Konuya cevap cer

Cevap: Lem'alar - Sayfa No:25


âdeta Sâniini medih için yazılmış bir kasidedir. Buna binaen, meşhur Hebenneka gibi ahmaklaşan bir adam dahi Sâni-i Zülcelâlin inkârına gitmemek gerektir.


ALTINCI LEM’A: Cenâb-ı Hak, bütün cüz ve cüz’îlerde sikke-i mahsusasını ve bütün küll ve küllîlerde has hâtemini vaz’ ettiği gibi, aktar-ı semâvat ve arzı, hâtem-i vahidiyetle ve mecmu-u kâinatı sikke-i ehadiyetle mühürlemiştir. Mezkûr sikke ve hâtemlerden, meselâ,



فَانْظُرْ  اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْىِ اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۤ  اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْىِ الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ 1



âyetinin işaret ettiği ihya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki hâtem-i İlâhîye bakınız ki, pek çok garip garip haşirleri, acip acip neşirleri göresiniz!Evet, bilhassa arzın ihyasında, her sene üç yüz binden fazla saha-i vücuda getirilen mahlûkatın nevilerinde haşir ve neşirler vardır Lâkin, bilinmez bir hikmete binaen, şu haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade edilen emsal aralarındaki misliyet o kadar ayniyete karibdir ki, hemen hemen, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayrıdır denilebilir. Her ne ise, misliyet, ayniyet mevzuu bahis değildir. Her nasıl olursa olsun, o haşir neşirler beşerin suhulet-i haşrine delâlet ettikleri gibi, beşerin haşrine birer misal ve birer örnek olabilirler.İşte, birbirine muhalif, nihayet derecede karışık olan o envâ-ı kesireyi kemâl-i imtiyazla ihya etmek ve hatasız, haltsız, galatsız olarak mümtazâne iade etmek,




[NOT]Dipnot-1 “Şimdi  bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl  diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O  herşeye hakkıyla kàdirdir.” Rum Sûresi, 30:50.

[/NOT]





Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi AllahHebenneka: tarihte ahmaklığıyla meşhur bir şahsiyet
Sâni: her şeyi san’atla yaratan AllahSâni-i Zülcelâl: büyüklük ve yücelik sahibi olan ve her şeyi san’atlı bir şekilde yapan Allah
acip: hayret vericiaktar-ı semâvat ve arz: gökyüzünün ve yeryüzünün dört bir yanı, her tarafı
arz: dünyaayniyet: aynı oluş
bahis: konubeşer: insanlık
bilhassa: özelliklebinaen: dayanarak
cüz: bir bütünü oluşturan bölümlerden herbiri, parçacüz’î: tikel, bir sınıfın bireyi, fert
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmekekserî: çoğunluk
emsal: denk, benzerenvâ-ı kesire: pek çok türler, çeşitler
galatsız: hatasız, yanlışsızgayr: diğer, başkası
haltsız: yanlışsız, karıştırmadanhas: özel
haşir: toplanma; diriliş; mevsimlerle birlikte yaşanan ve haşri andıran gelişmelerhikmet: bir gaye ve faydaya yönelik olma
hâtem: mühürhâtem-i vahidiyet: her şeyi kaplayan birlik mührü
hâtem-i İlâhî: İlâhî mühür, damgaiade etmek: tekrar yapmak
ihya: hayat verme, diriltmekarib: yakın
kaside: övgü şiirikemâl-i imtiyaz: varlıkları birbirinden eksiksiz bir şekilde ayırt etme
keyfiyet: hal, özellikküll: bütün, bir şeyin tamamı
küllî: belli bir sınıfın fertlerini içine alan; tür, cins; tümellâkin: ama, fakat
mahlûkat: yaratılmışlar, varlıklarmecmu-u kâinat: kâinatın tamamı
medih: övgü, şükürmevzu: konu, bahis
mezkûr: anılan, ifade edilenmisal: örnek
misliyet: benzerlikmuhalif: zıt, ters
mümtazâne: birbirinden farklı bir şekildenefh-i ruh: ruhun üflenmesi
nevi: türneşir: yayılma; bahar mevsiminde sayısız canlı varlıkların hayat bulup ortaya çıkmaları
nihayet: sonsaha-i vücud: vücut sahası, varlık alanı
sikke: damga, mühürsikke-i ehadiyet: Allah’ın herbir varlık üzerinde birliğini gösteren mühür
sikke-i mahsusa: özel mühürsuhulet-i haşir: haşrin kolaylığı
vaz’ etmek: koymak, yerleştirmek





Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst