İlim-irfan
Well-known member
Müslümanla alay etmek, kalbini kırmak haram olup, sakınmak lâzımdır. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” (Hucûrat/11)
İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: Ayetteki ‘Sühriye’nin mânâsı, hakir görmek, güldürecek bir şekilde ayıp ve eksik yönüne dikkati çekmek demektir. Bu tür alay, bazen karşıdaki adamın fiil ve sözünü bildirir, bazen de işaret ve îma ile bildirir. Bu alay, eğer alay edilenin huzurunda ise, adı ‘gıybet’ değildir, fakat gıybet mânâsını taşır.
İbni Abbas hazretleri, “Eyvah bize! Bu kitaba ne oldu ki küçük ve büyük bırakmadan her şeyi sayıp dökmektedir” (Kehf/49) ayetinin tefsirinde şöyle demiştir: “Küçükten gaye, mü’mine yapılan alaydan ötürü tebessüm etmektir. Büyükten gaye ise, alaydan ötürü kahkaha ile gülmektir.” İbni Abbas’ın bu tefsiri, insanlara gülmenin büyük günahlardan olduğuna işaret eder.
Abdullah bin Zem’a, yellenen bir kimseye gülenler hakkında Hazreti Peygamberin şöyle dediğini rivayet ediyor: “Bazılarınız yaptığı bir işi başkasında gördüğünde neden gülüyor?”
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu: “İnsanlarla alay edene, Cennetten bir kapı açılır, ‘haydi gir’ denir. O da, telaşla gelir, fakat kapı hemen kapanır. Sonra başka bir kapı açılır. O yine üzgün olarak kapıya gider. Kapı yine kapanır. Bu durum, defalarca tekrar eder, artık, ‘gel’ denildiği halde, gidemez.”
Bir kimsenin üzüleceği bir lakapla yüzüne karşı da, arkasından da konuşmak yanlıştır. Mesela şişko, sağır, topal gibi lakaplarla çağırmak veya arkasından konuşmak günahtır. Hadis-i şerifte “Bir kimseyi, sevmediği bir lakapla çağırana, melekler lanet eder” buyuruldu.
Hikmetler
Mehmet Oruç - Türkiye Gazetesi
29 Mart 2010 Pazartesi
İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: Ayetteki ‘Sühriye’nin mânâsı, hakir görmek, güldürecek bir şekilde ayıp ve eksik yönüne dikkati çekmek demektir. Bu tür alay, bazen karşıdaki adamın fiil ve sözünü bildirir, bazen de işaret ve îma ile bildirir. Bu alay, eğer alay edilenin huzurunda ise, adı ‘gıybet’ değildir, fakat gıybet mânâsını taşır.
İbni Abbas hazretleri, “Eyvah bize! Bu kitaba ne oldu ki küçük ve büyük bırakmadan her şeyi sayıp dökmektedir” (Kehf/49) ayetinin tefsirinde şöyle demiştir: “Küçükten gaye, mü’mine yapılan alaydan ötürü tebessüm etmektir. Büyükten gaye ise, alaydan ötürü kahkaha ile gülmektir.” İbni Abbas’ın bu tefsiri, insanlara gülmenin büyük günahlardan olduğuna işaret eder.
Abdullah bin Zem’a, yellenen bir kimseye gülenler hakkında Hazreti Peygamberin şöyle dediğini rivayet ediyor: “Bazılarınız yaptığı bir işi başkasında gördüğünde neden gülüyor?”
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu: “İnsanlarla alay edene, Cennetten bir kapı açılır, ‘haydi gir’ denir. O da, telaşla gelir, fakat kapı hemen kapanır. Sonra başka bir kapı açılır. O yine üzgün olarak kapıya gider. Kapı yine kapanır. Bu durum, defalarca tekrar eder, artık, ‘gel’ denildiği halde, gidemez.”
Bir kimsenin üzüleceği bir lakapla yüzüne karşı da, arkasından da konuşmak yanlıştır. Mesela şişko, sağır, topal gibi lakaplarla çağırmak veya arkasından konuşmak günahtır. Hadis-i şerifte “Bir kimseyi, sevmediği bir lakapla çağırana, melekler lanet eder” buyuruldu.
Hikmetler
Mehmet Oruç - Türkiye Gazetesi
29 Mart 2010 Pazartesi