Bu mektup "şuhur-u muharremeden sonra bir yorgunluk..." şeklinde başladığı halde her nedense derslerde ve müzakerelerde "şuhur-u selaseden" sonra şeklinde anlaşılıyor. Yine internette yapılan bir dersi de dinledim orada da sadece şuhur-u selase kısmı anlatılıyor. Acaba ben mi yanlış anlıyorum yoksa hakikaten burada geçen "şuhur-u muharreme" ibaresi "şuhur-u selase" olarak mı anlaşılıyor. Gerçi mektubun devamında "şuhur-u selase ve muharreme" diye bir ibare var. Herhalde oradaki "şuhur-u selase" ibaresi mutlak olarak alınıyor. Ondan olabilir fakat benim dikkatimi çeken husus bu mektupta 2 defa "şuhur-u muharreme" ibaresinin geçmesi ve bundan hiç bahsedilmemesidir.
Ayrıca yine bu mektup ile alakalı olarak Kastamonu Lahikası 128.sayfada "şuhur-u muharremeden sonra, hususan bahara yakın, hayat-ı dünyeviye gafleti bir derece fütur vermekle beraber; bazı sarsıntılar ve hastalıklar ve askerliğe gitme cihetinde Risale-i Nur'un hizmetine bir derece zaaf gelmiş diye endişe ediyordum." cümlesi yer almaktadır.
İki mektup da birbiriyle alakalı gözüktüğü gibi yine Kastamonu Lahikası 134.sayfada "Öyle de, bazan manevi hava bozuluyor. Hususan maneviyattan yabanileşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı nefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususan şuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede manevi havayı tasfiye eden, Alem-i İslam'ın intibah ve teveccüh-ü umumisi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup havayı bozan dalaletlerin te'sirleri zamanında ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece, hayat-ı dünyeviye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasalutlarının noksaniyetinden, Ehl-i İslam ve ehl-i imanda, hayat-ı uhreviyeye çalışmak iştiyakı; baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin ve hevesat-ı nefsaniyenin inkişafiyle o iştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi anında elbette böyle kudsi evradlarda zevk, şevk yerinde, esnemek ve fütur gelir." cümleleri yer almaktadır.
Birbiriyle alakadar olan bu üç mektupta 4 defa "şuhur-u muharreme", 2 defa "şuhur-u mübareke" ve 1 defa da "şuhur-u selase" ibaresi geçmektedir. Yani bu 3 mektupta 4 defa geçen "şuhur-u muharreme" ibaresi sanki daha çok "şuhur-u selase" ve "şuhur-u mübareke" gibi anlaşılıp öyle izah ediliyor. Ben şahsen kendi adıma bu durumun yeni farkına vardım diyebilirim. Çünkü üstad Bediüzzaman Said Nursi bu 3 mektupta 4 defa "şuhur-u muharreme" ibaresini kullanmaktadır. Yalnız "şuhur-u muharreme"den olan Recep ayı, şuhur-u selasenin de 1.ayı olmak hasebiyle bu noktadan yapılan izahlarda bir yanlış yok diyebiliriz. Fakat yine de dikkatimi çeken bir ayrıntı olmuştur.
Bu meyanda olarak "şuhur-u muharreme"nin ayları 4 olduğu gibi Risale-i Nur Külliyatı'nda geçen 5 "muharreme" kelimesinin 4'ü "şuhur-u muharreme" için kullanılmasıyla tam tevafuk etmiştir. Sadece 23.sözde "lehviyat-ı muharreme" ibaresinde farklı manada kullanılmıştır.
Hem Kastamonu Lahikası'nın 66. ve 128.sayfalarında geçen "şuhur-u muharreme" ibareleri az bir inhiraf ile birbirinin üzerine gelmektedir ki bu da bir tevafuktur diyebiliriz.