Mevlanadan sözler

hakka_yolcu

Well-known member
102





Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür
Böylece o mumun ışığı, yüz muma nakledilse, o mumdan yüzlerce mum yakılsa, sonuncusunu gören bile, asıl ilk mumu görmüş sayılır
Işığı istersen son mumdan al; istersen can mumundan; hiçbir farkı yoktur
İstersen son mumun ışığını gör; istersen geçmişlerin mumunu gör



Mevlana
 

harp

Well-known member
AHMED ŞAHİN

Büyüklerden düşündüren söz ve davranışlar...

Bağdat'ın maneviyat büyüklerinden Ahmed Rufai Hazretleri bir gün ders verdiği öğrencilerine der ki:
-İçinizde kim bir ayıbımı görürse hemen söylesin ki o ayıbımı vakit geçirmeden düzelteyim, tekrar etmeyeyim!.
Kimseden bir ses çıkmaz. Ancak bir talebesi parmağını kaldırır:
- Efendim der, sizde benim gördüğüm büyük bir ayıp var.
-Söyle bakayım evladım o ayıbımı da hemen düzelteyim!
Gözleri yaşararak konuşan talebe, hocasının ayıbını şöyle ifade eder:
- Sizin en büyük ayıbınız, bizim gibi günahkârları talebe olarak kabul etmenizdir!.
Bu söz üzerine derin bir sessizlik başlar. Neden sonra Rufai Hazretleri'nden şu söz duyulur:
-Kendisini günahkar bilme olgunluğuna erişen bu talebemi yerime halife tayin ediyorum. Bundan sonra ben olmadığım zamanlarda sohbeti o yapacaktır!.
Demek samimi şekilde kendini günahkar bilen insan, sonunda hocasının halifeliğine layık da görülebilir.
Böyle bir halife tayin olayı da Hacı Bayram-ı Veli'de görülür.
Kendisine sonradan intisap eden Akşemseddin'e, halifelik vermesi üzerine talebelerinden biri sorar:
- Efendim der, 40(kırk) yıldır hizmetinizde bulunan talebelerinizi halifeliğe layık görmezken yeni gelen Akşemseddin'i halife tayin etmenizin hikmetini anlayamadık. Sebebi ne ola ki?
Hacı Bayram Hazretleri bu tercihin hikmetini az fakat öz bir sözle şöyle ifade eder:
- Bu Ak şeyh, bizden ne görür, ne işitirse tereddütsüz teslim olur; hikmetini sonra kendisi arayıp bulur. Kırk yıllık hizmetimizde bulunanlar ise tereddüt edip bekler, hikmetini bulduktan sonra teslim olurlar.
Tam teslimiyetle tereddütlü teslimiyetin farkı!.
Doksan yaşındaki ihtiyar tövbe için geç kalmamış mı?
Basra'nın velisi Hasan-ı Basri Hazretleri'ne 90'lık bir ihtiyar gelir:
-Ben tövbe ederek istikametimi düzeltmek için geldim, bana yol göster, der. Hasan Basri Hazretleri latife ile:
- 'Baba biraz geç kalmadın mı?' der. İhtiyarın cevabı manalı olur:
- Henüz Güneş batıdan doğmadı, tövbe kapısı kapanmadı diye ümidimi kesmeden geldim, yanlış mı yaptım yoksa ümidimi kesmemekle?
Heyecanlanan Hasan-ı Basri Hazretleri:
- Hayır, hayır der, ümidinizi kesmemekle yanlış yapmadınız. Gerçekten de henüz Güneş batıdan doğmadı, tövbe kapısı da kapanmadı. Buyurun birlikte tövbe istiğfar edelim, belki sizin kesilmeyen ümidiniz hürmetine bizim tövbemiz de kabul olur. Birlikte oturup tövbe, istiğfar ederler.
Demek ki, hangi yaşta olursa olsun tövbeden asla ümit kesilmemeli, bulunan ilk fırsatta tövbeye koşulmalıdır. Çünkü Güneş henüz batıdan doğmamış, tövbe kapısı da kapanmamıştır.
Somuncu Baba'yı üzen dünyalık!
Bursa'nın maneviyat büyüğü Somuncu Baba, tarlası olup da tohumu olmayan talebesine bir teneke buğday vererek, "Yarısını kendin için, yarısını da benim için ek tarlana" der. Talebe tarlanın yarısını kendi adına yarısını da hocası adına eker. Ekinlerin yetiştiği mevsimde, hocasıyla birlikte tarlaya gelirler. Talebeye ait kısımdaki ekinler gayet iyi ve gür yetişmiş, hocasınınki ise zayıf ve cılız kalmış.. Somuncu Baba, iyi yetişen mahsulün kimin olduğunu sorar. Talebe de utancından "sizin efendim" der. Buna üzülen Somuncu Baba söylenir,
-"Biz ahiretimizin mamur olması için dua ediyorduk, demek ahiretimiz yerine dünyamız mamur olmaya başlamış, ücretimizi dünyada alıyoruz, üzüldüm doğrusu.." der. Bunun üzerine talebe açıklamak zorunda kalır.
-Efendim der, aslında iyi olan ekin benim, zayıf olan da size aittir. Utancımdan dolayı iyi olanın size ait olduğunu söyledim.
Somuncu Baba'nın yüzünde tatlı bir tebessüm dolaşır:
-Şimdi oldu evlat der, ekinin gür tarafının bana ait olduğunu duyunca, "Dünyada alacağınızı aldınız ahirette isteyecek bir şeyiniz kalmadı." denecek olan servet sahiplerinden mi oluyorum acaba diye endişe etmiştim, der....
 

harp

Well-known member
GÜZEL SÖZLERDEN BİR DEMET:
Size ne oluyor da dünyada kazandığınız az bir şeye seviniyor,ahirette kaybettiğiniz birçok şeye üzülmüyorsunuz. (Hazreti Ali,R.A)

Rabbine ne kadar muhtaç isen ona o kadar ibadet et.
(Lokman Hekim)

Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarım. (Hazret-i Mevlana)


Acaba ebedi mekanımız hangisi ?
Bu dünyada işlediklerin var ya,
işte cevabın ta kendisi... (Sefer Yetiş)
 

harp

Well-known member
[FONT=verdana,sans-serif]Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık[/FONT]

[FONT=tahoma,sans-serif]Bir kıyısı görünmez denize daldık[/FONT]

[FONT=tahoma,sans-serif]Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede[/FONT]

[FONT=tahoma,sans-serif]ALLAH'ın denizinde ALLAH'tan uzak kaldık...[/FONT]

[FONT=tahoma,sans-serif]Mevlana[/FONT]


<img height="399" width="600">



[FONT=verdana,sans-serif]Niceleri Geldi , Neler İstediler,
Sonunda Dünyayı Bırakıp Gittiler:
Sen Hiç Gitmeyecek Gibisin , Değil Mi?
O Gidenler De Hep Senin Gibiydiler

Ömer Hayyam[/FONT]

<img height="500" width="500">

[FONT=verdana,sans-serif]Sultan Mahmut bir gün vezirlerinin hepsini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle birşey yazdırın ki ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye buyurmuş.
Vezirler toplanmışlar dört bir yana haber salmışlar. Sonunda bir gün yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar, yüzüğü vermişler. Sultan Mahmut tamam işte bu demiş. yüzüğün üzerinde
" BU DA GEÇER YA HU"
yazıyormuş....
[/FONT]

<img height="318" width="467">

[FONT=tahoma,sans-serif]Kapattık bazı kapıları dostlar…

kör bir kilit vurduk üzerlerine..

Şimdi açılırlar mı yeniden, en tılsımlı sözleri söylesek?..

Yahut yeni kapılar açsak, kaybettiklerimizin peşine düşsek..

Kör kilitli kapıları açmak gerek dostlar..

Biraz cesaret gerek belki..

Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret, gerçekleri kabullenmeye cesaret..

Ve gayret, ve gayret…
[/FONT]

<img height="332" width="450">

[FONT=verdana,sans-serif]Göz nereye bakar, gönül oraya akar

Gönül nereye akar, ayak oraya koşar !
[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif] [/FONT]
<img height="415" width="405">

[FONT=verdana,sans-serif]Hz. Lokman:
“Ey oğul!
Dünya derin bir denizdir, pek çok insan onda boğuldu.
-Gemin takva
-Yükün iman,
-Halin tevekkül olsun.
Umulur ki kurtulursun. ..!
[/FONT]

[FONT=verdana,sans-serif] [/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif] [/FONT]
<img height="456" width="500">

[FONT=verdana,sans-serif]Neye Yaklaşsam Sonu Ayrılık ve Kırgınlık..
Anladım ki MEVLA'dan Gayrisine yokmuş yakınlık...
[/FONT]

<img height="492" width="353">

[FONT=verdana,sans-serif]Herşey O'nun izniyle ...O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez.

(En'âm; 59)
[/FONT]

<img height="600" width="600">

[FONT=verdana,sans-serif]

Halife Leyla'ya dedi:

" O, sen misin?
Mecnun senden dolayı mı perişan oldu
ve kendini kaybetti? Sen diğer güzellerden üstün değilsin! "

Leyla dedi:

" Çünkü sen Mecnun değilsin, onun gözleriyle bakmıyorsun da ondan."
[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif](Mesnevi,Mevlana. 408-409.beyitler )
[/FONT]

<img height="493" width="330">

[FONT=tahoma,sans-serif]"Tek çiçekle bahar olmaz diyenlere inat!…

Her yürek için açan özel bir çiçek olduğunu ve fazlasının gerekmediğini ispatlamak için baharı bekliyorum."

Ahmed Günbay Yıldız
[/FONT]

<img height="181" width="240">

[FONT=verdana,sans-serif]....Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde. ..
Uzun uzun düşün ve hatırla Yaradanını!


ALLAH kuluna kâfi değil mi?
[FONT=verdana,sans-serif](Zümer/36)[/FONT][/FONT]

<img height="66" width="131">



[FONT=verdana,sans-serif]İnşaALLAH derse yakaran,
İnşa eder Yaradan!
[/FONT]

 
Üst