Konuya cevap cer


Allah'ın herşeyi biliyor olması bizim  üzerimizden sorumlulukları kaldırmaz. Çünkü biz bilmiyoruz başımızdan  geçecekleri, akıbetimizi. Biz bilmediğimiz içinde nizama uygun hareket  etmek gerekiyor. Biz kesin olarak akıbetimizi biliyor olsa idik, o zaman  diyebilirdik zaten böyle yazılmış benim bir günahım yok diye belki. Hem  Allah öyle yaratmış biz öyle yaşıyoruz değil. Allahın ilmi bizim  irademize taalluk etmiş. Bizim irademizi ne yönde kullanacağımızı ezelde  bildiği için öyle yaratmış. 


Hem ezel denince birşeyin başlangıcı gibi düşünmemek gerekiyor. Biz  zaman içindeyiz, Allah ise zamandan ve mekandan münezzeh. O yüzden Onun  hakkında önce veya sonra gibi ifadeleri kullanmak doğru olmaz. Zamanın  içinde olan biziz. Ezel başlangıç veyahut taaa önceden gibi manalara  gelmiyor. Yani herşey önceden programlanmış gibi düşünemeyiz kaderi.  Mesela bizi yüksekten izleyen biri yürüdüğümüz yolun başını, gidişatını,  sonunu net olarak görüyor ve diyor ki bu şu şekilde gidicek. Ama biz  yolun içinde olduğumuzdan her yeri bir anda göremiyoruz. Gördüğümüz  kadar alanda doğru olanı yapmak bizim görevimiz. 


Hem kader mevzusu imanın rükünlerindendir. Tek başına düşünüldüğünde  kafa karıştırabilir. Zihnimizin algılayamadığı noktalarda teslimiyet  daha makul. Hem imanın rükünleri birbirine bağlıdır. Birinin ispatı  diğerinin de hak olduğuna delildir. İmanın her bir rüknü diğerlerine de  delildir aynı zamanda. Mesela ahiret varsa Allah vardır, meleklerde  vardır. Peygamberlerde vardır hakeza. Ya da Allahın varlığının ispatı  diğer iman rükünlerinin de ispatını sabit kılar. Ve bilhassa kader  mevzusunda çelişkiye düştüğümüz durumlarda Allahın adaletini akla  getirmemiz çok faydalı olacaktır. Allah cc. Adildir, kullarına  zulmetmez.


Son olarak kader risalesini okumanızı tavsiye ederim. Yirmi Altıncı  Söz


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst