[FONT=Times New Roman, serif]
Benim bu hicretim zahiri boyutundaki anlamlarından ziyade, kendi ruh alemime olan batıni boyutundaki yolculuğummuş. Bu seyir için günah gömleklerimi çıkartıp, dünya süslerine yüz çevirip, benlik libasından sıyrılmam gerekiyormuş ki, benim iradem dışında bunlar gerçekleşmişti. [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]O Yüce Rabb'ül Alemin nelere kadir değilki. Her şeyimi kaybettim derken, kendimi bulmuştum.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Anlıyordum artık bendeki eksik olanı, takva yönünden o kadar eksiklerim varmışki, bunun idrakine varmıştımım... [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Babamı gecenin hangi saatinde görsem o hep namaz kılıyor olurdu. Ben ise onu kendimce eleştirirdim, sabahlara kadar namaz kılmak yerine, aktif bir şekilde islama hizmet etmek gerekir derdim. Zaman içerisinde anladımki, onun sabahlara kadar Rabbine nafile ibadet etmesini gördükçe benim yaptığım hizmetleri küçümsemesemde yine de eksikmiş. Bu eksikliğimin idrakine vardıran Rabbime hamd olsun...[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]
Zaman akıp gidiyordu, benim davam hakkında duruşma üzerine duruşma yapılıyor artık bu davanın lehime sonuçlanacağı ihtimalı artıyordu. Ben ise o şehirden o şehire sürekli yer değiştiriyordum... [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Maddi ve manevi o kadar kayba uğramıştımki, deli olmam içten bile değildi, hatta bir keresinde babamın anneme bu gidişle kafayı bozacak dediğini duymuştum.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Efendimizin gelişiyle her şey o kadar değişti ki, ben hayata yeniden dönmüştüm. Hayata direncim artmış ve yeniden güçlenmiştim. Artık hiçbir şey bana acı veremez, hiçbir çile beni yıkamazdı. [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]
Mahkemede hakkımdaki dava hakkında bir duruşma daha oldu. Evet nihayet dava lehime sonuçlanmıştı. Artık kaçak hayat benim için bitmiş ve normal hayata dönmüştüm...[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Bir mümin olarak ibadetlerimi yaparken nafilelere önem vermeye başladım. Bununla birlikte Efendimize salavat-ı şerifeleri kendime vir edinmiştim. [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]Daha sonra İslamın ilk şartı ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimizin zikirlerin en üstünü diye belittiği iki özelliği bulunan birincisi: bütün harfleri ecvef olan. İkincisi: Bütün harfleri noktasız olan. Allah Teala’dan başka bütün mabudlardan tecerrüde işaret eden. Nefiy ve ispattan ibaret olan. “La ilahe” derken Allah Teala’dan başkasından ulûhiyeti nefyetme, “İllallah” derken de Allah Azze ve Celle’nin ulûhiyetini ispat etmek olan. Allah Subhanehu dışında ibadet edilen her şeyi reddetmeyi ve zatıyla ibadete layık olanın sadece Allah olduğunu ispat etmeyi ifade eden, ''hakkıyla mabud olan yalnız Allah’tır La ilahe illallah'' zikrini vird edindim. [/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]'' Bir ikaz: bunu söyleyen kimsenin, söylediğinin gereği olarak fiilen reddetmesi ve Allah Azze ve Celle’nin hakkını söz ile ispat ettiği gibi fiili ile de ispat etmesi gerekir. Zira amaç dil ile söylemek değil, bilakis bu mübarek kelimenin kapsadığı manayı gerçekleştirmektir. Bu kelimenin Müslümanların şuurunda bariz bir yeri vardır. Kul, bununla yaratıcısı Tebarek ve Teala’ya kulluğa layık hale gelir. Boyun eğiş ve Allah Azze ve Celle’yi yücelterek ikrar eder, nefsi bu kelime ile parlaklaşır, yaratıcısı Subhanehu ve Teala’ya bu kelimeyle bağlanır, kişi İslam’ını bununla ilan eder, âlemlerin rabbi olan Allah’a inanmaları bununla belirtilir, emrine itaat edenler, Allah’ın sağlam ipine sarılanlar, Allah’a itimad edenler ve işlerini Allah’a havale edenler bu kelimeyle ayrılır.''[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]
Bu zikre devam ediyordum. Bir gün birden semada bir göz belirdi bana bakıyordu, o an kalbime bir ilham doğdu ''Bu alemde her şeyin kayıt altında olduğu'' idi. Daha sonra semada arapça olarak La ilahe illallah yazıldı. O an ben tüm zerrelerimde O azameti hissettim. Sübhanallah, sübhanallah, AllahuEkber diye haykırdım...[/FONT]
[FONT=Times New Roman, serif]
devam edecek...
[/FONT]