Konuya cevap cer

Cevap: Lem'alar - Sayfa No:22


İşte kalb, akıl, şuur sahibi olan bir adam, bu ciheti düşünürse anlar ki, bir şeyden çok şeyleri îcad edip çıkartmak ve çok şeyleri birşeye tahvil etmek, ancak herşeyi halk eden ve herşeyi yapan Sânia mahsus bir sikkedir.


  İKİNCİ LEM’A: Sayısız hâtemlerden canlı mahlûkata vaz’ edilen hayat hâtemine bakınız. Evet, canlı bir mahlûk, câmiiyeti itibarıyla, kâinata küçük bir misaldir, şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir, kevn ve vücuda bir nüvedir ki, Cenâb-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini derc etmiştir. Sanki, o zîhayat gayet hakîmâne muayyen nizamlarla bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır. Bu itibarla, bir zîhayatı halk etmek, bütün kâinatı yed-i tasarrufuna alan Cenâb-ı Haktan maada hiçbirşeye isnad edilemez.  Evet, aklı bozulmayan bir şahıs, teemmülü neticesinde anlar ki, meselâ balarısını pek çok şeylere fihriste yapan ve kitab-ı kâinatın ekser mesâilini insanın mahiyetinde yazan ve incir nüvesinde incir ağacının programını derc eden ve insanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hafızasında tarih-i hayatını taallûkatıyla beraber yazan, ancak ve ancak herşeyi yaratan Hâlık olabilir. Ve böyle bir tasarruf, yalnız ve yalnız Rabbü’l-Âlemîne mahsus bir hâtemdir. 


 ÜÇÜNCÜ LEM’A: Cenâb-ı Hakkın canlı mahlûkata bastığı hayat hâteminin gayr-ı mütenâhî nakış ve keyfiyetlerinden bir nümuneyi göstereceğiz. Şöyle ki:  Nasıl ki suyun katrelerinden, şişenin parçalarından tut, seyyar yıldızlara kadar şeffaf veya şeffaf gibi herşeyde şemsin cilvelerinden şemse mahsus bir turra, bir cilve bulunur. Kezalik, Şems-i Ezelînin de bütün canlı mahlûkatta “ihya ve nefh-i hayat” cihetiyle bir tecellî-i ehadiyeti vardır ki, bütün esbab iktidar ve ihtiyar




Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi AllahHâlık: her şeyi yaratan Allah
Rabbü'l-Âlemîn: âlemlerin Rabbi olan AllahSâni: her şeyi san’atla yaratan Allah
beşer: insanlıkcihet: yön, taraf
cilve: görüntü, akiscâmiiyet: kapsamlı oluş
derc etmek: içine yerleştirmekekser: pek çok
esbab: sebeblerfihriste: özet, içindekiler bölümü
gayet: son derecegayr-ı mütenâhî: nihayetsiz, sonsuz
hakîmâne: hikmetle, bir maksat ve faydaya yönelik bir şekildehalk etmek: yaratmak
hâtem: mühürihya: hayat verme, diriltme
iktidar: güç, kudretisnad etmek: dayandırmak
itibarla: …bakımıdan, özellikleitibarıyla: özelliğiyle
katre: damlakevn: varlık, âlem, kâinat
keyfiyet: hal, özellik, nitelikkezalik: bunun gibi
kitab-ı kâinat: kâinat kitabıkuvve-i hafıza: hafıza gücü, bellek
kâinat: evren, bütün yaratılmışlarmaada: başka, dışında, ötesinde
mahiyet: öz nitelik, içyapımahlûk: yaratılmış, varlık
mahlûkat: yaratılmışlar, varlıklarmahsus: has, özel
mesâil: meselelermisal: örnek, benzetme
muayyen: belirlenmiş, kararlaştırılmışnakış: işleme, süsleme
nefh-i hayat: hayat üfleme; cansızlara can vermenetice: son, sonuç
nizam: düzennümune: örnek, misal
nüve: çekirdekseyyar: hareketli, yerinde sabit durmayan
sikke: damga, işarettaallûkat: ilgili unsurlar
tahvil etmek: dönüştürmek, değiştirmektarih-i hayat: hayat tarihi, özgeçmiş
tasarruf: dilediği gibi kullanma ve yönetmetecellî-i ehadiyet: Allah’ın birliğinin her bir varlıkta görünmesi
teemmül: düşünme, inceden inceye araştırmaturra: padişaha özel mühür, nişan
vaz’ edilen: konulan, yerleştirilenvücud: varlık, var oluş
yed-i tasarruf: tasarruf eli, icraat sahibizîhayat: canlı
âlem: dünya, kâinatîcad etmek: var etmek, ortaya çıkarmak
Şems-i Ezelî: Ezelî Güneş; yokluk ve hiçlik karanlıklarını eserleriyle aydınlatan mânâsında Allah’ın unvanışecere-i âlem: âlem ağacı, bir ağaca benzeyen kâinat
şems: güneşşuur: bilinç, anlayış, idrak


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst