Konuya cevap cer

Cevap: Onuncu Risale - Sayfa: 290



zahireleri ise, Kadîr-i Mutlaka, Ganiyy-i Kerîme olan tevekkül onları temin eder. Zira, tevekkül, istinad ve istimdad noktalarını tazammun ediyor. Bu noktalar da kelime-i tevhidi istilzam ediyor. Kelime-i tevhid de namazı iktiza ediyor. Namaz dahi ubudiyetin esas bir rüknüdür. Ubudiyeti emreden tekliftir. Mükellefiyetini ifa edenin, mükellefiyet müddetince, mükellefiyet-i askeriye gibi yemekleri, libasları ve sair hayat lâzimeleri hazine-i Rahmân’dan verilir. Mükellefiyet-i askeriye iki buçuk senedir. Amma mükellefiyet-i ubudiyet, müddet-i ömürdür. 




وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا اِلاَّ لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَاِنَّ الدَّارَ اْلاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ 1



İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsan bir yolcudur. Sabâvetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın levazımatı, Mâlikü’l-Mülk tarafından verilmiştir. Fakat o levazımatı, cehlinden dolayı tamamen bu hayat-ı fâniyeye sarf ediyor. Halbuki, o levazımattan lâakal onda biri dünyevî hayata, dokuzu hayat-ı bakiyeye sarf etmek gerektir. Acaba birkaç memleketi gezmek için hükûmetten yirmi dört lira harcırah  alan bir memur, ilk dahil olduğu memlekette yirmi üç lirayı sarf  ederse, öteki yerlerde ne yapacaktır? Hükûmete ne cevap verecektir?  Böyle yapan kendisine akıllı diyebilir mi? Binaenaleyh, Cenâb-ı Hak her iki hayat levazımatını elde etmek için yirmi dört saatlik bir vakit vermiştir. Çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç saat kısa ve fâni olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş namaza ve bâki ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır ki, dünyada paşa, âhirette gedâ olmasın!




[NOT]Dipnot-1 “Bu  dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka birşey değildir. Asıl hayata  mazhar olan ise âhiret yurdudur.” Ankebut Sûresi, 29:64.

[/NOT]




Cenab-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
Ganiyy-i Kerîm: cömertliği, ikramı sonsuz ve zenginliği sınırsız olan Allah
Kadîr-i Mutlak: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi AllahMâlikü’l-Mülk: bütün mülkün gerçek sahibi Allah
binaenaleyh: bundan dolayıbâki: devamlı, kalıcı, ölümsüz
cehl: cahillik, bilgisizlikdünyevî: dünya ile ilgili
ebed: sonsuzlukfâni: geçici olan, ölümlü
gedâ: köleharcırah: yol masrafı için verilen para
hayat-ı bakiye: devamlı ve kalıcı âhiret hayatıhayat-ı fâniye: geçici dünya hayatı
hazine-i Rahmân: rahmet ve merhameti bütün varlıkları kaplayan Allah’ın hazinesihaşir: âhirette diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma
ifa eden: yerine getireniktiza etmek: gerektirmek
istilzam etmek: gerekli kılmakistimdad: yardım isteme
istinad: dayanaki’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki!
kelime-i tevhid: Allah’tan başka ilâh yoktur mânâsında “Lâ ilâhe illâllah” sözü levazımat: ihtiyaçlar, gereçler
libas: elbiselâakal: en az
lâzime: gerekli şeymüddet: süre
müddet-i ömür: yaşam süresimükellefiyet: yükümlülük, zorunlu görev
mükellefiyet-i askeriye: askerî yükümlülük, askerlikteki zorunlu görevmükellefiyet-i ubudiyet: kulluğa ait yükümlülük, sorumluluk
rükün: esas, şartsabâvet: çocukluk
sair: başkasarf etmek: harcamak
suret: yol, tarztazammun etmek: içine almak, kapsamak
teklif: Allah’ın yükümlü tutmasıtemin etmek: sağlamak
tevekkül: Allah’a dayanma ve güvenmeubudiyet: kulluk
uhrevî: âhirete dair, âhirete yönelikzahire: ilerisi için saklanan yiyecek




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst