Konuya cevap cer

Sure-i Feth'in âhirindeki âyetin mana-yı işarîsiyle verdiği ihbar-ı gaybî münasebetiyle; gelecek âyette aynı haber, aynı mana-yı işarî ile verdiği münasebetle bir nebze ondan bahsedilecek.


BİR TETİMME 


ﻭَﻟَﻬَﺪَﻳْﻨَﺎﻫُﻢْ ﺻِﺮَﺍﻃًﺎ ﻣُﺴْﺘَﻘِﻴﻤًﺎ ﻭَﻣَﻦْ ﻳُﻄِﻊِ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻭَ ﺍﻟﺮَّﺳُﻮﻝَ ﻓَﺎُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﻣَﻊَ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍَﻧْﻌَﻢَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻨَّﺒِﻴِّﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟﺸُّﻬَﺪَٓﺍﺀِ ﻭَ ﺍﻟﺼَّﺎﻟِﺤِﻴﻦَ ﻭَ ﺣَﺴُﻦَ ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﺭَﻓِﻴﻘًﺎ


Bu âyetin beyanında binler nüktelerinden "İki Nükte"ye işaret edeceğiz.



BİRİNCİ NÜKTE: 


Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan mefahimiyle, mana-yı sarihiyle ifade-i hakaik ettiği gibi; üslûblarıyla, hey'atıyla çok maânî-i işariyeyi dahi ifade ediyor. Her bir âyetin çok tabaka-i manaları var. Kur'an, ilm-i muhitten geldiği için, bütün manaları murad olabilir. İnsanın cüz'î fikri ve şahsî iradesiyle olan kelâmlar gibi, bir iki manaya inhisar etmez.


İşte bu sırra binaen âyât-ı Kur'aniyenin ehl-i tefsir tarafından hadsiz hakaikı beyan edilmiş. Müfessirînin beyan etmediği daha çok hakaikı var. Ve bilhâssa hurufatında ve mana-yı sarihinden başka, işaratında çok ulûm-u mühimme vardır.



İKİNCİ NÜKTE: 


İşte bu âyet-i kerime ﻣِﻦَ ﺍﻟﻨَّﺒِﻴِّﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟﺸُّﻬَﺪَٓﺍﺀِ ﻭَ ﺍﻟﺼَّﺎﻟِﺤِﻴﻦَ ﻭَ ﺣَﺴُﻦَ ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﺭَﻓِﻴﻘًﺎ tabiriyle, sırat-ı müstakimin ehli ve hakikî niam-ı İlahiyeye mazhar, nev'-i beşerdeki taife-i Enbiya ve kafile-i Sıddıkîn ve cemaat-ı şüheda ve esnaf-ı sâlihîn ve enva'-ı tâbiînin bulunduklarını ifade etmekle beraber, âlem-i İslâmiyette o beş kısmın en mükemmelini dahi ayrıca sarahaten gösterdikten sonra o beş kısmın imamları ve baştaki rüesalarını sıfât-ı meşhureleriyle zikretmekle onlara delalet edip ifade ettiği gibi, ihbar-ı gayb nev'inden bir lem'a-i i'caz ile o taifelerin istikbaldeki reislerinin vaziyetlerini bir vecihle tayin ediyor. 


Evet ﻣِﻦَ ﺍﻟﻨَّﺒِﻴِّﻴﻦَ nasılki sarahatle Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a bakıyor. ﻭَﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ fıkrasıyla Ebu Bekir-is Sıddık'a bakıyor. Hem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'dan sonra ikinci olduğuna ve en evvel yerine geçeceğine ve "Sıddık" ismi, ümmetçe ona ünvan-ı mahsus ve sıddıkînlerin başında görüneceğine işaret ettiği gibi; ﻭَﺍﻟﺸُّﻬَﺪَٓﺍﺀِ kelimesiyle Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali Rıdvanullahi Aleyhim Ecmaîn'i üçünü beraber ifade ediyor. Hem üçü Sıddık'tan sonra nübüvvetin hilafetine mazhar olacaklarını ve üçü de şehid olacaklarını, fazilet-i şehadetleri de sair fezaillerine ilâve edileceğini işaret ve gaybî bir surette ifade ediyor. ﻭَﺍﻟﺼَّﺎﻟِﺤِﻴﻦَ kelimesiyle Ashab-ı Suffe, Bedir, Rıdvan gibi mümtaz zevata işaret ederek ﻭَ ﺣَﺴُﻦَ ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﺭَﻓِﻴﻘًﺎ cümlesiyle mana-yı sarihiyle onların ittibaına teşvik ve Tâbiînlerdeki tebaiyeti çok müşerref ve güzel göstermekle, mana-yı işarîsiyle hulefa-i erbaanın beşincisi olarak ve ﺍِﻥَّ ﺍﻟْﺨِﻠﺎَﻓَﺔَ ﺑَﻌْﺪِﻯ ﺛَﻠﺎَﺛُﻮﻥَ ﺳَﻨَﺔً hadîs-i şerifin hükmünü tasdik ettiren müddet-i hilafeti azlığıyla beraber kıymetini azîm göstermek için o mana-yı işarîsiyle Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh'ı gösterir.


Elhasıl: Sure-i Feth'in âhirki âyeti, hulefa-i erbaaya baktığı gibi, bu âyet dahi teyiden, ihbar-ı gayb nev'inden onların istikbaldeki vaziyetlerine kısmen işaret suretiyle bakar. İşte Kur'anın enva'-ı i'cazından olan ihbar-ı gayb nev'inin lemaat-ı i'caziyesi âyât-ı Kur'aniyede o kadar çoktur ki, hasra gelmez. Ehl-i zahirin kırk elli âyete hasretmeleri, nazar-ı zahirî iledir. Hakikatta ise binden geçer. Bazan bir âyette dört beş vecihle ihbar-ı gaybî bulunur.


ﺭَﺑَّﻨَﺎ ﻟﺎَ ﺗُﺆَﺍﺧِﺬْﻧَٓﺎ ﺍِﻥْ ﻧَﺴِﻴﻨَٓﺎ ﺍَﻭْ ﺍَﺧْﻄَﺎْﻧَﺎ

ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَٓﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst