Konuya cevap cer

Cevap: Lem'alar - Sayfa No:28


Evet, bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür. Ve o tohum da, o tarla sahibinin malıdır. Yani, o buna, bu da ona şehadet ediyorlar.


Kezalik, kâinattaki masnuat, tohum gibidir. Âlem ve anasır da tarla gibidir. Her iki tarafın lisan-ı halleriyle ettikleri şehadete göre, masnuatı ile âlem-i anasır, yani tohum ile tarla ve muhit ile muhat, hep bir Sâni-i Vâhidin yed-i tasarrufundadır. Demek ednâ bir mahlûka yapılan tasarruf-u hakikî ve zayıf bir mevcuda edilen tevcih-i rububiyet, âlem ve anâsır kabza-i tasarrufunda bulunan Zâta mahsus olduğu gibi, herhangi bir unsurun da tedvir ve tedbiri, bütün hayvanat ve nebatatı kabza-i rububiyetinde tutup terbiye eden aynen o Zâta mahsustur. İşte, hâtem-i tevhid dediğimiz budur. Eğer birşeye temellük etmeye niyetin varsa, meydana çık, kendini tecrübe et, bak ne söylüyorlar: En cüz’î bir fert, “Ancak nev’imi yaratan beni yaratabilir” diyor. Çünkü efrad arasında misliyet vardır. Ve arzın her tarafında dağınık bir surette bulunan en küçük bir nevi, “Beni yaratabilen ancak arzı yaratandır” söylüyor.


Arza bak, ne söylüyor: Sema ile aralarında alışverişi bulunduğu için, “Beni halk edebilen, ancak mecmû-u kâinatı halk eden Zâttır” diyor. Çünkü aralarında tesanüt vardır.


ONUNCU LEM’A: Arkadaş! Hayat ve ihya ve zevilhayatla herbir cüz ve cüz’îye ve herbir küll ve küllîye ve kâinatın heyet-i mecmuasına darb edilen tevhid hâtemlerinden bir kısım misalleri, mezkûr beyanattan anlaşıldı. Şimdi dinle: Envâ ve külliyat üstüne vaz edilen vahdaniyet sikkelerinden bir taneyi zikredeceğiz. Şöyle ki:


Tek bir semere ile semeredar şecerenin yaratılışlarındaki suubet ve suhulet






Sâni-i Vâhid: tek olan ve herşeyi san’atlı yapan AllahZât: Allah
anâsır: unsurlar, elementlerarz: yeryüzü, dünya
aynen: tıpkı, tıpkısıbeyan: açıklama, izah
cüz: bölüm, kısım, parçacüz’î: küçük
darb edilen: basılan; vurulanednâ: basit, küçük
efrad: fertlerenvâ: çeşitler, türler
fert: tek, bireyhalk eden: yaratan
hayvanat: hayvanlarheyet-i mecmua: genel yapı, bütün fertlerin tamamı
hâtem-i tevhid: Allah’ın birlik mührüihya: hayat verme, diriltme
kabza-i rububiyet: rububiyet elikabza-i tasarruf: emri altında bulundurma
kezalik: bunun gibiküll: bütün
külliyat: türler ve cinsler gibi topluluklarküllî: bir sınıfın, bir türün bütün fertleri içine alan; tür, cins; kapsamlı varlık
lisan-ı hal: hal dilimahlûk: varlık
mahsus: has, özelmasnuat: san’at eseri varlıklar
mecmû-u kâinat: kâinatın bütünü, tamamımevcud: varlık
mezkûr: anılan, sözü geçenmisal: benzer, örnek
misliyet: benzerlik, paralellikmuhat: etrafı çevrilmiş, kuşatılmış
muhit: herşeyi içine alan, kuşatanmülk: sahip olunan şey
nebatat: bitkilernev'i: çeşit, tür
sema: göksemere: meyve
semeredar: meyvelisuhulet: kolaylık
suret: biçim, şekilsuubet: zorluk
tasarruf-u hakikî: gerçek anlamda dilediği gibi kullanma ve yönetmetedbir: çekip çevirme, ihtiyacını karşılama
tedvir: çekip çevirme, idare etmetemellük etmek: sahiplenmek
terbiye: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunluğa kavuşturmatesanüt: dayanışma
tevcih-i rububiyet: mahlûkatı terbiye ve idâre eden Allah’ın yönlendirmesitevhid hâtemleri: her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren mühürler
unsur: elementvahdaniyet sikkeleri: Allah’ın benzersiz ve bir oluşunu ve ortağının bulunmayışını gösteren damgalar
vaz edilen: konulan, yerleştirilenyed-i tasarruf: tasarruf eli
zevilhayat: hayat sahipleri, canlılarzikretmek: anmak, belirtmek
âlem: dünya, evrenâlem-i anasır: elementler dünyası, unsurlar âlemi
şecere: ağaçşehadet: şahidlik
şehadet etmek: şahid olmak





Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst