molla_zehra
Well-known member
Tahliller kısmında Eşref Edip'in yazısında gecen"Cemiyetin , yirmi beş milyon Türk cemiyetinin değil,yüzlerce milyon bütün İslam cemiyetinin imanı namına bir Said değil bin Said feda olsun" kısmı cogu nesriyatta "Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun." olarak gecıyor bunun nedeni nedir?bu olayın aslı nedir?
**
Üstadımız, risale-i nur külliyatını kendileri hayatta iken tashih ederek son şeklini vermiştir. Hatta kendi hayatında Latince olarak matbaalarda bastırmıştır. Şimdi elimizde üstadımızın hayatında tashihinden geçmiş Latince baskılar mevcuttur.
Dolayısıyla üstadımızın son şeklini verdiği külliyat bizim için esastır. İzahlarımız ve değerlendirmelerimiz buna göre olmalıdır.
Bu eserlerde geçen tahlillerdeki cümle “25 milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir said değil bin Said feda olsun” ifadesidir.
“25 milyon Türk cemiyeti” ifadesinin, hikmetleri çoktur.
1- Burada ırkçılık söz konusu olamaz. Zira ırkçılığın dehşetini muazzez üstadımız mektubatta anlatmaktadır.
2- Türk milletinin, islamiyete ettiği hizmete ve kur-an’ın senasına mazhariyeti noktasında üstadımız, bu milleti takdir etmiştir.
3- Sahabeden sonra, en fazla islamiyete hizmet eden “necip kavim” ifadesiyle de üstadımız bu milleti yine takdir etmiştir.
4- Nur hizmetinin bu milletin içerisinden çıkıp ve inkişaf edeceğini bildiğinden Türk milletini nazara vermektedir.
5- Şark’taki muhtemel sıkıntı ve karışıklık bu millette olmayacağını hissetmesi.
6- 25 milyon Türk cemiyeti, ifadesi, Osmanlının sonu ve İslam aleminin kıvamı yani mayası olması hasebiyle kullanılmıştır.
7- Ayrıca, risale-i nurun Türk milletinin lisanıyla, dine hizmeti de ayrıca bir takdir meselesidir.
8- İstikbalde, yine bu milletin uyanacağını eski asaletini muhafaza edip İslam alemine ve dünyaya güzel bir misal olacağını ifade etmesi.
9- Türk milleti yıllarca dine hizmet ettiğinden İslamiyet’le özdeşleşmiştir. Her milletin müslimi ve gayr-ı müslimi vardır. Fakat bu kaide Türkler için geçerli değildir. Yani nerede Türk var ise müslümandır. İşte bu vesileyle de, muazzez üstadımız Türk milletini takdir etmektedir.
10- İdare ve akıl cihetiyle Türklerin ayrı bir özelliğini muazzez üstadımız nazara vermektedir.
Kürtlere; “Türkler bizim aklımız biz ise onların kuvvetiyiz.” Demektedir. Ve Türkleri “adil pederler” olarak vasıflandırmaktadır.
11- Üstadımız Bitlis’te doğmuş , ancak ömrü ve hayatı Türklerin içerisinde cereyan etmiştir. Ve bu millet, üstada hizmet ederken, doğduğu yer ve mekanı problem etmeden gayretle çalışmıştır. Bu da takdire şayan bir özellik olarak nazara verilmektedir.
12- Irkçılığa şiddetle karşı olan üstadımız, tahlillerde “25 milyon Türk cemiyeti” tabirinde bir mahzur görmemiştir ve kullanmıştır. Dolayısıyla yukarıdaki maddeler açısından da meseleye bakılır ise; Türk milletine ve cemiyetine, bu ilgi, alaka ve tebrik manasız değildir, çok hikmetleri ve sebepleri vardır. Hele hele ırkçılık açısından bakmak, hem üstada hem de külliyata itiraz olur ki, bizlerin edep ve terbiye hudutlarına sığmaz..
-sorularlaislamiyet-
**
Üstadımız, risale-i nur külliyatını kendileri hayatta iken tashih ederek son şeklini vermiştir. Hatta kendi hayatında Latince olarak matbaalarda bastırmıştır. Şimdi elimizde üstadımızın hayatında tashihinden geçmiş Latince baskılar mevcuttur.
Dolayısıyla üstadımızın son şeklini verdiği külliyat bizim için esastır. İzahlarımız ve değerlendirmelerimiz buna göre olmalıdır.
Bu eserlerde geçen tahlillerdeki cümle “25 milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir said değil bin Said feda olsun” ifadesidir.
“25 milyon Türk cemiyeti” ifadesinin, hikmetleri çoktur.
1- Burada ırkçılık söz konusu olamaz. Zira ırkçılığın dehşetini muazzez üstadımız mektubatta anlatmaktadır.
2- Türk milletinin, islamiyete ettiği hizmete ve kur-an’ın senasına mazhariyeti noktasında üstadımız, bu milleti takdir etmiştir.
3- Sahabeden sonra, en fazla islamiyete hizmet eden “necip kavim” ifadesiyle de üstadımız bu milleti yine takdir etmiştir.
4- Nur hizmetinin bu milletin içerisinden çıkıp ve inkişaf edeceğini bildiğinden Türk milletini nazara vermektedir.
5- Şark’taki muhtemel sıkıntı ve karışıklık bu millette olmayacağını hissetmesi.
6- 25 milyon Türk cemiyeti, ifadesi, Osmanlının sonu ve İslam aleminin kıvamı yani mayası olması hasebiyle kullanılmıştır.
7- Ayrıca, risale-i nurun Türk milletinin lisanıyla, dine hizmeti de ayrıca bir takdir meselesidir.
8- İstikbalde, yine bu milletin uyanacağını eski asaletini muhafaza edip İslam alemine ve dünyaya güzel bir misal olacağını ifade etmesi.
9- Türk milleti yıllarca dine hizmet ettiğinden İslamiyet’le özdeşleşmiştir. Her milletin müslimi ve gayr-ı müslimi vardır. Fakat bu kaide Türkler için geçerli değildir. Yani nerede Türk var ise müslümandır. İşte bu vesileyle de, muazzez üstadımız Türk milletini takdir etmektedir.
10- İdare ve akıl cihetiyle Türklerin ayrı bir özelliğini muazzez üstadımız nazara vermektedir.
Kürtlere; “Türkler bizim aklımız biz ise onların kuvvetiyiz.” Demektedir. Ve Türkleri “adil pederler” olarak vasıflandırmaktadır.
11- Üstadımız Bitlis’te doğmuş , ancak ömrü ve hayatı Türklerin içerisinde cereyan etmiştir. Ve bu millet, üstada hizmet ederken, doğduğu yer ve mekanı problem etmeden gayretle çalışmıştır. Bu da takdire şayan bir özellik olarak nazara verilmektedir.
12- Irkçılığa şiddetle karşı olan üstadımız, tahlillerde “25 milyon Türk cemiyeti” tabirinde bir mahzur görmemiştir ve kullanmıştır. Dolayısıyla yukarıdaki maddeler açısından da meseleye bakılır ise; Türk milletine ve cemiyetine, bu ilgi, alaka ve tebrik manasız değildir, çok hikmetleri ve sebepleri vardır. Hele hele ırkçılık açısından bakmak, hem üstada hem de külliyata itiraz olur ki, bizlerin edep ve terbiye hudutlarına sığmaz..
-sorularlaislamiyet-