Konuya cevap cer

Cevap: Onuncu Risale - Sayfa: 291



İ’lem eyyühe’l-aziz! Gafil olan insan, kendi vazifesini terk eder, Allah’ın vazifesiyle meşgul olur. Evet, insan, gafletten dolayı, iktidarı dahilinde kolay olan ubudiyet vazifesinin terkiyle, zayıf kalbiyle rububiyet vazife-i sakîlesinin altına girer, altında ezilir. Ve aynı zamanda bütün istirahatini kaybetmekle âsi, şakî, hâin adamların partisine dahil olur.


Evet, insan bir askerdir. Askerlik vazifesi başka, hükûmetin vazifesi başkadır. Askerlik vazifesi tâlim, cihad gibi din ve vatanı koruyacak işlerdir. Hükûmetin vazifesi ise, erzakını, libasını, silâhını vermektir. Binaenaleyh, erzakını temin için askerliğe ait vazifesini terk edip ticaretle-meselâ-iştigal eden bir asker, şakî ve hâin olur. Bu itibarla, insanın Allah’a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebâir, takvâsıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır.


Amma gerek nefsine, gerek evlât ve taallûkatına hayat malzemesini tedarik etmek Allah’ın vazifesidir. Evet, madem hayatı veren Odur. O hayatı koruyacak levazımatı da O verecektir. Yalnız, hükûmetin asker için ofislerde cem ettiği erzakı askerlere taşıttırdığı, temizlettirdiği, öğüttürdüğü, pişirttiği gibi, Cenâb-ı Hak da hayat için lâzım olan levazımatı küre-i arz ofisinde yaratıp cem ettikten sonra, o erzakın toplanmasını ve sair ahvalini insana yaptırır ki, insana bir meşguliyet, bir eğlence olsun ve atâlet, betâlet azabından kurtulsun.


Ey insan! Rahm-ı mâderde iken, tıfl iken, ihtiyar ve iktidardan mahrum bir vaziyette iken, seni pek leziz rızıklar ile besleyen Allah, sen hayatta kaldıkça o rızkı verecektir. Baksana: Her bahar mevsiminde sath-ı arzda yaratılan enva-ı erzakı  kim yaratıyor ve kimler için yaratıyor? Senin ağzına getirip sokacak  değil ya! Yahu, eğlencelere, bahçelere gidip dallarda sallanan o güleç  yüzlü leziz meyveleri koparıp yemek zahmet midir? Allah insaf versin!


Hülâsa: Allah’ı itham etmekle işini terk edip Allah’ın işine karışma ki, nankör âsiler defterine kaydolmayasın.






Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allahahval: haller, durumlar
atâlet: hareketsizlik, tembellikazap: acı, sıkıntı, ceza
betâlet: âvârelik; işsizlikbinaenaleyh: bundan dolayı
cem etmek: toplamakcihad: mücadele, din uğrunda çaba harcama
dahil: içdahil olmak: katılmak
enva-ı erzak: rızık türlerierzak: rızıklar, yenilecek ve içilecek şeyler
evlât: çocukgafil: Allah’ı düşünmeyen ve maddî-mânevî sorumluluklarından habersiz olan
gaflet: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlıkhükûmet: ülke yönetimi, idare
hülâsa: kısaca, özetiktidar: güç, iktidar
insaf: merhamet ve adalet dairesinde hareketistirahat: rahat, huzur
itibar: göz önünde bulundurmak, dikkate almakittiham etmek: suçlamak
iştigal: meşgul olma, uğraşmai’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki!
küre-i arz: yerküre, dünyalevazımat: gerekli olan şeyler
leziz: lezzetli, tatlılibas: elbise
mahrum: yoksunnefis: bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
rahm-ı mâder: ana rahmirububiyet:  Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için  muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği  altında bulundurması
rızık: Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyeceklersair: diğer
sath-ı arz: yeryüzütaallûkat: yakın akrabalar
takvâ: Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uymatedarik: elde etme
temin: hazırlama; bulmaterk-i kebâir: büyük günahları terk etme
tâlim: öğretme, eğitmetıfl: bebek; çocuk
ubudiyet: kullukvazife: görev
vazife-i sakîle: ağır görevvaziyet: durum, hâl
zahmet: zorlukâsi: isyankâr
şakî: haydut, yol kesici; günahkâr




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst