Konuya cevap cer

Cevap: Lem'alar - 20


 evâmir-i tekviniyeye karşı yaptıkları itaat ve inkıyad ile  istidatlarına göre bir nevi ibadet yapmış olurlar. Demek esbab, ancak ve  ancak kudretin izzetini, rububiyetin haşmetini izhar için vaz edilmiş  birtakım vasıtalardır. Yoksa, kudretin acz ve ihtiyacı için muavenet  eden yardımcı değillerdir. Beşer sultanlarının memurları ise,  sultanların ihtiyaç ve aczlerini def için tayinlerine zaruret hasıl olan  yardımcı ve ortaklarıdır. Binaenaleyh, Allah’ın memurlarıyla insanın  memurları arasında münasebet yoktur. Yalnız gafil ve cahil olanlar  hâdiselerde ve vukuattaki hikmetleri, güzellikleri göremediklerinden,  Cenâb-ı Haktan şekva ve şikâyetlere başlarlar. İşte o şekva ve  şikâyetlerin hedefini değiştirmek için esbab vaz edilmiştir. Çünkü,  kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor. Bu  sırra bir misal-i lâtif sûretinde bir temsil-i mânevî rivayet ediliyor  ki:   


Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki:


   “Kabz-ı ervah vazifesinde Senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.”   


Cenâb-ı Hak, lisan-ı hikmetle ona demiş ki:   


“Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip sana küsmesinler.”   


Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara  mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakikî olarak hikmet ve güzellik,  Hazret-i Azrail Aleyhisselâm’ın vazifesine mütealliktir. Öyle de,  Hazret-i Azrail Aleyhisselâm da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren  merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâlâta  merci olmak için o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyyeye bir  perdedir. 


  Evet,  izzet ve azamet ister ki, esbab perdedar-ı dest-i kudret ola aklın  nazarında. Tevhid ve celâl ister ki, esbab ellerini çeksinler tesir-i  hakikîden.  



     






  

Hazret-i Azrail: [bk. bilgiler – Azrail (a.s.)]acz: acizlik, güçsüzlük
azamet: büyüklük, yücelikbeşer: insanlık
binaenaleyh: bundan dolayıcelâl: azamet, haşmet
def: uzaklaştırmaecel: ölüm vakti
esbab: sebeblerevâmir-i tekviniye: Cenâb-ı Hakkın yaratmaya yönelik emirleri ve kanunları
fenalık: kötülük, şergafil: Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan
hasıl olan: meydana gelenhaşmet: büyüklük, görkem
hikmet: bir gaye ve faydaya yönelik olarak, tam yerli yerinde olmahâlât: durumlar, haller
ibâd: kullarinkıyad: boyun eğme
istidat: yetenek; temel özelliklerizhar: göstermek, açığa vurmak
izzet: değer, itibar, şeref, yücelik, üstünlükkabz-ı ervah: ruhları teslim alma
kemâl: olgunluk, mükemmellikkudret: Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
kudret-i İlâhiye: Allah’ın sonsuz güç ve iktidarılisan-ı hikmet: hikmet dili
memuriyet: memurlukmerci: kaynak, başvurulacak yer
misal-i lâtif: güzel ve hoş bir örnekmuavenet eden: yardım eden
münasebet: alâka, ilgimünasip: uygun
müteallik: alâkalı, ilgilinazar: bakış, görüş, düşünce
nev: çeşit, türnâzır: bakan, gözlemci
perdedar-ı dest-i kudret: kudret elinin perdecisi; sebeplerrahmet: İlâhî şefkat ve merhamet
rivayet: bir sözü nakletmerububiyet:  Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için  muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği  altında bulundurması
sultan: hükümdâr, yöneticisûretinde: şeklinde, biçiminde
tayin: belirleme, belirli kılmatemsil-i mânevî: mânevi örnek, benzetme
tesir-i hakikî: gerçek tesir sahibitevehhüm olunan: sanılan
tevhid: Allah’ın birliğivaz edilmek: konulmak, yerleştirilmek
vukuat: meydana gelen olaylarzahiren: dış görünüş itibariyle
şekva: şikayet


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst