ölecegiz müjdeler olsun....

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
BAHAR GELMİŞ, HER yer şenlenmişken, çiçekler açıyorken dört bir yanda, kuşlar cıvıl cıvıl ötüyorken, birilerinin bu hayata veda ediyor olması insanın yüreğine işliyor.


Ölüm, her yerde olmasına rağmen, kendi hayatımızın merkezine oturmuyor bir türlü.

Hep uzak geliyor, hep uzaktan selam edip gidiyor.

Ölüm ile sık sık karşılaşanlar için bile ölüm hala uzak, hala başka alemde..Yakın değil hiç.

*

Ölümün çok sık uğradığı hastane servislerinin birinde çalışan bir görevli, yanıma gelip, ölümün kendisini ne kadar etkilediğini anlatmıştı..

Her gün konuştuğu, suyunu içirdiği hastaların yanı başında son nefeslerini veriyor olmaları onu derinden etkilemişti. Geceleri uyuyamaz, tek başına bir yerlere çıkamaz olmuştu.

Hayat anlamını yitirmişti..Psikolojisi darmadağındı.“Bir çare” diyordu.. “Nedir halimin çaresi?..” İlaç mı, tedavi mi, bu mesleği bırakmak mı?..

“Hayır” demiştim ona..Mesleği bırakmak olmamalı çaresi. Hem, sen öyle güzel bir meslekte çalışıyorsun ki, ölümü unutmadan, sürekli ölümü düşünerek ve görerek hayatını ona göre şekillendirebilirsin..Son nefeslerini veren hastaların yanında olur, onlara dua edersin. Onların kabir azabının azalması için niyazda bulunursun..Ölüm ile rabıtalı bir hayatın olur..

Demiştim.

Bir yandan, bunları aynı zamanda kendi nefsime de söylüyor olduğumu fark etmiştim..

*

Okuduklarımla, gördüklerimle, ölümü kabul etmeye çalıştığım bir dönemde, elektrokardiyografi dalgalarının arasından bir örnekle zihnimde bir şeyler canlanmıştı…Kalp krizi sonralarında, sadece bir küçük dalganın belirmesi, kalpte bir dokunun ölümünü işaret ediyor bu kağıt çizelgeler üzerinde. Sadece bir dalga uyarıyor..Kalpte bir dokunun ölmesi bu denli önemli şeyler ifade ediyor..Peki ya bir insanın ölmesi neler göstermesin, neden önemsenmesin..

Ya binlerce insanın her gün ölmesi..

Ölümü görmek, ölenleri bilmek, duymak bir ömrün rengini, şeklini değişmeye yetmez mi?.

*

Ama yaşam, ölümden çok daha kıymetli geliyor..Can tatlı diyor yaşlı nineler, cana doyulmuyor diyor..


Seksen üç yaşında bir nine, “Yaşa doyulmuyor evladım” diyor..Doktor tasdik ediyor, “Evet, teyze yaşa doyulmuyor, her yaşın ayrı bir tadı var”..

Ve bizlere dönüp diyor: Görüyorsunuz ya, seksen üç yaşında, ve hala tedavi olup evine gitmek için sabırsızlanıyor, görüyorsunuz ya, yaşamaya doyamıyor..

*


Bir hanım yüksek tansiyon hastası oluyor, doktoru ona “ Çok fazla güneşte durma” diyor..Kadıncağız, bunu hiç güneşe çıkma gibi anladığı için bir daha hiç güneşe çıkmıyor..Canına, sağlığına zarar gelmesin diye, yıllarca güneş yüzü görmüyor..Sonra güneş görmediği için hastalanan kemikleri nedeniyle hastaneye gittiğinde anlıyor ki, boş yere kendini eve hapsetmiş..Can böyle bir şey işte, cana kıyılmıyor..Yaşamak için güneşten dahi vazgeçilebiliyor..İşte, böyle tatlı bir şey olmalı can..


*


Doksan altı yaşındaki bir dede, günlerini namaz kılarak, tesbih çekip Kur’an okuyarak geçiriyor..Kendisinden yetmiş yaş küçük genç kıza dönüp anlatıyor: Bekliyoruz..Sıramızı bekliyoruz evladım, ama gelmedi bir türlü, Rabbim almadı daha canımızı..Kavuşmak istiyoruz..


*

Ve anneannem söylüyor: “Yaradan öldürmeyince, yaradan ölünmez kızım..”…

Nice yaralar kanıyor, can duruyor, nice sağlam bedenler, bir nefeste ölüyor..

*


Dahiliye servisinde bir hasta hayatını kaybediyor..Yan odadaki hastanın eşi Mürşide Hanım, bir şiir yazıyor bu ölümün ardından, işte şöyle diyor şiirinde:


Kimi hasta, kimi ölür.
Derdi ancak çeken bilir,
Arada bir doktor gelir,
Yara derin inemez ki,
Çaresini bilemez ki.

Canını hastaneye atar,
İyi olacağım diye yatar,
Doktor ne olur beni kurtar,
Yara derin inemez ki,
Çaresini bilemez ki.

Bir ümitle yatıyorum
Alıp alıp satıyorum
Dünya senden kopuyorum
Yara derin inemez ki
Çaresini bilemez ki..

Doktor dedi çaresi yok
Sanki içime saplandı ok
Yapacak işlerim çok
Ecel ferman dinlemez ki
Ne çekiyorum bilemez ki..

Mürşide Taşoğlu


Ölüm lezzetleri acılaştırıyor,
Ama ölümle rabıta, ahireti güzelleştiriyor..
Gerçek hayatı güzelleştiren,
Gerçek acıları hafifleştiren ölüm ne güzel !..
Bir ölümle insanların ölmüş hislerinin dirilmesi, hayatın esas gayesine bağlanmak ne güzel..

Ne güzel rabıta-i mevt ile ihlası ziyadeleştirmek..
Ne güzel ölümü hayatın dış merkezlerinden içerilere buyur etmek,
Ne güzel ölmeden ölmek..

alinti
 

teblið

Vefasýz
Abdullah abim;Allah (c.c.) razı olsun ..Bam teline değen bir yazı vesselam..

..korkumuz bedeni ölümler olmasın ..Rabbim yaşarken kalbi ölümlerden muhafaza etsin inşl;

innalillahi ve inna ileyhi racıun;

kaçış yoksa mutlak sondan korkular niye?
 

Abidin1

Well-known member
Selam Aleyküm;
Bende bir zaman bu konuda düşünmüştüm. Sonuçta kendimce şu karara vardım.

Can tatlıdır. Hayat güzeldir. Çünkü bizim hayatlarımızın kaynağı Hayy olan Rabbimizdir. Rabbimiz ise güzeldir. Bütün güzel sıfatlar ona aittir. Bu demektir ki canı tatlı hayatı güzel yapan şey Rabbimizden kaynaklanıyor olmasıdır. Hayy dan geliyor olmasıdır. İşte bu durum Yüce Allah (c.c.)'ın varlığına delildir. Yani Rabbimizin ayetidir, mucizesidir. Çünkü hayat bir mucizedir.. Olağanüstülüktür. Evren bile olağanüstüdürkü Big Bang ile madde yaratıldığında sanki faniliğine hitaben bir ayet gibi anti-madde de yaratılmıştır. Anti-madde madde ile karşılaştığında büyük bir patlama yaratarak bir birlerini yok etme eğilimine giriyor. "Mantıken" Olmaması gereken bir şey oluyor. Eşit miktardaki anti-madde ve madde mücadelesini Allah (c.c.)'ın izni ile madde kazanıyor. Ve bütün bu yıldızlar gezegenler denizler o mücadelenin sonunda yaratılmış maddeden meydana geliyor.Yani anti maddenin maddeyi yok edici etkisini Mani olan Yüce Allah (c.c.) durduruyor. İşte hayat budur Allah tealanın bir mucizesidir. :S Evren de bu yüzden bir mucizedir.
Evrenimizi ve canlarımızı kudret elinde tutan Rabbimize Hamd olsun..

Doğrusu ben ölmekten korkarım. Yani işe yaramaz bir insan olarak ölmekten korkarım. :S Zaten bir sürü günahım var.. İnşaallah ayakta ve Rabbin razı olduğu bir insan olarak ölürüm.
Saygılar..
 

teblið

Vefasýz
evet can tatlıdır mutlaka;

Mesleğim gereği çok ölen insanı gördüm;Hani derlerya ölümüm canı soğuktur diye;İnanın ölen her hastamız için ailelerinden çok ağlamışımdır..Duygulanmam daki bir sebepte acaba ameli nasıldı ?diye endişe etmişimdir her zaman;hem o müslüman için hemde kendimiz için;

ve uzak sandığımız ölümler okadar yakınımızda ki ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKIN;

Dileğim o dur ki her bir müslüman kardeşimizin ahirete intikali ŞEBİ -ARUZU olsun inşl..
 

hayru nisa

Well-known member
Sürekli yaklaştığını bilmek çekilir kılabiliyor her şeyi. Bazen içimden koşmak geliyor kendisine, ortada buluşmak için.
maddeyi insanın elinden çekip alan, nefsinden kurtulmak isteyenler için ilk adım yeni bir başlangıç.
Mevlana'nın deyimiyle ölüm, şeb-i arus' ölecegiz müjdeler olsun....VESSELAM.
 
Üst