(Na't) Peygamberimiz, Efendimize hitap!
• Mübarek bedenin kadir gecesidir. însanlar onun yüzünden serefler, devletler elde ederler. Ruhun da ayın on dördü
gibi parlaktır. Onun yüzünden karanlıklar yok olur, gider.
• Yoksa sen, Hakk'ın takvîmi misin? Herkesin tali'leri orada yazılıdır. Yoksa sen, magfiret deryası, bagıslama denizi
misin ki, herkesin günahlarını orada yıkar, temizlersin.
• Yoksa sen, Levh-i Mahfüz musun ki, ilham sahibi olanlar, gayb dersini senden alırlar, ögrenirler? Yoksa sen
rahmet hazinesi misin ki, Hakk'a yakın olanlar, oradan elbiseler giyerler?
• Yoksa sen, neliksiz, niteliksiz rüh musun ki, bunların hepsinden, herseyden dısardasın? Bu sırda, künhünü
anlayısta, düsüncelerde, te'emmüllerde, kuruntularda sarsılır, perisan olur.
• Sen, güzelliginin nüru kuyuya akseden ay gibi acaib bir Yüsufsun. îste akseden bir nümn sevdası ile, nice
Yakuplar, milletlerin tuzaklarına, kuyularına düsmüslerdir.
• Saskınlıktan kurtulunca da, onun sıfatlarına bürünürler. Ilahî sıfatlar hayret hududunu geçince onu, kim
anlayabilir? Artık sus, derin manalı sözler de, ibretler de kırık, dökük söylendi.
gibi parlaktır. Onun yüzünden karanlıklar yok olur, gider.
• Yoksa sen, Hakk'ın takvîmi misin? Herkesin tali'leri orada yazılıdır. Yoksa sen, magfiret deryası, bagıslama denizi
misin ki, herkesin günahlarını orada yıkar, temizlersin.
• Yoksa sen, Levh-i Mahfüz musun ki, ilham sahibi olanlar, gayb dersini senden alırlar, ögrenirler? Yoksa sen
rahmet hazinesi misin ki, Hakk'a yakın olanlar, oradan elbiseler giyerler?
• Yoksa sen, neliksiz, niteliksiz rüh musun ki, bunların hepsinden, herseyden dısardasın? Bu sırda, künhünü
anlayısta, düsüncelerde, te'emmüllerde, kuruntularda sarsılır, perisan olur.
• Sen, güzelliginin nüru kuyuya akseden ay gibi acaib bir Yüsufsun. îste akseden bir nümn sevdası ile, nice
Yakuplar, milletlerin tuzaklarına, kuyularına düsmüslerdir.
• Saskınlıktan kurtulunca da, onun sıfatlarına bürünürler. Ilahî sıfatlar hayret hududunu geçince onu, kim
anlayabilir? Artık sus, derin manalı sözler de, ibretler de kırık, dökük söylendi.