Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah | Hâlık: her şeyi yaratan Allah |
Katre: "damla" mânâsına gelen ve Mesnevî-i Nuriye'de yer alan bir risale | Sâni: herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah |
Vâcibü’l-Vücud: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah | Vâhid-i Ehad: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah |
Zât: varlığın kendisi; Allah’ın Kendisi, varlığı | Zât-ı Vâhid: bir ve tek olan Zât, Allah |
acip: hayret verici, şaşırtıcı | acz: acizlik, güçsüzlük |
beyan etmek: açıklamak | bilbedâhe: çok açık bir şekilde |
bilmüşahede: gözle görmek suretiyle | binaenaleyh: bundan dolayı |
bizzarure: kaçınılmaz şekilde; zaruri olarak | celâlî: haşmet ve görkeme ait; Allah’ın büyüklük, azamet, haşmet sıfatları |
cemâlî: güzelliğe ait; Allah’ın güzel sıfatları | cemî: bütün |
cihet: yön | cüz’: bütünün parçası, bölümü |
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmek | ecza: bütünü oluşturan parçalar, bölümler |
ef'âl: fiiller, işler | ehad: bir, herbir şeyde sıfatları ile görünmesi |
esmâ: Allah’ın isimleri | fakr: fakirlik, ihtiyaç hâli |
fehmetmek: anlamak | feyz: ihsan, bereket |
hads-i yakîn: kesine yakın bilgi; kesin kavrayış | hakikat: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti |
hakkalyakîn: bizzat yaşanarak elde edilen kesinlik | hâmil bulunmak: taşımak |
icmâlen: kısaca | ihtar: hatırlatma, ikaz |
kemâl: kusursuzluk, mükemmellik, olgunluk | kemâlî: mükemmellik ve olgunluğa ait Allah’ın kusursuz, mükemmel sıfatları |
keza: aynı biçimde | lisan: dil |
lisan-ı hal: hâl dili | mahlûk: varlık |
masnuat: san’at eseri varlıklar | mevcudat: varlıklar |
müteceddid: yenilenen, tazelenen | naks: eksiklik, noksanlık |
nakış: işleme, süsleme | nam: ad |
nizam-ı umumî: genel düzen | samed: hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şey Kendisine muhtaç olan |
seyyare: gezegen | sûret: biçim, şekil |
sıfât: Allah’ın yüce Zâtını niteleyen kutsal özellikler ilim, irade, kudret gibi | vahdet: birlik, teklik |
vâcip: zorunlu, gerekli | vâhid: bir, her şeye Kendisinin hükmetmesi |
vücub-u vücud: Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması | zatında: şahsında, kendisinde |
zerre: atom, çok küçük parça | zira: çünkü, şundan dolayı |
zîhayat: canlı | âyet: Kur’ân’ın her bir cümlesi |
şehadet etmek: şahid olmak | şems: Güneş |
şe’n: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellik | şuûnat: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler |