NuruAhsen
Sonsuz Temâþâ
Soru
Öyle inslanlar var ki doguştan kusurlu, çirkin ve hasta oluyorlar. Bu kusurlu insanlar Allah'ın müsbet adaletini, Adl ve Kuddus ismini nasıl görsünler? Üstadımız ne söylemiş bu konuda?
Cevap
Allah’ın her bir isminin kainat sahnesinde tecelli daireleri ve perdeleri vardır. Bu daire ve perdelerde bir isim hakim ve galiptir. Diğer isimler ise bu ismin emrinde ve gölgesinde hizmet ve tecelli ederler.
Mesela, gökyüzü bir daire ve perdedir; bu dairede ve perdede hakim isim Allah’ın Celal ismidir. Dev galaksilerin sapan taşı gibi çevrilmesi ve zerrece yörüngesinden sapmaması, Allah’ın sonsuz azamet ve kibriyasını muhtevi olan Celal ismini kör olana bile gösterir. Bu sema dairesinde ve perdesinde diğer isimler Celal isminin komutasında ve gölgesinde tecelli eder. Lakin diğer isimler de bu tecellinin içinde görünür. Sema dairesi ve perdesinde cemal sıfatının da tecellisi vardır, ama celal manasının gölgesinde kalmıştır. Ama dikkat ile bakıldığında sair isimler ile celal sıfatı iç içedir.
Yine bir çiçeğe nazar ettiğimiz zaman, oradaki ince sanatlar ve güzel kokular ve estetik işlemeler Allah’ın Cemal isminin manasını zahiren ve galiben gösterir. Bu çiçek dairesinde de Allah’ın Cemal ismi hakimdir, diğer isimler bu ismin komutasında ve gölgesinde işlerler. Burada da celal sıfatı cemalin içinde gizlidir, dikkat ile okunduğu zaman anlaşılır.
Bu keyfiyet ve usul ile meseleye bakacak olursak, her sanat ya da hadise üstünde, her ismi zahir bir şekilde görmek pek mümkün değildir. Ancak kuvvetli iman ve derin marifet ile bütün isimleri gözlemleyebiliriz.
Üstad Hazretleri adaleti şu şekilde tarif ediyor:
Dünya yüzünde unsur ve elementler adil bir şekilde dizayn edilmiştir. Şayet demir bütün dünya yüzünü kaplasa idi, hem hayat olmaz, hem de diğer unsur ve elementlerin varlığına haksızlık edilmiş olurdu. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu açıdan bakıldığında, kainatın umumunda mükemmel bir ölçü ve adaletin gözetildiği anlaşılır. Yani kainattaki bütün ahenk ve ölçüler, intizam ve kaideler hepsi adaletin bu şıkkının tezahürüdür. Her şey mutlak adalet ve ölçü içinde yaratılmıştır.
Böyle mutlak adalet ve ölçü sahibi olduğu, kainat ile sabit olan bir zatın, adaletsiz olacak olan ahireti yaratmaması düşünülemez, mesajı verilmek isteniyor.
Mesela açlık olmadan, Rezzak ismi; hastalık olmadan da Şafi ismi anlaşılmaz. Öyle ise ADL ismi her şeyi eşitleyeceği bir hengamede, diğer isimler devreye girip onun mutlak tecellisini kayıtlıyor. Yani kendi hüküm ve manalarını göstermek için mutlak vezn ve ölçüyü -bize göre- biraz eğri büğrü hale getiriyor.
Nasıl ki, büyük bir orkestra da muhtelif enstrümanlar muhtelif sesler çıkarır ve hepsinin ahenk ve uyumunu bir orkestra şefi yönetir ve neticesinde de muhteşem bir melodi ve musiki ortaya çıkar. Aynı şekilde, temsilde hata olmasın, Allah’ın isimleri de şu kainat sahnesinde farklı hüküm ve manalar ile manasını icra eden birer enstrüman, İlahi İrade de bir orkestra şefi gibi bu isimlerin mana ve hükümlerini kontrol ediyor. İrade sıfatı Allah’ın isimlerinin tecilli ve cilvelerini muhteşem bir ayar ve incelik ile senkronize ediyor ve neticede tek bir sesin, yani tevhid musikisinin çıkmasını ve etraf-ı aleme ilan edilmesini temin ediyor.
(1) bk. Sözler, Onuncu Söz, Mukaddime (Haşiye)
(2) bk. a.g.e.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
Öyle inslanlar var ki doguştan kusurlu, çirkin ve hasta oluyorlar. Bu kusurlu insanlar Allah'ın müsbet adaletini, Adl ve Kuddus ismini nasıl görsünler? Üstadımız ne söylemiş bu konuda?
Cevap
Allah’ın her bir isminin kainat sahnesinde tecelli daireleri ve perdeleri vardır. Bu daire ve perdelerde bir isim hakim ve galiptir. Diğer isimler ise bu ismin emrinde ve gölgesinde hizmet ve tecelli ederler.
Mesela, gökyüzü bir daire ve perdedir; bu dairede ve perdede hakim isim Allah’ın Celal ismidir. Dev galaksilerin sapan taşı gibi çevrilmesi ve zerrece yörüngesinden sapmaması, Allah’ın sonsuz azamet ve kibriyasını muhtevi olan Celal ismini kör olana bile gösterir. Bu sema dairesinde ve perdesinde diğer isimler Celal isminin komutasında ve gölgesinde tecelli eder. Lakin diğer isimler de bu tecellinin içinde görünür. Sema dairesi ve perdesinde cemal sıfatının da tecellisi vardır, ama celal manasının gölgesinde kalmıştır. Ama dikkat ile bakıldığında sair isimler ile celal sıfatı iç içedir.
Yine bir çiçeğe nazar ettiğimiz zaman, oradaki ince sanatlar ve güzel kokular ve estetik işlemeler Allah’ın Cemal isminin manasını zahiren ve galiben gösterir. Bu çiçek dairesinde de Allah’ın Cemal ismi hakimdir, diğer isimler bu ismin komutasında ve gölgesinde işlerler. Burada da celal sıfatı cemalin içinde gizlidir, dikkat ile okunduğu zaman anlaşılır.
Bu keyfiyet ve usul ile meseleye bakacak olursak, her sanat ya da hadise üstünde, her ismi zahir bir şekilde görmek pek mümkün değildir. Ancak kuvvetli iman ve derin marifet ile bütün isimleri gözlemleyebiliriz.
Üstad Hazretleri adaleti şu şekilde tarif ediyor:
"Adalet iki şıktır. Biri müsbet, diğeri menfidir. Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. Şu kısım adalet, bu dünyada bedahet derecesinde ihatası vardır. Çünkü, Üçüncü Hakikatte ispat edildiği gibi, her şeyin istidat lisanıyla ve ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla ve ıztırar lisanıyla Fâtır-ı Zülcelâlden istediği bütün matlubatını ve vücut ve hayatına lâzım olan bütün hukukunu mahsus mizanlarla, muayyen ölçülerle bilmüşahede veriyor. Demek adaletin şu kısmı, vücut ve hayat derecesinde kat'î vardır."(1)
Müspet adalet, her şeyin yerli yerine konulması ve her hak sahibine hakkının verilmesi anlamındadır. Mesela, kuzunun bedenine aslan ruhu, aslanın bedenine de kuzu ruhu yerleştirmek adalete uygun olmaz. Kulağın yüzdeki orantısı faraza iki metre olsa, adalet ve ölçüye sığmaz. Yüzün aritmetik alanında her azanın boyutları ince bir ölçü içinde düzenleniyor. Faraza yüzdeki burun, bütün yüzü kaplayacak derecede büyük olsa, diğer azaların hakkına tecavüz etmiş olur ki, bu da bir adaletsizlik tezahürüdür.
Dünya yüzünde unsur ve elementler adil bir şekilde dizayn edilmiştir. Şayet demir bütün dünya yüzünü kaplasa idi, hem hayat olmaz, hem de diğer unsur ve elementlerin varlığına haksızlık edilmiş olurdu. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu açıdan bakıldığında, kainatın umumunda mükemmel bir ölçü ve adaletin gözetildiği anlaşılır. Yani kainattaki bütün ahenk ve ölçüler, intizam ve kaideler hepsi adaletin bu şıkkının tezahürüdür. Her şey mutlak adalet ve ölçü içinde yaratılmıştır.
Böyle mutlak adalet ve ölçü sahibi olduğu, kainat ile sabit olan bir zatın, adaletsiz olacak olan ahireti yaratmaması düşünülemez, mesajı verilmek isteniyor.
"İkinci kısım, menfidir ki, haksızları terbiye etmektir. Yani, haksızların hakkını, tazip ve tecziye ile veriyor. Şu şık ise, çendan tamamıyla şu dünyada tezahür etmiyor. Fakat o hakikatin vücudunu ihsas edecek bir surette, hadsiz işarat ve emarat vardır. Ezcümle, kavm-i Âd ve Semûd'dan tut, ta şu zamanın mütemerrid kavimlerine kadar gelen sille-i tedip ve te'ziyâne-i tâzip, gayet âli bir adaletin hükümran olduğunu hads-i kat'î ile gösteriyor."(2)
Bu mükemmel ölçü ve adaletin içindeki bazı ölçüsüz ve adaletsiz gibi duran haller, başka isimlerin tecelli ve tezahürü içindir.
Mesela açlık olmadan, Rezzak ismi; hastalık olmadan da Şafi ismi anlaşılmaz. Öyle ise ADL ismi her şeyi eşitleyeceği bir hengamede, diğer isimler devreye girip onun mutlak tecellisini kayıtlıyor. Yani kendi hüküm ve manalarını göstermek için mutlak vezn ve ölçüyü -bize göre- biraz eğri büğrü hale getiriyor.
Nasıl ki, büyük bir orkestra da muhtelif enstrümanlar muhtelif sesler çıkarır ve hepsinin ahenk ve uyumunu bir orkestra şefi yönetir ve neticesinde de muhteşem bir melodi ve musiki ortaya çıkar. Aynı şekilde, temsilde hata olmasın, Allah’ın isimleri de şu kainat sahnesinde farklı hüküm ve manalar ile manasını icra eden birer enstrüman, İlahi İrade de bir orkestra şefi gibi bu isimlerin mana ve hükümlerini kontrol ediyor. İrade sıfatı Allah’ın isimlerinin tecilli ve cilvelerini muhteşem bir ayar ve incelik ile senkronize ediyor ve neticede tek bir sesin, yani tevhid musikisinin çıkmasını ve etraf-ı aleme ilan edilmesini temin ediyor.
(1) bk. Sözler, Onuncu Söz, Mukaddime (Haşiye)
(2) bk. a.g.e.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör