Kýrýk Testi
Well-known member
İnsanda etki bırakan birçok tavır güzelliği vardır. Hikmetli bir konuşma nasıl kalpte etki uyandırıyorsa, konuştuğunu uygulayan, en güzel şekilde yerine getiren insan da karşı tarafa olabilecek en fazla faydayı sağlar. Anlattığı konuyu aynı zamanda kendi üzerinde yaşatan insan bu konudaki en güzel örneği oluşturur. Hatta bazen insanın konuştuğuna şahit olmadan sadece tavrıyla bile bu etki yaşanabilir. Said Nursi'nin ifadesiyle, "lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha tesirlidir." Şualar, s. 258
Halin insan üzerindeki tesiri herkesçe bilinen bir durumdur. Üstün ahlaklı bir insan hemen fark edilir ve karşısındaki kişilere birçok konuda doğru yönde karar aldıran bir etki uyandırır. Herkes olgun, aklı başında, efendi, dengeli, güler yüzlü, samimi, temiz bir insanla birlikte olmaktan hem büyük zevk alır hem de o kişiyle kıyas yaparak kendi eksikliklerini tespit edebilir. Bu tespit de, huyunu daha güzelleştirmesi için vesile olur.
Lisan-ı halle etki uyandırabilmek çok önemlidir ve bu yolla oluşan güzellik benzeri olmayan bir güzelliktir. Çünkü bir kişi çok güzel konuşmalar yapabilir, ancak bu konuşmaları destekleyen hal ve tutum son derece mühimdir. Aksi takdirde söylediğini uygulamayan bir insan son derece olumsuz bir etki de oluşturabilir. Güzel olan ve çevresindekileri etkileyen hal ve tavır mükemmelliğidir. Bunu elde etmemin yolu da insanın her anını vicdanının sesini dinleyerek ve kendisine söylediklerini hemen hiç ertelemeden anında yerine getirmekle mümkündür. Vicdanını kullanmayı hayatının her saniyesine yayan kişi olabilecek en üstün ahlaka ve en mükemmel tavra aday olur.
Güzel hal sahibi insan bulunduğu her mekanda hiçbir şey anlatmasa da varlığıyla bile olumlu bir hava oluşturur. İmanın getirdiği heybet ve ahlak güzelliği sonucunda ortaya çıkan bu model Allah'ın insan üzerinde yarattığı bir güzelliktir. İman sahibi bir insanın bazen yüzündeki tek bir ifade bile anlatılmak isteneni en güzel şekilde ifade edebilir. Sözgelimi zorluk anlarında imanı zayıf olan veya hiç iman etmemiş bir insan oldukça sıkıntı yaşar. İçinde bulunduğu şartlar onu yıpratır, etkisinden kurtulmaya çalışır, hatta bunu dışarıya belli etmemeye çalışsa bile yüzünden, ifadesinden memnuniyetsizliği mutlaka anlaşılır. İman ehli bir insanın ise başına bir zorluk isabet etse bile tavrında hiçbir değişiklik olmaz. Yüzündeki kararlılık, sadece Allah'tan korkmanın verdiği cesaret, herşeyin Allah'tan geldiğini bilmenin güveni ve teslimiyeti diğer insanlar tarafından da hemen farkedilir. Mümine Allah tarafından verilen bu nimete hiç kimse asla engel de olamaz. Öyle ki, bir insanın konuşmaması ve doğru bildiklerini söylememesi sağlanabilir ama üzerindeki bu güzel örnek olan halin gitmesi için kimse bir şey yapamaz. Hiçkimse buna güç yetiremediği gibi mümin üzerinde oluşturulacak bir baskı ve zorluk tam tersi ondaki güzelliklerin daha da artmasını sağlar. Böyle bir insan hiç konuşmasa bile birçok mümine doğal olarak şevk, heyecan ve kararlılık vesilesi olur. Mümin böyle bir ahlakı üzerinde barındırırken verdiği hal nedeniyle birçok insanın da manen gelişmesine aracı olur. Üstün ahlaka şahit olan diğer müslümanlar takvada kendilerine bu ahlakı örnek alır, her defasında niyet edip, hiçbir eksiklik kalmadan ahlaklarını güzelleştirmeye çalışırlar.
Müminin üzerindeki bu hal Allah'ın ona bir lütfu, bir rahmetidir. Tüm müminler lisan-ı halle etki oluşturan üstün ahlak için çaba göstermelidir. Her müminin hayırlarda yarışıp öne geçenlerden olmak ve takva sahiplerine önder olmak için duası vardır. Allah Kuran'da en güzel örneğin Peygamberimiz'in ahlakı olduğunu, "Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır." (Ahzap Suresi, 21) ayetiyle belirtmiştir. O halde hal konusunda örnek olmak isteyen her müslümanın Peygamberimiz'in üstün ahlakını örnek alması, o ahlakı yaşamaya çalışması gerekir. Bu çabanın sonucunda Allah'ın insan üzerinde oluşturduğu hal, gören herkesi kendisine hayran bırakacaktır.
Allah'tan kendisine verilmiş olan bu güzelliği en hayırlı şekilde kullanan mümin ise her zaman buna yeni yeni güzellikler katmak için ciddi bir gayret içinde olacaktır. Çünkü müminin güzelliği, halindeki ve tavrındaki etkileyicilik ahlakının gelişmesiyle paralellik içindedir. Bu nedenle insanın kendisinin üzerinde de böyle bir halin oluşması için yapması gereken ahlakını güzelleştirmesidir. Ahlak güzelliği de müminin Allah'a olan yakınlığının artmasıyla daha da şekillenir. Ahlak güzelliğinin hiçbir sınırı olmadığı gibi insanın halinin de daha da güzel olması için sınır yoktur. Ahlak güzelliğinde ve dolayısıyla lisan-ı halde hedeflenen nokta Allah'ın emrettiği, Peygamber Efendimiz'de ve diğer peygamberlerinde gösterdiği ahlakla ahlaklanmaktır.
Alıntı.
Alıntı.