Konuya cevap cer

Manevi duygular nereden geliyor?

                 30 Nisan 2011 Cumartesi 07:31

                                     Önceki  gün dostlar meclisinde okuduğumuz bir derste bu mesele gündeme geldi.  Aslında Risale-i Nurun birçok yerinde bir şekilde dile getiriliyor. Ama  bu defa acizane bende biraz daha inkişaf etti.

   

    İnsanı  veya her hangi bir mevcudu yaratırken gerekli olan her şey kainatın bir  yerlerinden gönderilmektedir. Şayet bu Cenab-ı Allah’a verilirse “kün  feyekün” emri ile yani “ol der o da oluverir” (Yasin 82.) ayetinde de  ifade edildiği gibi bir anda emirle vücuda gelir. 

   

    Amma  esbaba veya tabiata havale edildiğinde mesele müşkülleşir. Bir varlığın  yaratılması kâinatın yaratılması kadar zor hale gelir. Çünkü her bir  elementi dünyanın değişik yerlerinden toplayıp getirmek ve o insanın  vücudunda kullanmak gibi bir durum söz konusu. 

   

    Hadi  maddi elementleri bulup getirmek kolay diyelim. Diyelim ki, teknoloji  hayli geliştiğinden elementleri toplamakta sıkıntı çekmedik. Peki diğer  duyguları nasıl temin edeceğiz.

   

    Mesela “acıma” dugusunu, “sevinme” duygusunu veya “üzülme”  duygusunu nasıl temin edeceğiz. Hem bu duyguların her insana aynı  miktarda verilmediği de dikkate alınınca iş daha da zorlaşıyor.

   

    Her  hangi bir olay karşısında iki insandan biri ağlarken diğeri hiç mi hiç  etkilenmemektedir. Bu durum insanlara verilen bu duyguların aynı  yoğunlukta olmadığını gösteriyor.

   

    Bir  rivayete göre Yakup (AS) a, evlat sevgisi 70 annenin şefkati kadar  verilmiş. Bu durumda anne şefkati bir birim kabul edilirse Yakup (AS) a  70 birim gelişmiş bir şefkat verildiği anlaşılıyor.

   

    Bunu  beygir gücü ile izah etmeye çalışırsak. Otomobillerin özellikleri  yazılırken bir de Beygir Gücü belirtilir. 110 Beygir Gücünde veya 120  Beygir Gücünde diye…

   

    Bilinenle bilinmeyeni tarif için o şekilde ifade edilmektedir.

   

    Onun gibi annelere evlatlarına karşı verilen şefkat miktarına “bir birim”  dersek babalara sanırım 0,5 birim verildiği ortaya çıkar. Çünkü  evlatların başına gelen bir olay karşısında babalar anneler kadar  etkilenmemektedir.

   

    İşte  yaratılma olayında bu mesele üzerinde durulması gereken en önemli  hususların başında gelmektedir. Her insanın kendine özgü, özel bir şefkat duygusu, bir acıma duygusu, bir sevinme duygusu elbette vardır. 

   

    O  halde bunu Allah’a vermezsek neye vereceğiz? Bu duygular Tabiat Ananın  (!) neresindedir? Hangi yıldızda bulunuyor? Veya hangi meteor taşı ile  geliyor? Yıldız kayması olduğunda bu duygular geliyor olmasın (!) Şaka  bir yana bilim adamları bu konuyu da açığa kavuştururlarsa batıl  iddialarını belki ispatlamış olurlar. Batıl iddiadan kastım insanın  maymundan türediği varsayımıdır.

   

    Risale-i  Nurlarla bu meseleyi açıklamak çok kolay, her duygu İlahi bir hazineden  gelmektedir. Ruhlar yaratılıp ruhlar âleminde beklemeye alındığında  diğer duygularla da bir şekilde teçhiz edilmiştir. Bunu akıl ile  sınırlamak veya kalp ile kayıt altına almak doğru olmaz. Elbette bu iki  duygu bunların adeta merkezi hükmündedir. Ama bunların dışında yüzlerce  farklı duygularla insanın donandığı açıktır. Hem her duygunun kendine  has özelliği var. Ve her insanda farlı olduğu da açık bir şekilde  görülmektedir.

   

    O nedenle Bediüzzaman Hazretleri “yoktan var edilemez, var da yok edilemez” tezine karşı, Bir  baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını,  belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten icad  eden bir kudrete karşı "Yoğu var edemez" diyen adam, yok olmalı!” (Lemalar sh.186)

   

    Günümüzde  birçok ülkede robot insanlar üretilmektedir. Onlara suni beyinler  takılarak bazı talimatlarla bir takım işler yaptırılmaktadır. Hatta  evlerde hizmetçi olarak da kullanıldıkları söyleniyor. Gerçi bunlar  insan gibi gelişmiş kabiliyetlere henüz sahip değiller ama hayli mesafe  alındığı da bir gerçektir.

   

    Ama  bilim dünyası sanırım bir noktada tıkanıp kalıyor. Bu robotlara hiçbir  şekilde ruh veremedikleri gibi insanda bulunan duygulara benzer donanım  da ekleyememektedirler.

   

    Robota “gel” deyince geliyor, “götür”  deyince götürüyor olması bir şey ifade etmiyor. Şarkıcının dediği gibi  “onun arabası var gider mi gider?” diye başlayan sözlerin sonunda “ama  onun ruhu yoook” diyerek bitirmesi meselemizi izah etmesi bakımından  hayli enteresandır.

    



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst