Mevlâna'da Gerçek Dost Ve Gönül

NİSANUR

Well-known member

Mevlâna'ya göre gerçek dost, Hak'tır O'nun dostu olmak, O'nun dostluğunu kazanmak, ancak O'nu sevmek, derin bir aşkla sevmek ve O'na yakın olmaktır İnsanlar arasındaki dostluğa pek güveni yoktur Bir gün Konya'nın dış semtlerindeki bir viraneden geçiyordu Yıkıklar arasında, birkaç köpeğin, şarmaş-dolaş olmuş uyuduklarını gördü Yanındakilerden biri:
— Bu biçareler arasında ne kadar güzel bir birlik var Ne de dostça şarmaş-dolaş uyuyorlar
dedi Mevlâna:
— Evet sen bunlar arasındaki birliğin ve dostluğun ne kadar samimi olduğunu öğrenmek istersen, onların aralarına bir les veya ciğer atıver O zaman bu dostluğun nasıl bir dostluk olduğunu görürsün
Sonra ilâve etti:
-- Köpeklerin bu hali, dünya menfaatine, yalnız midelerine, yalnız keselerine tapanların aralarındaki dostluğa benzer Görünüşte pek samimidirler Ama aralarına bir dünyalık girerse nice yıllık tuz etmek hak larını unuturlar namus ve şereflerini havava verirler
Dostluk, paraya pula değil, ruha duyguya dayanrnalıdı;' Bir şiirinde Mevlâna, "Benin; ne altın dolu keseye, ne de altın kâseye meylim vardır" der Altın dolu kese de altın kâse de dünya ehlinindir Kadirbilirlik, samimiyet, sevgi, şefkat, gibi mânevi duygular ise gönül ehlinin
Yine bir şiirinde Mevlâna, "Bu hırka içinde olduğumuz müddetçe, ne kimseden incinir, ne de kimseyi incitiriz," buyurmaktadır Gerçekten de Mevlâna, ömrü boyunca ne incinmiş, ne de incitmiştir Gönül onun için bir Tanrı kıblesidır Gönül yıkmamak gerekir Der ki:
— Hacılar Kabe'nin dört cihetinde de secdeye varırlar Kabe'yi ortadan kaldırdın ve herkes gönül gönüle secde ediyor demektir Su halde inanan bir insanın gönlü Tanrı evi yıkılır mı?
Bir şairimilin de "Kıblegâh'ı kibriyadır yıkma kalbin" kimsenin'dediği gibi gönül adamı Mevlâna, insanı sadece gönül kıblesinin mihrabı olarak görür ve buna önem verir Der ki:
— İnsan-ı kâmii'in şu âlemde bir alâmeti olsaydı, ilâhi remizlerin tümüne gönül yoluyla tercüman olurdunuz
inşan, gönle eğildi, onunla seninle benli oldu, onun sesini dinledi mi, kendini bildi demektir Kendini bilenin Allah'ı bileceği aşikârdır Yoksa, bu esrarı başka türlü çözmeye imkân yoktur Bir rubaisinde şöyle der:
Belini bağla o gönüldeki parlak ışığa Boş masallarla çözülmez bu düğümlü esrar Nitekim dağda, bayır/ardaki çayla derenin Sana bir faydası yok evde akan çeşme kadar
Mevlâna, insanlar arasındaki her günün doğuşun, savaşın ortadan kalkması için "gönül birliği"ne varmalarını şart koşar ve, "Gönül birliği dil birliğinden üstündür" der Düşünen, seven, inanan insan Mevlâna'nın gönlü bu


Dr Mehmet ÖNDER
 
Üst