belge istemeden kabul edilen. 

İtikad: İnanmak.

İstinad: Dayanma.

Kal'a: Kale.

Dalalet: Sapıtma, doğru yoldan ayrılma, iman ve islâm yolundan sapmak.

Cemaat: Topluluk.

Mukavemet: Karşı koyma, dayanma, direnme, karşı gelme.

İman-ı tahkikî: Araştırmaya, delil ve ispata dayanan ve yaşanan sağlam iman. Allah'ın(cc) varlığı ve birliği ile ilgili her bir şeydeki delillerden faydalanarak kazanılan sarsılmaz kuvvetli iman.

Hakaik-i Kur'aniye: Kurana ait hakikatlar.

Hakikatlar: Doğrular, gerçekler.

Bürhan: Kesin delil, ispat vasıtası.

Sadık: Sadakatlı, doğru, tam bağlı, dürüst.

Şakird: Talebe, öğrenci.

Karye: Köy.

Hizmet-i imaniye: İmana ait hizmet, imanla alâkalı hizmet.

Âdeta: Sanki.

Kutub: Büyük evliya.

Nokta-i istinad: Dayanma noktası, dayanılacak yer.

Kuvve-i maneviye-i itikad: İnançtaki manevi güç.

Kuvve-i maneviye: Manevî kuvvet(güç).

Ehl-i iman: İman edenler, inananlar.

Manen: Manaca, mana bakımından, manevî olarak.


Sikke-i Tasdik-i Gaybi



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst