ASHAB-I BEDR
Well-known member
İmam-ı Rabbani Hazretlerinden;
Bir zümre, sırf manevî sarhoşluk ve muvazenesizlik haliyle, ZATÎ ihataya, yani Allah'ın her şeyi zâtı ile kuşattığına inanmıştır.
Onlar Allah'ı bizzat, âlemin muhiti (kuşatıcısı) bilirler.
Bu anlayış, zahir ehli büyüklerinin anlayışına aykırıdır.
Zira onlar, Allah'ın, zatiyle değil, ilmiyle âlemi muhit olduğu itikadındadırlar.
Bu anlayış hakikate öbüründen daha yakındır.
Allah, hiçbir hükümle mahkûm, hiçbir kayıtla mukayyed, hiçbir ilimle malûm değildir.
Onu, malûmların kavrayış hududuna sokarken, her hüküm, ne ve nasıl olursa olsun, yanlıştır.
Orası, insan aklı için tükenişten sonraki ufuk ve mutlak gaflet makamıdır; ve orada mutlak bilgisizlikten gayrı hiçbir ilme yer yoktur.
Allah kendi mâsivasında (dış âlemde) mevcut her şeyden müstağni, münezzeh ve mücerrettir.
Velîlik dairesinin merkezi Şah-ı Nakşibend Hazretleri,
göze, kulağa, hisse ve bütün idrak vasıtalarına hitap eden her şeyin O'ndan olduğunu,
fakat O olmadığını beyan buyurmuşlardır.
Her şey O'ndan, fakat hiçbir şey O değil...
Tevhid sırrının en ince noktası işte bu hikmettir.
Onlar Allah'ı bizzat, âlemin muhiti (kuşatıcısı) bilirler.
Bu anlayış, zahir ehli büyüklerinin anlayışına aykırıdır.
Zira onlar, Allah'ın, zatiyle değil, ilmiyle âlemi muhit olduğu itikadındadırlar.
Bu anlayış hakikate öbüründen daha yakındır.
Allah, hiçbir hükümle mahkûm, hiçbir kayıtla mukayyed, hiçbir ilimle malûm değildir.
Onu, malûmların kavrayış hududuna sokarken, her hüküm, ne ve nasıl olursa olsun, yanlıştır.
Orası, insan aklı için tükenişten sonraki ufuk ve mutlak gaflet makamıdır; ve orada mutlak bilgisizlikten gayrı hiçbir ilme yer yoktur.
Allah kendi mâsivasında (dış âlemde) mevcut her şeyden müstağni, münezzeh ve mücerrettir.
Velîlik dairesinin merkezi Şah-ı Nakşibend Hazretleri,
göze, kulağa, hisse ve bütün idrak vasıtalarına hitap eden her şeyin O'ndan olduğunu,
fakat O olmadığını beyan buyurmuşlardır.
Her şey O'ndan, fakat hiçbir şey O değil...
Tevhid sırrının en ince noktası işte bu hikmettir.