Cevap: Lem'alar - Sayfa: 24
DÖRDÜNCÜ LEM’A: Bir kitap el yazısıyla yazılırsa, yalnız bir adama ve bir kaleme ihtiyaç vardır. Fakat matbaada basılırsa, kalem işini gören pek çok demir kalemler lâzımdır. Ve o demir harfleri yapmak için ustalar ve âlât ve edevat ve mürettipler gibi çok şeylere ihtiyaç olur. Kezalik, şu kitab-ı kâinatta yazılı satırlar, kelimeler ve harflerin bir Vahid-i Ehadin kalem-i kudretiyle yazılmış olduğu cihete hükmeden adam, pek rahat ve kolay ve mâkul bir yola sülûk etmiş olur. Fakat, o yazıları, o harfleri tabiata ve esbaba isnad eden herifler, imtina ve muhalin en suubetli ve çıkmaz bir yoluna zehab etmiş olurlar. Çünkü, bu yola zehab edenler için tek bir zîhayatın tab’ ve bastırılması için ekser kâinatın tab’ına lâzım olan teçhizat lâzımdır. Bu ise, vehmin kabul edemediği bir hurafedir.
Ve keza, toprağın, suyun, havanın herbir cüz’ünde, nebatat adedince mânevî gizli matbaalar lâzımdır ki, mahiyetleri ve cihazları mütehalif sayısız meyve ve çiçeklerin teşkilâtını yapabilsinler. Veyahut o nebatatı o kadar ziynet ve intizamlarıyla beraber yeşillendirmek için, o üç unsurun herbir cüz’ünde bütün ağaçların, meyvelerin ve çiçeklerin hassalarını, cihazlarını ve mizanlarını bilip yapabilecek bir kudret, bir ilim lâzımdır. Çünkü, bu üç unsurun herbir cüz’ü, herbir nebatın teşkiline medar ve menşe olabilir. Evet, bir saksıdaki toprak, cihazları ve şekilleri ve sair sıfatları muhalif olan herhangi bir nebatın tohumunu yeşillendirmeye kabiliyeti vardır. Binaenaleyh, ikinci yola zehab edenlerce, o küçük saksı içerisinde sayısız gizli makine ve fabrikaların vücudu lâzım gelir ki, hurafeciler dahi bundan utanıyorlar.
BEŞİNCİ LEM’A: Bir kitapta yazılı bir harf, yalnız bir cihetle kendisini gösterir ve kendisine delâlet eder. Fakat o harf, kâtibine çok cihetlerle delâlet eder ve nakkaşını târif eder.
Kezalik, kitab-ı kâinatta mücessem olarak yazılan herbir kelime, kendi miktarınca kendini gösterirse de, pek çok cihetlerden münferiden ve müçtemian Sâniini gösterir, esmâsını izhar eder. Ve kendi evsafıyla, eşkâliyle, nakışlarıyla,
Sâni: her şeyi san’atla yaratan Allah | Vahid-i Ehad: bir ve tek olan, birliği bütün varlıkları kuşattığı gibi herbir varlıkta da tecellî eden Allah |
binaenaleyh: bundan dolayı | cihaz: organ, duyu |
cihet: yön, taraf | cüz’: kısım, parça |
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmek | edevat: bir iş için gerekli olan malzemeler, parçalar |
ekser: pek çok | esbab: sebebler |
esmâ: Allah’ın isimleri | evsaf: nitelikler, özellikler |
eşkâl: şekiller, biçimler | hassa: nitelik, özellik |
hurafe: gerçek dışı, saçma inanış | hükmeden: bir karara varan |
imtina: bir şeyin imkânsızlığı | intizam: düzen |
isnad eden: dayandıran | izhar etmek: göstermek, ortaya çıkarmak |
kabiliyet: yetenek | kalem-i kudret: Allah’ın kudret kalemi |
keza: aynı, aynı biçimde | kezalik: bunun gibi |
kitab-ı kâinat: kâinat kitabı | kudret: güç, kudret, iktidar |
kâinat: evren, bütün yaratılmışlar | kâtib: yazan |
mahiyet: esas nitelik, içyapı | medar: dayanak noktası, kaynak |
menşe olmak: öz, kaynak | mizan: ölçü, tartı |
muhal: imkânsız | muhalif: aykırı, zıt |
mâkul: akla uygun, aklın kabul ettiği | mücessem: cisimleşmiş, maddî yapısı olan |
münferiden: tek başına | mürettip: matbaada çalışan ve harfleri sıralayan kişi |
mütehalif: birbirine uymayan | müçtemian: toplu, topluca, bir araya gelmiş olarak, hepsi birden |
nakkaş: nakış ustası | nebat: bitki |
nebatat: bitkiler | sair: diğer, başka |
suubet: zorluk | sülûk etmek: yönelmek, yola girmek |
sıfat: özellik, vasıf | tab': baskı, basma |
teçhizat: cihazlar, âletler | teşkil: şekillendirme, yapılma |
teşkilât: yapı | târif etmek: anlatmak, tanıtmak |
unsur: madde | vehm: kuruntu, zan |
vücud: varlık | zehab eden: giden |
zehab etmek: gitmek | ziynet: süs |
zîhayat: canlı | âlât: aletler |