On Dokuzuncu Mektup

On Dokuzuncu Mektup
BU RİSALE, üç yüzden fazla mu’cizâtı beyan eder. Risalet-i Ahmediyenin (a.s.m.) mu’cizesini beyan ettiği gibi, kendisi de omu’cizenin bir kerametidir. Üç dört nev ile harika olmuştur:

Birincisi: Nakil ve rivayet olmakla beraber, yüz sahifeden fazla olduğu halde, kitaplara müracaat edilmeden, ezber olarak, dağ, bağ köşelerinde, üç dört gün zarfında, her günde iki üç saat çalışmak şartıyla, mecmuu on iki saatte telif edilmesi, harika bir vakıadır.

İkincisi: Bu risale, uzunluğuyla beraber, ne yazması usanç verir ve ne de okuması halâvetini kaybeder. Tembel ehl-i kalemi öyle bir şevk ve gayrete getirdi ki, bu sıkıntılı ve usançlı bir zamanda, bu civarda, bir sene zarfında yetmiş adede yakın nüshalar yazıldığı, o mu’cize-i risaletin bir kerameti olduğunu, muttali olanlara kanaat verdi.

Üçüncüsü: Acemî ve tevafuktan haberi yok ve bize de daha tevafuktezahür etmeden evvel onun ve başka sekiz müstensihin birbirini görmeden yazdıkları nüshalarda, lâfz-ı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kelimesi, bütün risalede ve lâfz-ı Kur’ân beşinci parçasında öyle bir tarzda tevafuk etmeleri göründü ki, zerre miktar insafı olan,tesadüfe vermez. Kim görmüşse kat’î hükmediyor ki, bu bir sırr-ı gaybîdir, mu’cize-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir kerametidir.

Şu risalenin başındaki esaslar çok mühimdirler. Hem şu risaledekiehâdis, hemen umumen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih olmakla beraber, en kat’î hâdisât-ı risaleti beyan ediyorlar. O risalenin mezâyâsını söylemek lâzım gelse, o risale kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları, onu bir kere okumasına havale ediyoruz.


Said Nursî
 
Mu’cizat-ı Ahmediye (a.s.m.) Zeylinin bir parçasıdır

Risalet-i Ahmediyye (a.s.m.) delâili hakkında olup, Mi’rac Risâlesinin Üçüncü Esasının nihayetindeki üç mühim müşkilden birinci müşkile ait suâle, muhtasar bir fihriste sûretinde verilen cevaptır.

Sual: Şu Mi’râc-ı azîm, niçin Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma mahsustur?

Elcevap:

BİRİNCİ MÜŞKÜLÜNÜZ: Otuz üç adet Sözlerde tafsilen halledilmiştir. Yalnız şurada, zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) kemâlâtına ve delâil-i nübüvvetine ve o Mirac-ı Âzama en elyak o olduğuna icmâlî işaretler nev’inde bir muhtasar fihriste gösteriyoruz. Şöyle ki:

Evvelâ: Tevrat, İncil, Zebur gibi kütüb-ü mukaddese, pek çok tahrifata maruz oldukları halde, şu zamanda dahi, Hüseyin-i Cisrî gibi bir muhakkik, nübüvvet-i Ahmediyeye (a.s.m.) dair o kitaplardan yüz on dört işarî beşaretleri çıkarıp Risale-i Hamidiye’de göstermiştir.1

Saniyen: Tarihçe müsbettir ki, Şık ve Satîh gibi meşhur iki kâhinin, nübüvvet-i Ahmediyeden (a.s.m.) biraz evvel, nübüvvetine ve Âhirzaman Peygamberi o olduğuna beyanatları gibi çok beşaretler sahih bir surette tarihen nakledilmiştir.2
 
Son düzenleme:
Üst