Konuya cevap cer

Cevap: Lem'alar - Sayfa No:30


Hakkın zâtında şeriki olmadığı gibi—çünkü intizam bozulur, âlem fesada gider—fiilinde de şeriki yoktur. Çünkü, suubetten, güçlükten dolayı âlemin ademden çıkmamasına sebep olur.


ON İKİNCİ LEM’A: Arkadaş! Hayat, Hâlıkın ehadiyetine burhan olduğu gibi, mevt de devam ve bekasına bir delildir.


Evet, nasıl akan nehirlerin, dalgalanan denizlerin kabarcıkları ve yeryüzünde bulunan sair şeffaflar, şemsin ziyâ ve timsallerini göstermekle şemsin vücuduna şehadet ettikleri gibi, o kabarcık gibi şeffaflar ölüp söndükten sonra yerlerine müteselsilen gelip geçen emsalleri, yine şemsin ziyâ ve timsallerini gösterdiklerinden, şemsin devam ve bekasına ve bütün o şuâat, celevat ve timsallerin bir şems-i vâhidin eseri olduklarına şehadet ediyorlar. İşte o şeffaflar, vücutlarıyla şemsin vücuduna ve ademleri ve ölümleriyle de şemsin devam ve bekasına delâlet ediyorlar.


Kezalik, mevcudat, vücuduyla Vâcibü’l-Vücudun vücub-u vücuduna ve ölüm ve zevaliyle, teceddüdî bir teselsülle yerlerine gelen emsali, Sâniin ezelî ve ebedî vâhidiyetine şehadet ediyorlar.


Evet, leyl ve neharın ihtilâfı, fusul-i erbaanın tahavvülü ve unsurların tebeddülü hengâmlarında meydana çıkan şu güzel mevcudat ve bu lâtif masnuatta devam ile cereyan eden mübadele ve devr ü teslim muamelesi kat’î bir şehadetle, sermedî, âlî, dâimüttecellî bir Sahib-i Cemâlin vücuduna ve bekasına ve vahdetine şehadet eden kat’î bir burhandır.


Ve keza, senevî inkılâplarda, müsebbebatla esbabın birlikte ölüm ve zevali ve sonradan ikisinin yine birlikte iâdeleri, esbabın da müsebbebat gibi âciz masnu






Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi AllahHâlık: her şeyi yaratan Allah
Sahib-i Cemâl: sonsuz güzellik sahibi olan AllahSâni: herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah
Vâcibü'l-Vücud: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allahadem: hiçlik, yokluk
beka: devamlılık ve kalıcılıkburhan: güçlü ve sarsılmaz delil, kanıt
celevat: cilveler, görüntülercereyan eden: meydana gelen
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmekdevr ü teslim muamelesi: sürekli olarak birbirinin yerine geçme uygulaması
dâimüttecellî: tecellî ve yansımaları sürekli devam eden
ehadiyet: Allah’ın birliğinin varlıklarda tek tek görünmesi ve herbir şeye hükmetmesi
emsal: benzer olanlaresbab: sebebler
ezelî ve ebedî: varlığının başlangıcı ve sonu olmayan Zât, Allahfesada gitmek: bozulmak
fusul-i erbaa: dört mevsimhengâm: zaman; dönem
ihtilâf: farklılıkinkılâp: değişim
intizam: düzeniâde: birinin yerine tekrar getirilme
kat'î: kesin bir şekildekeza: aynı, aynı biçimde
kezalik: bunun gibileyl: gece
lâtif: ince, güzelmasnu: san’at eseri varlık
masnuat: san’at eseri varlıklarmevcudat: varlıklar
mevt: ölümmübadele: devir-teslim
müsebbebat: sebeplerle meydana getirilenlermüteselsilen: zincirleme şeklinde; birbirine bağlı olarak
nehar: gündüzsair: diğer, başka
senevî: yıllıksermedî: daimî, sürekli
suubet: zorluktahavvül: değişim
tebeddül: değişerek birbirinin yerini almateceddüdî: sürekli yenilenme hali
teselsül: zincirleme devam etme, ard arda gelmetimsal: görüntü; yansıma
unsur: elementvahdet: birlik
vâhidiyet: birlikvücub-u vücud: Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
vücud: varlıkzeval: geçip gitme, sona erme
ziyâ: ışık; parlaklıkzâtında: kendisinde
âciz: güçsüz, elinden bir şey gelmeyenâlem: dünya, evren
âlî: yüce, yüksekşeffaf: saydam, parlak
şehadet: şahidlikşems: Güneş
şems-i vâhid: bir tek Güneşşerik: ortak
şuâat: şualar, ışık hüzmeleri





Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst