Hazret-i Azrail: [bk. bilgiler – Azrail (a.s.)] | acz: acizlik, güçsüzlük |
azamet: büyüklük, yücelik | beşer: insanlık |
binaenaleyh: bundan dolayı | celâl: azamet, haşmet |
def: uzaklaştırma | ecel: ölüm vakti |
esbab: sebebler | evâmir-i tekviniye: Cenâb-ı Hakkın yaratmaya yönelik emirleri ve kanunları |
fenalık: kötülük, şer | gafil: Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan |
hasıl olan: meydana gelen | haşmet: büyüklük, görkem |
hikmet: bir gaye ve faydaya yönelik olarak, tam yerli yerinde olma | hâlât: durumlar, haller |
ibâd: kullar | inkıyad: boyun eğme |
istidat: yetenek; temel özellikler | izhar: göstermek, açığa vurmak |
izzet: değer, itibar, şeref, yücelik, üstünlük | kabz-ı ervah: ruhları teslim alma |
kemâl: olgunluk, mükemmellik | kudret: Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı |
kudret-i İlâhiye: Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı | lisan-ı hikmet: hikmet dili |
memuriyet: memurluk | merci: kaynak, başvurulacak yer |
misal-i lâtif: güzel ve hoş bir örnek | muavenet eden: yardım eden |
münasebet: alâka, ilgi | münasip: uygun |
müteallik: alâkalı, ilgili | nazar: bakış, görüş, düşünce |
nev: çeşit, tür | nâzır: bakan, gözlemci |
perdedar-ı dest-i kudret: kudret elinin perdecisi; sebepler | rahmet: İlâhî şefkat ve merhamet |
rivayet: bir sözü nakletme | rububiyet: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması |
sultan: hükümdâr, yönetici | sûretinde: şeklinde, biçiminde |
tayin: belirleme, belirli kılma | temsil-i mânevî: mânevi örnek, benzetme |
tesir-i hakikî: gerçek tesir sahibi | tevehhüm olunan: sanılan |
tevhid: Allah’ın birliği | vaz edilmek: konulmak, yerleştirilmek |
vukuat: meydana gelen olaylar | zahiren: dış görünüş itibariyle |
şekva: şikayet |
|