Huseyni
Müdavim
İkinci Söz'ün başındaki “O takva sahipleri öyle kimselerdir ki, gayb’a iman ederler” ayeti ile ilgili iki soru:
Takva üçe ayrılıyor.
1. Şirkten takva (Allah’a ortak koşmaktan sakınmak),
2. masiyetten takva (günahlardan uzak durmak),
3. masivadan takva (kalbe Allah sevgisinden ve Allah korkusundan başka sevgilerin ve korkuların girmesinden sakınmak)
“Takva sahipleri” denilince bu üç tehlikeden sakınan, uzak duran kimseler anlaşılır.
Takva sahipleri tarif edilirken, ilk özellik olarak, gayba iman etmeleri nazara verilmektedir.
İmanın bütün rükünleri gaybdır.
“Gabya iman ederler.” ifadesi için iki ayrı mana veriliyor:
Birincisi, “Onlar görmedikleri halde iman ederler; akla, mantığa, delillere dayanarak iman ederler.”
Diğer mana ise, “Onlar gıyaben dahi iman ederler. Yani, münafıklar gibi sadece insanların arasında değil, yalnız başlarına kaldıkları, kimsenin görmediği, bilmediği hallerde de iman ederler.”
Gaybın bir manası da ancak Allah’ın bildiği, kimsenin bilemeyeceği hakikatlerdir ki bunlar imana konu değillerdir.
Gayba iman konusunda Elmalılı Hamdi Yazır, tefsirinde şu açıklamayı getirir:
“Bizce gayb, görülemeyen değil, görülmeyen demektir. Biz delilsiz olan gayba değil, delili olan gayb-ı makule iman ediyoruz.”
Takva sahipleri gayba iman ederler.
Allahtan korkarlar, isyandan çekinirler.
Her amellerinin meleklerin gördüğünü ve yazdığını düşünür yanlışlık yapmaktan korkarlar.
Kitaplara iman, onları Kur’ana aykırı işler yapmaktan alıkoyar.
Peygamberlere iman, onları Allah Resulünün (asm.) yolundan ayrılma tehlikesine karşı uyanık tutar.
Ahirete iman, onlara bu dünyanın fani bir misafirhane, bir imtihan salonu olduğunu bildirir, ahirette azabı netice verecek işlerden ve davranışlardan onları korur.
Kadere iman ise onlara kendi vazifelerini yapıp Allah’ın işine karışmama, O’nun takdirine razı olma şuuru verir. Sabırsızlıktan, şekvadan, itirazdan onları muhafaza eder.
Alaaddin Başar (Prof. Dr.)
Takva üçe ayrılıyor.
1. Şirkten takva (Allah’a ortak koşmaktan sakınmak),
2. masiyetten takva (günahlardan uzak durmak),
3. masivadan takva (kalbe Allah sevgisinden ve Allah korkusundan başka sevgilerin ve korkuların girmesinden sakınmak)
“Takva sahipleri” denilince bu üç tehlikeden sakınan, uzak duran kimseler anlaşılır.
Takva sahipleri tarif edilirken, ilk özellik olarak, gayba iman etmeleri nazara verilmektedir.
İmanın bütün rükünleri gaybdır.
“Gabya iman ederler.” ifadesi için iki ayrı mana veriliyor:
Birincisi, “Onlar görmedikleri halde iman ederler; akla, mantığa, delillere dayanarak iman ederler.”
Diğer mana ise, “Onlar gıyaben dahi iman ederler. Yani, münafıklar gibi sadece insanların arasında değil, yalnız başlarına kaldıkları, kimsenin görmediği, bilmediği hallerde de iman ederler.”
Gaybın bir manası da ancak Allah’ın bildiği, kimsenin bilemeyeceği hakikatlerdir ki bunlar imana konu değillerdir.
Gayba iman konusunda Elmalılı Hamdi Yazır, tefsirinde şu açıklamayı getirir:
“Bizce gayb, görülemeyen değil, görülmeyen demektir. Biz delilsiz olan gayba değil, delili olan gayb-ı makule iman ediyoruz.”
Takva sahipleri gayba iman ederler.
Allahtan korkarlar, isyandan çekinirler.
Her amellerinin meleklerin gördüğünü ve yazdığını düşünür yanlışlık yapmaktan korkarlar.
Kitaplara iman, onları Kur’ana aykırı işler yapmaktan alıkoyar.
Peygamberlere iman, onları Allah Resulünün (asm.) yolundan ayrılma tehlikesine karşı uyanık tutar.
Ahirete iman, onlara bu dünyanın fani bir misafirhane, bir imtihan salonu olduğunu bildirir, ahirette azabı netice verecek işlerden ve davranışlardan onları korur.
Kadere iman ise onlara kendi vazifelerini yapıp Allah’ın işine karışmama, O’nun takdirine razı olma şuuru verir. Sabırsızlıktan, şekvadan, itirazdan onları muhafaza eder.
Alaaddin Başar (Prof. Dr.)