İlim-irfan
Well-known member
Tarihin her döneminde insanlar evrenin ve canlıların kökeni üzerinde düşünmüş ve bu konuda çeşitli fikirler ortaya atmışlardır. Bu fikirleri evreni materyalist bakış açısıyla açıklamaya çalışanlar ve Allah'ın tüm kainatı yoktan var ettiğini -yani yaratılış gerçeğini- görenler olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür.
Evrim teorisi materyalist felsefe üzerine bina edilmiştir. Materyalist bakış açısı, evreni oluşturan maddenin, var olan yegane varlık olduğunu iddia eder. Bu batıl inanışa göre madde sonsuzdan beri vardır ve maddeye hakim olan bir başka güç yoktur. Materyalistler, evrenin tesadüfler sonucunda kendiliğinden şekillendiğini, canlılığın ise zaman içerisinde yine kör tesadüfler sonucu cansız maddelerden evrimleşerek meydana geldiği yanılgısını kabul ederler. Bu yanılgıya göre, yeryüzündeki tüm canlılar doğal etkiler ve tesadüfler sonucu ortaya çıkmışlardır.
Diğer bir deyişle, materyalist felsefe canlılığın oluşumunu evrim teorisiyle açıklamaya çalışır. Evrim teorisi ile materyalist felsefe birbirini tamamlayan iki düşünce sistemidir. Eski Yunan'da doğan bu birliktelik, 19. yüzyılın ilkel bilim anlayışı içinde yeniden gündeme getirilmiş ve evrim teorisi materyalizme sözde bir destek oluşturduğu için -bilimsel olup olmadığına bakılmaksızın- materyalistler tarafından derhal kabul görmüştür.
Evrim teorisinin karşısında ise yaratılış gerçeği yer alır. Bu gerçeğe göre madde sonsuzdan beri var değildir, başıboş da değildir; Allah maddeyi yoktan yaratmış ve düzenlemiştir. Canlılar da yine Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur. Evrendeki ve canlılardaki büyük tasarım, hesap, denge ve düzen, bu gerçeğin açık kanıtlarıdır.
İnsanın akıl ve gözlem yoluyla kavrayabileceği yaratılış gerçeği, tarihin başından bu yana din yoluyla insanlara öğretilmiştir. Tüm İlahi dinler, Allah'ın tüm kainatı yoktan, "Ol" emri ile yarattığını ve kainattaki kusursuz işleyişin Allah'ın üstün yaratma gücünün bir delili olduğunu bildirmişlerdir. Kur'an'ın pek çok ayetinde de bu gerçek bizlere bildirilmiştir. Allah "Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir." (Bakara Suresi, 117) ayetiyle kainatı yoktan ve mucizevi biçimde yarattığını bildirmektedir. Enam Suresi'nde ise şu şekilde buyrulmaktadır:
O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun "Ol" dediği gün (herşey) oluverir, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 73)
Günümüzde bilim, materyalist-evrimci iddianın geçersizliğini göstermekte ve yaratılış gerçeğini doğrulamaktadır. Evrim teorisinin iddiasının aksine, çevremizi saran her bir yaratılış delili kainatta tesadüfe asla yer olmadığını bizlere göstermektedir. Göklerin, yeryüzünün ve tüm canlı varlıkların incelenmesi ile ortaya çıkan her detay Allah'ın büyük güç ve kudretinin birer delili niteliğindedir.
Gülay Pınarbaşı - Milli Gazete
15/12/2009
Evrim teorisi materyalist felsefe üzerine bina edilmiştir. Materyalist bakış açısı, evreni oluşturan maddenin, var olan yegane varlık olduğunu iddia eder. Bu batıl inanışa göre madde sonsuzdan beri vardır ve maddeye hakim olan bir başka güç yoktur. Materyalistler, evrenin tesadüfler sonucunda kendiliğinden şekillendiğini, canlılığın ise zaman içerisinde yine kör tesadüfler sonucu cansız maddelerden evrimleşerek meydana geldiği yanılgısını kabul ederler. Bu yanılgıya göre, yeryüzündeki tüm canlılar doğal etkiler ve tesadüfler sonucu ortaya çıkmışlardır.
Diğer bir deyişle, materyalist felsefe canlılığın oluşumunu evrim teorisiyle açıklamaya çalışır. Evrim teorisi ile materyalist felsefe birbirini tamamlayan iki düşünce sistemidir. Eski Yunan'da doğan bu birliktelik, 19. yüzyılın ilkel bilim anlayışı içinde yeniden gündeme getirilmiş ve evrim teorisi materyalizme sözde bir destek oluşturduğu için -bilimsel olup olmadığına bakılmaksızın- materyalistler tarafından derhal kabul görmüştür.
Evrim teorisinin karşısında ise yaratılış gerçeği yer alır. Bu gerçeğe göre madde sonsuzdan beri var değildir, başıboş da değildir; Allah maddeyi yoktan yaratmış ve düzenlemiştir. Canlılar da yine Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur. Evrendeki ve canlılardaki büyük tasarım, hesap, denge ve düzen, bu gerçeğin açık kanıtlarıdır.
İnsanın akıl ve gözlem yoluyla kavrayabileceği yaratılış gerçeği, tarihin başından bu yana din yoluyla insanlara öğretilmiştir. Tüm İlahi dinler, Allah'ın tüm kainatı yoktan, "Ol" emri ile yarattığını ve kainattaki kusursuz işleyişin Allah'ın üstün yaratma gücünün bir delili olduğunu bildirmişlerdir. Kur'an'ın pek çok ayetinde de bu gerçek bizlere bildirilmiştir. Allah "Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir." (Bakara Suresi, 117) ayetiyle kainatı yoktan ve mucizevi biçimde yarattığını bildirmektedir. Enam Suresi'nde ise şu şekilde buyrulmaktadır:
O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun "Ol" dediği gün (herşey) oluverir, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 73)
Günümüzde bilim, materyalist-evrimci iddianın geçersizliğini göstermekte ve yaratılış gerçeğini doğrulamaktadır. Evrim teorisinin iddiasının aksine, çevremizi saran her bir yaratılış delili kainatta tesadüfe asla yer olmadığını bizlere göstermektedir. Göklerin, yeryüzünün ve tüm canlı varlıkların incelenmesi ile ortaya çıkan her detay Allah'ın büyük güç ve kudretinin birer delili niteliğindedir.
Gülay Pınarbaşı - Milli Gazete
15/12/2009