Cevap: Onuncu Risale - Sayfa: 287

وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ وَطُورِسِينِينَ
1
ilâ âhir-i sûre...
İ’lem eyyühe’l-aziz! Herbir masnuda tahakkuk eden kemâl-i sanat, Sâniin her mekânda ve her masnuun yanında bulunmasına delâlet ettiği gibi, hiçbir mekânda ve hiçbir masnuun yanında bulunmamasına da delâlet eder.
Ve keza, insan, herbir şeye muhtaç olduğu cihetle, herşeyin melekûtu elinde ve herşeyin hazinesi yanında olan Zât-ı Akdesten maadâ kimseye ibadet edemez.
Ve keza insan vücut, icad, hayır, ef’al cihetiyle pek küçük, nâkıs olmakla karıncadan, arıdan ednâ, örümcekten daha zayıftır. Fakat adem, tahrip, şer, infial cihetiyle semâvat, arz, cibalden daha büyüktür. Meselâ, Hasenat yaptığı zaman, habbe habbe yapar. Seyyiat yaparsa kubbe kubbe yapar. Evet, meselâ küfür seyyiesi bütün mevcudatı tahkir eder, kıymetten düşürür.
Ve keza, insanın bir cihetle kıl kadar bir ihtiyarı, zerre kadar bir iktidarı, şuâ kadar bir hayatı, dakika kadar bir ömrü, cüz’î bir cüz kadar mevcudiyeti varsa da, diğer cihetle hadsiz bir acz ve fakrı da vardır. Kadîr-i Mutlak ve Ganiyy-i Mutlakın tecelliyatına geniş bir mâkes olur.
Ve keza, insan hayat-ı dünyeviye cihetiyle bir çekirdek olup, pek büyük semere ve sümbüller vermek için kendisine tevdi edilen cihazatı, bazı maddeleri elde
[NOT]Dipnot-1 “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Yemin olsun incire ve zeytine. Ve Sînâ Dağına.” Tîn Sûresi, 95:1-2.
[/NOT]
Ganiyy-i Mutlak: sınırsız zenginliğe sahip olan Allah | Kadîr-i Mutlak: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah |
Sâni: herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah | Zat-ı Akdes: bütün kusurlardan, çirkinliklerden, eksiklikten, benzer ve ortak edinmekten sonsuz derecede yüce olan Allah |
acz: güçsüzlük | adem: yokluk, hiçlik |
arz: yeryüzü | cibal: dağlar |
cihazat: cihazlar, donanım | cihet: yön |
cüz: parça, bölüm | cüz’î: ferd, birey |
delâlet etmek: işaret etmek | ednâ: en basit, en aşağı |
ef’al: fiiller, hareketler | fakr: muhtaçlık |
habbe: dane | hadsiz: sınırsız |
hasenat: iyi ameller, hayırlar | hayat-ı dünyeviye: dünya hayatı |
hayır: iyilik | icad: var etme |
ihtiyar: seçme, tercih etme gücü | iktidar: güç, kuvvet |
ilâ âhir-i sûre: sûrenin sonuna kadar | infial: fiilden etkilenme, bir etkinin gücü altında hareket etme |
i’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki! | kemal-i san’at: eksiksiz ve mükemmel san’at |
keza: bunun gibi | küfür: Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği herhangi bir şeyi inkâr etme (k-f-r) |
kıymet: değer | maadâ: başka, dışında |
masnu: san’at eseri varlık | melekût: varlığın iç yüzü, hakikati |
mevcudat: varlıklar | mevcudiyet: var olma hâli |
mâkes: yansıma yeri, ayna | nâkıs: eksik |
semere: meyve, sonuç | semâvat: gökler |
seyyiat: kötülükler, günahlar | seyyie: kötülük |
tahakkuk eden: gerçekleşen | tahkir etmek: aşağılamak |
tahrip: bozma, yok etme | tecelliyat: tecellîler; yansımalar |
tevdi edilen: bırakılan, emanet edilen | vücut: var olma |
zerre: en küçük madde parçası | şer: kötülük |
şuâ: ışık hüzmesi, parıltı |
|