Nurlu bir mü’minin günlüğü
1
a- Yaratıcısının huzuruna, o gün ilk defa çıkacağı ibadette, dinç olabilmek için, gece, mümkün olduğu kadar erken yatmaya çalışır; iki rekatlık sünneti bile, dünya ve içindekilerden kıymetli olan Sabah Namazına, zamanında kalkar.
b- Namazı evinde kılıyor ise mümkün olduğu kadar seccadede, cüppe ve sarığıyla, ailesiyle cemaat olarak kılar. Mümkün olduğu sürece camiye, cemaate katılır.
Evde namaz kıldığı yer zihnini dağıtacak, huşûyu bozacak şeylerden âzâde olur. Belki tebeî de olsa, zihnen, hayâlen Kâbe’ye doğru durulabileceği, serbest hareket edebileceği sade bir zeminde namaz kılar. Evinde, namaz için böyle bir yer ayırır.
c- R.Nur’dan, 9.Sözün 5. Nüktesinin, kıldığı namazla ilgili bölümünü, mümkün olduğu kadar mânâ olarak hatırlar; bunu refleks haline getirir. Namaza, tövbe ve istiğfarla başlar; Âyâtı tefekkür ederek, adeta Allah’la konuşurcasına, samimi bir halde ve en iyi bildiği sure ve Âyâtı okuyarak, Huzurda olmanın idraki ve huşusuyla kılar.
ç- Rüku ve Secdelerde, teslimiyetin fiilen ifadesini de ortaya koyarak, bütün mevcudiyetiyle, O’nun noksandan münezzehliğini ifade ederek vazifesini ifa eder.
d- Tahiyyatta, “Tahiyyatla, Tayyibatlarla ifade edilen mânâyı, Nurlu Eserlerde anlattığı gibi düşünür, bütün mahlukatın yaptığı tesbihat ve vazâifin O’na takdimi mânâsında, okumaya çalışır. (Söz Y.E,Şualar:78
e- Tesbihat’ı, Peygamberimiz ASM.’ın Sünneti olduğunu bilerek, muhakkak ve uygun tarzda yapmaya çalışır. Mümkünse müstakil şekilde kendisi okur; hatta zihninin sayılarla bile meşgul olmaması, kalbî rahatı için, tespih kullanır. (R.Nurun Kutsî Kaynakları, A.Badıllı, Envar Yayınları,”Hususi ezkar, evrad ve tesbihatı”Hadis…Bölümü,78
f- Namaz sonrası Sünnet olan Aşir okumayı; yine Sünnete göre, önemle yerine getirir.
Bütün namazları hep aynı şekilde, zamanında, vaktin evvelinde kılar. Ezanın abdest alma zamanını değil de, namaz kılma zamanını bildirdiğini hiç unutmaz. Aşığın, maşukunu beklediği gibi, Allah’ın huzuruna kabul edilmek olarak idrak ettiği namazı, hasret ve heyecanla bekler.
NURLU MÜMİN, Kur’an’ın, Sünnet’in, onların yorumları olan Nurlu Eserlerin ve Üstadının; onu, Kutsî Kaynaklara bağlayan ölçüleri ve örnek yaşayışıyla, hayatını şekillendirir ki;
Dünyaya, kulluk için geldiğinin idraki içindedir. Bu gaye, onun zihninde daima, taze bir mânâ olarak canlı ve aksiyoner bir şekilde durur.
Rabbi dışında, âzam mahlûkata da ibadete tenezzül etmez. Cennet gibi âzam menfaat olan bir şeyi dahi gaye-i ibadet kabul etmez .
Fıtraten, çok zayıf olduğunu, ancak her şeyin ona iliştiğini, müteessir ve müteellim ettiğini;
Gayet âciz bulunduğunu, halbuki belâ ve düşmanlarının pek çok olduğunu;
Çok fakir olduğunu, fakat ihtiyâcâtının pek ziyade bulunduğunu;
Tembel ve iktidarsız oluşunu, buna karşı hayata ait vazifelerin gayet ağır olduğunu;
İnsaniyetin onu kâinatla alâkadar ettiğini, ancak sevdiği, alıştığı şeylerin zeval ve firakının, mütemadiyen onu incittiğini;
Aklının ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler göstermesine karşılık, elinin, ömrünün, iktidarının, sabrının kısa olduğunu çok iyi bilen bir ruh sahibi olarak;
Bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına,
Namaz ve niyazla müracaat edip;
yaşadığı bu âlemde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için
yardım istemenin, halini arz etmenin, ne kadar lüzumlu bir istinat noktası olduğunu
çok açık olarak anladığından:
Dünyaya, kulluk için geldiğinin idraki içindedir. Bu gaye, onun zihninde daima, taze bir mânâ olarak canlı ve aksiyoner bir şekilde durur.
Rabbi dışında, âzam mahlûkata da ibadete tenezzül etmez. Cennet gibi âzam menfaat olan bir şeyi dahi gaye-i ibadet kabul etmez .
Fıtraten, çok zayıf olduğunu, ancak her şeyin ona iliştiğini, müteessir ve müteellim ettiğini;
Gayet âciz bulunduğunu, halbuki belâ ve düşmanlarının pek çok olduğunu;
Çok fakir olduğunu, fakat ihtiyâcâtının pek ziyade bulunduğunu;
Tembel ve iktidarsız oluşunu, buna karşı hayata ait vazifelerin gayet ağır olduğunu;
İnsaniyetin onu kâinatla alâkadar ettiğini, ancak sevdiği, alıştığı şeylerin zeval ve firakının, mütemadiyen onu incittiğini;
Aklının ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler göstermesine karşılık, elinin, ömrünün, iktidarının, sabrının kısa olduğunu çok iyi bilen bir ruh sahibi olarak;
Bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına,
Namaz ve niyazla müracaat edip;
yaşadığı bu âlemde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için
yardım istemenin, halini arz etmenin, ne kadar lüzumlu bir istinat noktası olduğunu
çok açık olarak anladığından:
1
a- Yaratıcısının huzuruna, o gün ilk defa çıkacağı ibadette, dinç olabilmek için, gece, mümkün olduğu kadar erken yatmaya çalışır; iki rekatlık sünneti bile, dünya ve içindekilerden kıymetli olan Sabah Namazına, zamanında kalkar.
b- Namazı evinde kılıyor ise mümkün olduğu kadar seccadede, cüppe ve sarığıyla, ailesiyle cemaat olarak kılar. Mümkün olduğu sürece camiye, cemaate katılır.
Evde namaz kıldığı yer zihnini dağıtacak, huşûyu bozacak şeylerden âzâde olur. Belki tebeî de olsa, zihnen, hayâlen Kâbe’ye doğru durulabileceği, serbest hareket edebileceği sade bir zeminde namaz kılar. Evinde, namaz için böyle bir yer ayırır.
c- R.Nur’dan, 9.Sözün 5. Nüktesinin, kıldığı namazla ilgili bölümünü, mümkün olduğu kadar mânâ olarak hatırlar; bunu refleks haline getirir. Namaza, tövbe ve istiğfarla başlar; Âyâtı tefekkür ederek, adeta Allah’la konuşurcasına, samimi bir halde ve en iyi bildiği sure ve Âyâtı okuyarak, Huzurda olmanın idraki ve huşusuyla kılar.
ç- Rüku ve Secdelerde, teslimiyetin fiilen ifadesini de ortaya koyarak, bütün mevcudiyetiyle, O’nun noksandan münezzehliğini ifade ederek vazifesini ifa eder.
d- Tahiyyatta, “Tahiyyatla, Tayyibatlarla ifade edilen mânâyı, Nurlu Eserlerde anlattığı gibi düşünür, bütün mahlukatın yaptığı tesbihat ve vazâifin O’na takdimi mânâsında, okumaya çalışır. (Söz Y.E,Şualar:78
e- Tesbihat’ı, Peygamberimiz ASM.’ın Sünneti olduğunu bilerek, muhakkak ve uygun tarzda yapmaya çalışır. Mümkünse müstakil şekilde kendisi okur; hatta zihninin sayılarla bile meşgul olmaması, kalbî rahatı için, tespih kullanır. (R.Nurun Kutsî Kaynakları, A.Badıllı, Envar Yayınları,”Hususi ezkar, evrad ve tesbihatı”Hadis…Bölümü,78
f- Namaz sonrası Sünnet olan Aşir okumayı; yine Sünnete göre, önemle yerine getirir.
Bütün namazları hep aynı şekilde, zamanında, vaktin evvelinde kılar. Ezanın abdest alma zamanını değil de, namaz kılma zamanını bildirdiğini hiç unutmaz. Aşığın, maşukunu beklediği gibi, Allah’ın huzuruna kabul edilmek olarak idrak ettiği namazı, hasret ve heyecanla bekler.