Konuya cevap cer

Sayfa No: 16



RİSALE-İ NUR’UN BİR NEVİ ARABÎ MESNEVÎ-İ ŞERİF’İ HÜKMÜNDE OLAN BU MECMUANIN MUKADDEMESİ


BEŞ NOKTA’DIR.




BİRİNCİ NOKTA:  Kırk elli sene  evvel, Eski Said, ziyade ulûm-u akliye ve felsefiyede  hareket ettiği  için, hakikatü’l-hakaike karşı ehl-i tarikat ve ehl-i  hakikat gibi bir  meslek aradı. Ekser ehl-i tarikat gibi yalnız kalben  harekete kanaat  edemedi. Çünkü, aklı, fikri hikmet-i felsefiye ile bir  derece  yaralıydı, tedavi lâzımdı. 


Sonra, hem kalben, hem aklen hakikate giden bazı büyük ehl-i hakikatin   arkasında gitmek istedi. Baktı, onların herbirinin ayrı, câzibedar bir   hassası var. Hangisinin arkasından gideceğine tahayyürde kaldı. İmam-ı   Rabbânî de ona gaybî bir tarzda “Tevhid-i kıble et” demiş. Yani, “Yalnız   bir üstadın arkasından git”1 O çok yaralı Eski Said’in kalbine geldi ki:


“Üstad-ı hakikî Kur’ân’dır. Tevhid-i kıble bu üstadla olur” diye, yalnız   o üstad-ı kudsînin irşadıyla hem kalbi, hem ruhu gayet garip bir  tarzda  sülûke başladılar. Nefs-i emmaresi de şükûk ve şübehatıyla onu  mânevî  ve ilmî mücahedeye mecbur etti. Gözü kapalı olarak değil; belki  İmam-ı  Gazâlî (r.a.) Mevlâna Celâleddin (r.a.) ve İmam-ı Rabbânî   (r.a.) gibi  kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak, ehl‑i istiğrâkın akıl   gözünü  kapadığı yerlerde, o makamlarda gözü açık olarak gezmiş.  Cenâb-ı Hakka  hadsiz şükür olsun ki, Kur’ân’ın dersiyle, irşadıyla  hakikate bir yol  bulmuş, girmiş. Hattâ وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰۤى اَنَّهُ وَاحِدٌ 2 hakikatine mazhar olduğunu, Yeni Said’in Risale-i Nur’uyla göstermiş. 

  



[NOT]Dipnot-1 İmam-ı Rabbanî, el-Mektubat, 1:87. 75. Mektubat.   Dipnot-2 “Herbir şeyde Onun bir olduğuna delâlet eden bir delil vardır.” İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, 1:24.  [/NOT]       





Arabî: Arapça Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah 
Eski Said: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)Mesnevî-i Şerif: her beyti ayrı kafiye olan manzum eser; Mevlânâ’nın Farsça eseri
Mevlâna Celâleddin: (bk. bilgiler – Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî)Yeni Said: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)
aklen: akıl vasıtasıylacâzibedar: çekici
ehl-i hakikat: gerçekleri bilenler, hakikatlere ulaşmayı temel alanlarehl-i istiğrâk: manevî zevklere dalıp kendinden geçen kişiler
ehl-i tarikat: bir tarikata mensup olmak suretiyle hakikate ulaşmaya çalışanlarekser: pek çok
gaybî: gayba ait; bilinmeyen âlemlerle bağlantılıgayet: çok
hadsiz: sınırsızhakikat: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti
hakikatü'l-hakaik: hakikatlerin hakikati; en büyük hakikathassa: nitelik, özellik
hikmet-i felsefiye: varlıkların hakikatlerini felsefî yollarla açıklamayı esas alan sistemhükmünde olan: bir şeyle aynı hükmü alan
irşad: doğru yol göstermekalben: kalp aracılığıyla
kanaat etmek: yetinmekmazhar olma: ayna olma, nail olma
mecmua: derlenmiş esermukaddeme: önsöz, başlangıç 
mücahede: cihad etme, din uğrunda çaba harcamanefs-i emmare: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu
nevi: çeşit, türsülûke başlamak: mânevî âlemlere ve derecelere yönelmek
tahayyürde kalma: hayrete düşme; ne yapacağını şaşırmatevhid-i kıble: bir tek hedef belirleme
ulûm-u akliye ve felsefiye: aklî ve felsefî ilimlerziyade: çok, fazla
üstad: eğitici; lider, öncüüstad-ı hakikî: gerçek öğretici
üstad-ı kudsî: kutsal üstad, yol gösterici hocaİmam-ı Gazâlî: (bk. bilgiler)
İmam-ı Rabbânî: (bk. bilgiler)şükûk ve şübehat: tereddütler ve şüpheler
şükür: Allah’a karşı minnet duyma ve Ona teşekkür etme


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst