¤• FELEĞİN ÇARKLARI, KEYFİMİZ İÇİN Değişmez

zeyhak_

Well-known member
barra33jpzw5.gif



Bu da nerden çıktı? Neden oldu bu hadise şimdi? Keşke böyle bir şey olmasaydı? Falan şahıs hayatımı zindan etmek için mi var? Başıma gelen bu musîbet olmasaydı şimdi kim bilir ne kadar mutlu olacaktım? Ve şu hastalık olmasa hayatta ne kadar başarılar elde ederdim!

Hiç beklemediğimiz anda kapımızı çalan musîbetler, hiç ummadığımız anda ziyaretimize gelen hastalıklar ve canımızı sıkan birtakım hadiseler... İşte bu cümleleri bize söylettiren sebeplerdir.
Beynimizi kemiren fısıltılar gibi olur bu cümleler.
Oysa kaderin önümüze koyduğu her bir cilve kâinattaki muazzam ahengi tanzim eden ilahî kader programının zincirinden bir halkadır. Kâinatta hiç bir şey yok ki; birbiriyle bağlantılı olmasın.

Peki insanoğlunun haddine mi ki “Hatırım için koskoca kâinat programı değişsin!” diyebilsin. Lâkin insan âdeta bunu istiyor, bunu diliyor.

Basit arzularının hatırı için cüz’î hevesini kâinata mühendis ve mimar yapmak istiyor insan. Başına gelene razı olmamakla farkında olmadan Allah’ına karşı;

“Sen bunu bana uygun görmüşsün ama ben bu programı beğenmedim. Bana kalsa daha iyi yapardım (!)”


dercesine şirk içeren bir memnuniyetsizlik ile haddini aşıyor.
Haddi aşmakla da cehâletini ilan ediyor.
Hem hayır mı şer mi olduklarını ne kadar biliyoruz ki istek ve arzularımızda bu kadar ısrar ediyoruz?
Hayatımızda hoşumuza gitmeyen şeyler kaldırılıp yerine bizim istediklerimiz konulduğunda mutlu olacağımıza nasıl emin olabiliyoruz?
Ya da bize gayb âleminden bir perde açıldı da
isteyip durduğumuz şeylerin bizim için hayır olduğu mu gösterildi ki bu kadar ısrarımızda ısrar etmekteyiz?

Evet belki de cehâlet içinde bize bela ve musîbet olacak şeyi dileyip duruyoruz da elimize geçmedikçe ömrümüzü ağlayıp sızlanmakla ve şikâyetlerle heba ediyoruz.

“Sizin hayır zannettiklerinizde şer, şer zannettiklerinizde ise hayır vardır” (Bakara, 216)
meâlindeki âyeti nefislerimize ne kadar da sık hatırlatmak gerekiyor.

Aslında hayatımıza kısa bir bakış attığımızda görürüz ki; irademizin karışmadığı birçok şey bizi memnun ederken irademizin müdahil olduğu pek çok şey de bizi mağdur edegelmiştir.
Yaşamımızda karar verip yaptıktan sonra eseflerle pişmanlık duyduğumuz şeylerin listesini bir çıkarsak. Bu ‘keşke’ler listesi kadere rızasızlık gösteren ve kendini hür ve serbest isteyen nefislerimize iradelerimizin zavallılığını oldukça iyi anlatacaktır.
Evet bize sıkıntı veren hadiseler günahlara kefâret,
ilahî birer ikaz ve gafleti izâle için gelirler.
Ve bazı zaman olur ki insan, kuvvetli bir şekilde imtihan olunur.
Tâ ki mihenge vurulsun, altın mı bakır mı olduğu ortaya çıksın.
Hâsıl-ı kelâm:
Güneş, bir mekik gibi gece ve gündüz ipleriyle ilâhî nakışları dokuyor.
Dağlar, zemin sefinesinde hazineli direkler olarak vazife yapıyor.
Gece, ışıldayan yıldızlarla
toprak, ise ise tebessüm eden çiçeklerle doluyor.
Küçük bir pirenin midesi ile güneşlerin sistemi aynı nizam ile işliyor.
Karıncayı emîrsiz, bal arısını yâsupsuz bırakmayan
şu İlim, İrade ve Kudret harikası kâinat tablosuna bir bakın!
Ve sonra şu cümleleri söyleyin!

“Benim basit arzularımın tatmini için feleğin yüksek gaye ve hikmetlerle işleyen çarkları bozulamaz! Semâ sayfasında seyyaratı, bal arısı ve karınca sayfasında hüceyratı yazan ve bunları birbirinden alakasız bırakmayan kader-i ilâhî ve Kudret-i ezeliye benim hayat sayfamı da hikmetle yazacaktır. Kâinat programında dengesiz ve abes bulunan bir şey var mıdır ki benim başıma gelen sıkıntılarda hikmetsizlik ve abesiyet bulunsun!”


barra33jpzw5.gif
 
Üst